Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Son dakika: Bahçeli: Cumhur İttifakı mutabakata vardı, AK Parti ile çözemeyeceğimiz mesele yok

        MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin genel merkezinde basın toplantısında konuştu. Bahçeli'nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

        "MHP inanç ve irade aydınlığıdır. Bu aydınlığın kaynağı teşkilat yapısıdır. Teşkilat demek meydanın boş olmadığını gösteren cesaret demektir. Sizler yurdumuzun her köşesinde halkımızın nabzını tutuyorsunuz, buna devam ediniz. Ülkede birlik, ilkede birlik istikametinden şaşmadan MHP'nin mesajlarını taşıyor, hayallerini anlatıyorsunuz. Tereddüt ve tenakuza düşmeden ilerleyiniz. Yolunuz açık olsun.

        Teşkilatlarımız çelik gibidir. Anormaller bencilliğin, terbiyeden azade hırsların tedavisi yapılmadıkça iç huzuru yakalamak zordur. Siyaset hiziplerin çatışmasına ortam açtığı müddetçe heyecanlar anlam ve değerini kaybedecektir. Bunun sonucu da hezimettir.

        REKLAM

        Ekonomi kıt kaynakların alternatif kullanım alanlarına tahsis edilmesi için model geliştirme işidir. Bizim, millet ve vatan sevgimizin enginliği, kaynağının da çok zengin olduğudur. Sizler bu nişaneye her zaman layıksınız. Sevdası yalan, vefası talan olanların vedası da hayat gerçeğidir.

        Biz çilemiz kadar büyüdük. Şehitlerimizle yükseldik, gazilerimizle güçlendik. Acılarımızı ve yenilgilerimizi vicdan heybemize atarak ileriye atıldık. Davayı omuzlayan, yükü kaldıran, nefsini ayağının altına alan, vatanın bekçiliğini şeref sayan bir teşkilat yapısı ve dava insanı varlığıyla sadece içimizdeki hainlere değil yedi düvele meydan okumamız mukadderdir.

        İnsan eksilterek siyaset yapamayız. İnsan inciterek siyasette ilerlenemez, itibar kaybedilir. Sırf kaybetmemek uğruna yanlışlara göz yumamayız. Zorlu kararları yeri ve zamanı geldiğinde almak zorundayız. Teşkilatımızı bir makinenin dişlileri kapsamında her arkadaşımın görevini yerine getirdikten sonra sorun yoktur. Devremülk anlayışında siyaset anlayışını elimizin tersiyle itiyoruz. Dava iddia sahibi olarak güzel düşünülmüş yalanlara, kepazeliklere, hak edilmemiş seferlere itibar etmiyoruz.

        Şimdilerde önemsiz ayrıntı gibi telakki edilen bir konu yarın karşımıza çok ciddi sıkıntılar çıkarabilecektir.

        Geçmişten aldığımız dersler, gelecekteki dirayet kaynağıdır. Türk tarihi bizlerin inkar edemeyeceğimiz bir misyon tahmil etmiştir. Tarih ile coğrafyayı birbirine bağlayan, dünyayı Türkçe okuyan bir irade Cumhur namıyla sivrilmiş, Türk ve İslam yurtlarının umudu mertebesine tırmanmaya başlamıştır. Bu tırmanış sekteye uğramamalıdır, herhangi bir engele takılmamalıdır.

        "ADAYLARI KISA SÜREDE AÇIKLAYACAĞIZ"

        14 ve 28 Mayıs seçimleriyle yasama ve yürütme Cumhur İttifakı'nın kazanımlarıyla taçlanmış, yeni yüzyılın ilk harcı karılmıştır. Şimdi 31 Mart mahalli idareler seçimi almıştır. 31 Mart eşiği sağ salim, kazasız belasız aşılacaktır. MHP 31 Mart tarihini Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni yüzyılına ivme verecek bir sınır hattı olarak değerlendirmektedir. AK Parti ile yapılan görüşmelerimizde 3 belediye fazla, 5 belediye az almaktan ziyade ülkemiz ve geleceğimiz adına her türlü özveriyi gösterdiğimizi samimiyetle paylaşmak istiyorum.

        Dün itibariyle aday adaylığı başvuruları sona ermiştir. Adayları kısa sürede açıklayacağız. Mesele Cumhur İttifakı olarak neyi, nasıl, nerede, nereye kadar başaracağımızın ilkesel tutumunun ön hazırlığı yapılmaktadır. Türk devrine bizim de yürekten desteğimiz olacaktır. Bu pazarlıktan muaftır.

        "AK PARTİ İLE ÇÖZEMEYECEĞİMİZ MESELE YOK"

        MHP üstüne düşen sorumlulukları yerine getirecektir. Türkiye'nin yeni yüzyılında basit hesap yapacak, çetele tutacak ne tıynetimiz ne merakımız vardır. Önce ülkem ve milletim diyorsak gereğini yapmalıyız. 'Herkes için belediye' diyeceğiz. İstikrar ve hizmet için uyumlu yönetime ulaşacağız. Hiç kimse fıtrat değişir sanmamalı, bu kan yine o kandır.

        Cumhur İttifakı olarak büyük resme bakıyor, ormanın bütününe odaklanıyoruz. Fitne akınına hazırlıklıyız. Cumhur İttifakı kararını vermiş, mutabakata varmış, 31 Mart için yola koyulmuştur. AK Parti ile çözemeyeceğimiz mesele yoktur. Bize düşen çok çalışmaktır.

        "VARLIKLARI DEMOKRATİK UTANÇTIR"

        Zehirlenmiş ve zincirlenmiş muhalefetin seçenek olmaktan uzaklaştığı bu dönemde yeni Türkiye'yi inşa etmeliyiz. Devir artık Türk devridir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Yerel yönetimlere düşen zillet lekesini kazıyarak çıkarmak müstesna bir hizmettir.

        Türkiye'nin öncelikli sorunlarından birisi muhalefetin iflas bayrağını çekmesidir. Muhalefet kendi kendini yiyip bitiren siyasi organizmaya dönüşmüştür. Zillet ile hezimet arasında sallanan CHP, İP ve DEM; Türkiye'yi krize sokmak için çaba içerisindedir. Türkiye düşmanlarının siyasi taşeronu olacak kadar cibilliyetsiz olan partilerin Türkiye'ye zarar verdikleri çok açıktır. Muhalefet amansız bir hastalığın pençesindedir. Müflis partilere milletimizin itibar etmesi imkansızdır. Varlıkları demokratik utançtır.

        CHP güvenlik sorunudur. PKK'nın DEM'lenmiş halidir, İP alavere dalavere kutuplaşmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıldönümünde önümüzdeki yüzyılın anahtarı Cumhur İttifakı tarafından imal edilmiştir.

        İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırıları devam etmektedir. İsrail masumları canlı kalkan yapmaktadır. Nazi kampları benzeri görüntüler vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın sesine kulak vermek, mücadelesini desteklemek küresel vicdanın gündem konusu olmalıdır. İsrail ile Filistin arasında ateşkes sağlanmalıdır.

        Başıboş sokak hayvanlarının saldırısına uğrayan çocukların ve insanlarımızın can güvenliği güvenceye kavuşturulmalıdır. Bu sorun bir an önce çözülmelidir.

        FENOMELERE SERT TEPKİ

        İlk olarak, fenomen adıyla ortaya dökülüp para ve servetinin kaynağı şaibeli ve muamma olan sonradan görme bir avuç çapulcunun yarattığı olumsuz hava, milletimizde uyandırdığı infial ve öfke halidir. Bunun yanında insanlarımızı provoke eden sosyal medya görüntüleri, itibar suikastları, iftira düzeneği kuran sosyal medya hesapları, merdiven altı cemaat ve tarikatların şımarıklıkları, maneviyat dolandırıcıların şovları tahammül sınırlarını aşmaktadır.

        Vatandaşlarımız alın teriyle, el emeğiyle ve geceli gündüzlü hayat mücadelesi veriyorken, aklını kaçırmış gibi para harcayıp, kahvesini altın tozuyla yudumlayan arsızların mantar gibi bitmeleri bir sistem sorunu olarak servis edilmektedir. Buradaki amaç peyderpey telafi edilen sosyal ve ekonomik eşitsizliklerle cılız siyasal tepkiyi kamçılamak ve karıştırmak, Türkiye aleyhine yığınak oluşturmaktır.

        Bu kapsamdaki hedef; sosyal anarşi üremek, toplumsal itirazları siyasal tazyikle beslemek, maneviyatımız üzerinde kuşkular uyandırmaktır.

        İkinci olarak, Türk futbolunda muhkem yeri olan kimi insanların illegal fonlara yüksek faiz beklentisiyle astronomik paralar yatırması, Böylesi çarpıklığın bir banka ve bu bankanın çalışanı vasıtasıyla yaşatılması yalnızca hukuksuzluk değil bir ahlak ve maneviyat sorunu olarak belirmiş ve somutlaşmıştır.

        Bu skandal Türk sporunu tartışmaya açmış, açgözlülüğü belgelemiştir. Daha çok kazanma, daha çok faiz geliri alma, bunlara da gayri meşru yollarla ulaşma çabası sosyolojik rahatsızlığa yol açmış, ekonomik memnuniyetsizliği kışkırtmak için pusu atan çevreleri iştahlandırmıştır.

        Bu kapsamdaki hedef; ahlak, adalet, eşitlik ve gelir dağılımı eksenindeki tartışmaları sistem ve devlet krizine tahvil etme aymazlığı ve kurnazlığıdır.

        SOMALİ CUMHURBAŞKANI'NIN OĞLU: HESAP VERMEKLE YÜKÜMLÜ

        Somali Cumhurbaşkanı oğlunun bir vatandaşımızın trafikte ölümüne yol açmasından hemen sonra ülkesine çekip gitmesi, bunun üzerine muhalefetin dedikodu çarkını döndürmesi hep bu aymazlık ve kurnazlığa destektir. Elbette Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür.

        "TFF SÜRECİ YÖNETEMEDİ"

        Üçüncü olarak, Ankaragücü ile Rizespor arasındaki müsabakanın bitiminden hemen sonra maçın hakemine yönelik yumruklu saldırı, bunun ardından olağanüstü bir ortamın yaratılması, Türkiye Futbol Federasyonu’nun süreci sağduyu ve soğukkanlılıkla yönetememesidir.

        Mehmetlerimiz, polislerimiz, korucularımız, masum insanlarımız şehit edilirken çıtı bile çıkmayanların birden bire ortalığı ayağa kaldırmak için seferber olmaları bize göre son derece düşündürücü bir çarpıklıktır.

        Hakemimize karşı yapılan vandal saldırıyı önşartsız lanetliyoruz, ancak bu kaba güç gösterisini Türkiye’nin imajını yaralamak için kullananları, bir kaşık suda fırtına koparanları aynı derecede maksatlı ve marazi olarak addediyoruz. Bu kapsamdaki hedef; sahaların ve tribünlerin ateşiyle toplumsal tansiyonu yükseltmek, Türkiye karşıtı çevrelerin eline koz vermek, istikrarsızlığa çanak tutmaktır. Oyunu görüyoruz, kumpası fark ediyoruz.

        MECLİS'TE KÜRTÇE KONUŞMA

        Dördüncü olarak, TBMM’nde Kürtçe konuşma yapılması, buna müşfik ve müsamahakar davranış gösterilmesi, ayrıca bir haine karşı son zamanlarda artan ilgi ve yapılan övgülerdir. Dil demek millet demektir. Türk milletinin ve Türkiye’nin dili Türkçe’dir. Türkçe’miz istiklalimizin ve milli birliğimizin kemer taşıdır.

        TBMM’de Türkçe dışında konuşma yapmak, buna göz yummak Türkiye’ye ve bin yıllık kardeşliğimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Herkesin anadili saygındır. Kürt kökenli kardeşlerimizin Kürtçe konuşması bizi rahatsız etmeyecektir. Bu bizim zenginliğimizdir. Fakat anadil bahanesi altında Türkçe’nin melezleşmesine müsaade etmemiz düşünülemeyecektir.

        Dilde başlayan bir çözülmenin nerelere kadar ulaşacağını son 1,5 asırlık tarihimize bakan her uyanık şuur hemen görecek ve kaygımıza hak verecektir. Türkçe’miz şerefimiz, anamızın ak sütü, varlığımızın sancağı, geleceğimizin güvencesi, bekamızın canevidir.

        ŞEYH SAİD TARTIŞMASI

        Bununla eşzamanlı olarak bir isyan elebaşının adeta bir kahraman olarak tanım ve telaffuzu sabır taşımızı çatlatmıştır. Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum; Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır.

        Piran’da askerlerimize saldıran, halkı isyana teşvik eden, Genç, Palu, Elazığ, Silvan, Lice, Varto işgaline kalkışıp Diyarbakır’ı ele geçirmek için saldırı düzenleyen, eğer bu işgal başarılı olsaydı İngiltere’den sözde Kürdistan için destek isteyeceğini itiraf eden bir soysuza kim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkat ediniz, kalpleri milletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüsleri milletle kabarmaz.

        2014 yılında Şeyh Said isminin Diyarbakır’da bir bulvara verilmesi, en başta Diyarbakırlı kardeşlerime ağır bir hakaret ve saygısızlıktır. Çünkü teröristlerin geçim kapısı Türk ve Kürt düşmanlığıdır. Bunlar kan içen vampirlerdir.

        Şeyh Said silahlı ayaklanmasında askerlerimiz, yöre insanımız şehit olmuş ve yaralanmış, gasp, yağma ve hırsızlıklarla genel asayiş bozulmuştu. Allah’a çok şükür kahraman Türk askeri ayaklanmayı bastırmış ve ayaklanan teröristlerin başını ezmiş; Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan 80 sanıktan 48’i 1925 yılının 28 Haziranı 29 Hazirana bağlayan gecesinde darağacına çıkarılmıştır.

        Şeyh Said’in damadı Melekanlı Şeyh Abdullah’ın son sözleri bakınız nasıldı:

        “Gazetecilere dönüp yazın dedi, biz bu hainlere uyduk, başkası uymasın.”

        Damadının hain dediğine bugün kahraman diyenler aynı ihanetin yolcularıdır.

        CHP Genel Başkanı’nın, bir televizyon kanalında yaptığı “bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunlarının kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir” açıklamasının neresini düzeltelim? Aziz Atatürk’ün mirasının yağma edilmesini, hatıralarına ihanet edildiğini daha nasıl anlatalım?

        Ne acısı, neyin acısı, unutulmasın ki, hainlere acıyan Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’ne teröristlerin penceresinden bakan çürümüşlerdir.

        CHP Genel Başkanı şehitlerimizin acısını ne yapacak? Nasıl izah edecek? Nereye koyacak?

        Pençe-Kilit Harekât Bölgesinde Şeyh Said’in gayri meşru çocukları tarafından şehit edilen 25 yaşındaki Teğmen Eril Alperen Emir evladımızın 13 Aralık günü cenazesine katılıp, sonra da koşa koşa DEM isimli PKK aparatının ayağına giden CHP Genel Başkanı’nın, bir gün içinde hep üzgün görünüp hem de gülücükler saçması korkunç bir ikiyüzlülük değil midir?

        Peki Alperen evladımızın acısıyla kavrulan muhterem ailesine, silah arkadaşlarına ve milletimize CHP Genel Başkanı saygı ve samimiyet gösterecek mertliğe ve vicdana sahip midir?

        Şark İstiklal Mahkemesi Başkanı Merhum Mahzar Müfit Kansu’nun şu sözleri bizim de sözümüzdür: “Döktüğünüz kanların, söndürdüğünüz ocakların cezasını adalet sehpasında hayatınızla ödeyerek hesap vereceksiniz.”

        Ve o hesap sorulmuş, hainler sallandırılmıştır."

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ