Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik TUTUKLANMIŞ... Son dakika: ByLock'un sahibi David Keynes'le iligli flaş haber

        Alınan bilgiye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Keynes hakkında 17 Aralık 2020'de yakalama emri çıkartıldı.

        FETÖ ile iltisakı nedeniyle kapatılan Bank Asya'da hesabı bulunan Keynes'in avukatınca 4 Mart 2021'de verilen dilekçede, Keynes'in Türkiye'ye gelerek etkin pişmanlık hükümleri kapsamında beyanda bulunmak istediğini bildirdi.

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıyla avukatı aracılığıyla yapılan ikna görüşmeleri sonunda 9 Haziran saat 10.20 sıralarında İstanbul Havalimanı'na gelerek kendiliğinden teslim olan Keynes, burada gözaltına alındı.

        15 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

        ABD vatandaşı olduktan sonra Alpaslan Demir olan ismini değiştiren ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gizli haberleşme programı ByLock'un lisans sahibi olduğunu kabul eden David Keynes hakkında, "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

        REKLAM

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, ABD'de vatandaşlık alarak Alpaslan Demir olan ismini değiştiren ve ByLock'un patentinin kendisine ait olduğunu beyan eden David Keynes hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.

        Soruşturma kapsamında 9 Haziran'da tutuklanan Keynes hakkında "FETÖ silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianame, gönderildiği İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

        İddianamede, FETÖ'nün yapısı ve örgüt mensuplarının gizli haberleşme için kullandığı ByLock programının özelliklerine değinildi.

        İddianamede yurt dışında bulunmakta iken kendi isteğiyle gelmek istediğini ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini dilekçeyle bildiren sanığın kendiliğinden Türkiye'ye geldiği ve alınan ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan ettiği belirtildi.

        Bir kısım şahıslarla örgüt içerisinde faaliyetlerinin olduğunu, örgütle bağlantısının bulunduğunu beyan eden sanığın belirtmiş olduğu bazı isimleri teşhis ettiği, Bylock programı ile ilgili beyanlarda bulunduğu, bu programla ilgili kişileri teşhis ettiği kaydedildi.

        REKLAM

        ÖRGÜTÜN TSK MAHREM YAPILANMASINDA YER ALDI

        İddianamede, mailine Apple uygulama mağazasından gelen bazı epostaları kendi rızasıyla sunan Keynes'in, bu haliyle TCK'nın 221. maddesi kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması hususunun mahkemece değerlendirilmesinin gerektiği ifade edildi.

        İddianamede şu ifadelere yer verildi:

        "Şüphelinin örgütün evlerine gittiği, evlerde konakladığı, şakirtlik programına alınarak örgütün şakirdi haline geldiği, örgüt içerisinde görevler üstlendiğini, kütüphane sorumlusu ve belletmen görevlerinde bulunduğu, örgütün en önemli yapılanma alanı olan mahrem yapılanmada 'TSK Mahrem Yapılanması'nda Öğretmen (Grup Abisi) konumuna kadar yükseldiği, yaşamış olduğu olumsuzluklardan örgütü sorumlu tutması üzerine örgütle ilgili mahrem bilgileri köşe yazarına vermesi üzerine bizzat örgüt elebaşının şüpheli ile görüştüğü, şüphelinin sahip olduğu mahrem bilgilerden dolayı uygun olanaklar sağlanarak şüphelinin Amerika'ya gönderildiği, örgüt elebaşının talimatı ile örgüt içi gizli yazışmalarda kullanılacak kriptolu yazışma programının alan adı kiralanması, Google Markete ve Apple Markete yüklenmesinde şüphelinin kimlik ve kredi kartı bilgilerini kullandırtarak yardımda bulunduğu anlaşılmıştır."

        "KULLANANLARIN YÜZDE 90 CEMAATÇİYDİ, 'TİLKİ' TÜRKİYE'DE"

        Gazeteci İsmail Saymaz, Hürriyet gazetesinde "İşte herkesin aradığı Bylock" başlığıyla ABD'de Bylock'un kuruluşundan bu yana patent sahibi olan, David Keynes isimli Alpaslan Demir ile konuşmuştu. Demir, "Sistemi kullananların yüzde 90'ı cemaatçiydi" açıklaması yapmıştı.

        Saymaz haberinde Demir hakkında, "Keynes, çocukluğunun geçtiği Ankara’da, lise yıllarında Gülen cemaatine bağlı FEM Dershanesi’ne gitmiş. Bu sırada Işık Evi’nde kalmış. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuduktan sonra 2001’de yüksek lisans eğitimi için ABD’ye gitmiş" ifadelerini kullanmıştı.

        Haberde, Bylock hakkında şu bilgiler yer almıştı:

        "Keynes, ByLock’un 600 bin kişi tarafından indirildiğini, kullanıcıların çoğunluğunun Türkiye, Suudi Arabistan ve İran’da yaşadığını söylüyor. Türkiye’dekilerin yüzde 90’ının cemaatçi olduğunu ve ByLock’un cemaatin haberleşme aracına dönüştüğünü kabul ediyor. Fakat Ocak 2016’da itibaren ByLock’un kullanım dışı olduğunu, o tarih sonrasında ve darbede kullanılmadığını iddia ediyor."

        "TİLKİ'NİN İSMİNİ VEREBİLİRİM"

        Keynes, ByLock programını yazan ve gerçek ismini vermediği "Tilki" isimli kişinin kimlik bilgilerini verebileceğini açıklamıştı. Keynes, Tilki'nin web tasarımı işleri yaptığını, Türkiye’de yaşadığını, 15 Temmuz’dan sonra Almanya’ya, oradan da ABD’ye kaçtığını ancak hakkında soruşturma bulunmadığı için döndüğünü ve halen Türkiye’de olduğunu söylemişti.

        AİHM VE YARGITAY'DAN BYLOCK KARARLARI

        Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), terör örgütü üyeleri ve sempatizanları tarafından geliştirilen ve kullanılan şifreli mesajlaşma programı ‘bylock’u kullanmanın başka delillerle desteklenmediği sürece, uygulamayı kullanmanın makul bir suç teşkil edemeyeceğine karar vermişti.

        Yargıtay da FETÖ sanıkları hakkında verdiği kararlarda "Bylock kullanmanın tek başına delil olmayacağına, Bylock tespit değerlendirme raporu olmadan hüküm kurulamayacağına" karar veriyor.

        İDDİANAMEDEN NOTLAR

        Fetullhaçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) şifreli haberleşme programı ByLock'un lisans sahibi olan David Keynes hakkında hazırlanan iddianamede, "örgüt üyelerinin telefonla iletişim kurmamalarını, örgüt üyelerinin aralarında iletişim sağlayabileceği bir uygulama geliştirilmesi talimatını FETÖ elebaşı Fetullah Gülen tarafından verildiği kaydedildi. David Keynes'in TSK Mahrem Yapılanmasında öğretmen (grup abisi) konumuna kadar yükseldiği, Türkiye'de kalmasının sakıncalı olduğu değerlendirilmesi üzerine sağlanan uygun imkanlarla Amerika'ya gönderildiği anlatıldı.

        TSK MAHREM YAPILANMASINDA GRUP ABİSİ KONUMUNA YÜKSELDİ

        İddianamede, şüpheli David Keynes'in "örgütün Işık evlerine gittiği, evlerde konakladığı, şakirtlik programına alınarak örgütün şakirdi haline geldiği, örgüt içerisinde görevler üstlendiğini, kütüphane sorumlusu ve belletmenlik görevlerinde bulunduğu, örgütün en önemli yapılanma alanı olan mahrem yapılanmada TSK Mahrem Yapılanmasında öğretmen (grup abisi) konumuna kadar yükseldiği, yaşamış olduğu olumsuzluklardan örgütü sorumlu tutması üzerine örgütle ilgili mahrem bilgileri köşe yazarına vermesi üzerine bizzat örgüt elebaşının şüpheli ile görüştüğü, şüphelinin sahip olduğu mahrem bilgilerden dolayı uygun olanaklar sağlanarak şüphelinin Amerika'ya gönderildiği, örgüt elebaşının talimatı ile örgüt içi gizli yazışmalarda kullanılacak kriptolu yazışma programının alan adı kiralanması, Google Markete ve Apple Markete yüklenmesinde şüphelinin kimlik ve kredi kartı bilgilerini kullandırtarak yardımda bulunduğu" anlatıldı. İddianamede, şüpheli Keynes'in FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü içerisinde çeşitli ve yoğun şekilde tespit edilen eylemleriyle örgüt ile organik bağ içerisine girip örgüt talimatları doğrultusunda faaliyetlerinin bulunduğuna dair delillerin elde edildiği, "Silahlı Terör Örgütü Üyeliği" suçunu işlediği kaydedildi. Keynes'in savunmasında, bir kısım şahısları teşhis ettiği, Bylock programı ile ilgili beyanlarda bulunduğu, bu programla ilgili kişileri teşhis ettiği ve mailine gelen bir kısım Apple Marketten gelen mailleri kendi rızasıyla sunduğu kaydedilen iddianamede, TCK'nın 221. maddesi kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması hususunda kovuşturma sonucunda mahkemece değerlendirilmesinin gerektiği vurgulandı.

        80'LERİN SONUNDA ÖRGÜTLE TANIŞIYOR

        İddianamede, şüpheli Keynes'in ilk olarak 1986-1987 yıllarında 8. sınıfta eğitim görmekte iken Vatandaşlık Bilgisi dersi öğretmeninin ders çalışmak için kendisini örgütün 'Işık Evleri' olarak adlandırılan örgüte üye devşirilmesinde kullandığı örgüt evlerine yönlendirmesiyle tanıştığı, şüpheliye bu tarihten sonra örgütün şakirtlik programının uygulanmaya başlandığı, örgütsel özel testlere tabi tutulduğu, 1990 yılında lise son sınıfta örgüte müzahir Çemberlitaş Fem Dershanesine kayıt olduğu, 1990 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünü kazanması üzerine Ankara'ya gittiği ve burada örgüte ait evlerde kalmaya başladığı, örgüt içerisinde önce Kütüphane Sorumlusu ve belletmenlik görevlerinde bulunduğu, ilerleyen aşamalarda "Tarık Kod" adı verilerek Türk Silahlı Kuvvetleri Mahrem Yapılanmasında Öğretmen (Grup Abisi) görevinin verildiği ve şüphelinin bu görevi yürüttüğü anlatıldı.

        CUMHURİYET YAZARINA ÖRGÜTLE İLGİLİ BİLGİLER VERİYOR

        Şüpheli David Keynes'in okulu bir türlü bitirememesi üzerine psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladığı, sıkıntıların nedeninin örgüt olduğunu düşünmesi üzerine Eylül - Ekim 1997 döneminde o dönem adı Tarikat, Cemaat, Nurcular olarak anılan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü aleyhine köşe yazıları yazan Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Hikmet Çetinkaya ile görüşerek örgütle alakalı bilgiler verdiği ve Hikmet Çetinkaya'nın 6 Ekim 1997 yılında Cumhuriyet Gazetesinde köşe yazısında bununla ilgili yazı yazdığı da iddianamede anlatıldı.

        İNTİHAR GİRİŞİMİNDE BULUNMUŞ

        Bu durumun örgütü tedirgin etmesi üzerine bir müddet şüphelinin Ankara'da örgüte ait evlerde örgüt elemanlarınca saklandığı, şüphelinin yaşamış olduğu psikolojik sıkıntılardan dolayı başarısız bir intihar girişiminde bulunduğu, bu olayların 28 Şubat 1997 postmodern darbeden 3-4 ay öncesinde yaşanması, örgütün kurmak istediği Mahrem Yapılanmayı ortaya çıkarabileceğini düşünen FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü elebaşını tedirgin ettiği ve bunun üzerine o dönem TSK Mahrem Yapılanmasından Sorumlu Murat Ceylan'ın olaya tanık olan Mehmet Candan ile birlikte şüpheliyi İstanbul'a örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüştürmek üzere getirdiği, İstanbul Altunizade FEM dershanesinde şüphelinin Fetullah Gülen ile görüştüğü, Fetullah Gülen'in şüpheliye araç tahsis edilmesi, burs verilmesi şeklinde çözümler üretileceğini söylemesi üzerine ayrıldıkları" ifade edildi. Örgüt tarafından şüpheliye vaat edilen yardımların yapılmaması üzerine şüphelinin bildiği diğer bilgileri ve isimleri de gazetelere vereceğini söylemesi üzerine 2-3 yıl daha Ankara'da kaldıktan sonra Türkiye'de kalmasının sakıncalı olduğu değerlendirilmesi üzerine sağlanan uygun imkanlarla Amerika'ya gönderildiği ve Amerika'da Eyalet Sorumlusu Selim (Kod) Hüseyin Şentürk'ün sorumluluğuna verildiği ve şüphelinin 15 Kasım 2011 tarihinde Amerikan vatandaşlığını alarak David Keynes olarak adını değiştirdiği, Amerika'da örgütle irtibatının devam ettiği kaydedildi.

        UYGULAMA GELİŞTİRİLMESİ TALİMATI GÜLEN'DEN

        FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından yapılabilecek ve örgütü deşifre edecek teknik dinlemelere karşı örgüt üyelerinin telefonla iletişim kurmamalarını, örgüt üyelerinin aralarında iletişim sağlayabileceği bir uygulama geliştirilmesi talimatı vermesi üzerine 'Tilki' lakaplı Atalay Candelen tarafından mesleki bilgisi, teknoloji şirketi imkanları ve örgütün desteği ile ByLock isimli kriptolu yazışma programını örgüt için geliştirdiği, bu uygulamanın sunucuya bağlanabilmesi için alınan "bylock.net" uzantılı alan adının şüpheli Keynes'in kimlik bilgileri ve mail hesabı kullanılarak alındığı ve bu alan adının ödemelerini şüphelinin yaptığı anlatıldı.

        APPLE VE GOOGLE MARKET'E ŞÜPHELİNİN MAİL HEAPLARIYLA YÜKLENDİ

        Programın örgüt üyelerine daha hızlı ulaştırılmasının sağlanması ve aynı zamanda bu uygulamanın herkese açık bir uygulama olduğu izlenimi verilmesi amacıyla Apple Market (App Store) ve Google Market'e (Google Play) şüpheli David Keynes'in kimlik bilgileri, mail bilgileri ve şüphelinin isimleri üzerine oluşturulan mail hesaplarıyla yüklendiği, şüphelinin de örgütün Kriptolu Yazışma sistemi olan ByLock sistemine dahil edildiği, şüphelinin, ByLock programının geliştiricisi Atalay Candelen'in ortağı ve yetkilisi olduğu Base Bilgi Teknolojileri Limited Şirketinde SGK kaydının yapıldığı belirtildi.

        "TİLKİ"NİN KİMLİĞİNİ AÇIKLADI: ATALAY CANDELEN

        FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock'un lisans sahibi David Keynes'in 9 Haziran'da İstanbul'a gelerek teslim olduğu ve sevk edildiği hakimlikçe tutuklandığı öğrenildi. ABD vatandaşı olduktan sonra Alpaslan Demir olan ismini değiştiren David Keynes için 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

        Keynes, ByLock programını yazan ve gerçek ismini vermediği "Tilki" isimli kişinin kimlik bilgilerini verebileceğini açıklamıştı. Keynes, Tilki'nin web tasarımı işleri yaptığını, Türkiye’de yaşadığını, 15 Temmuz’dan sonra Almanya’ya, oradan da ABD’ye kaçtığını ancak hakkında soruşturma bulunmadığı için döndüğünü ve halen Türkiye’de olduğunu söylemişti.

        İDDİANAMEDE KİMLİĞİNİ AÇIKLADI

        Keynes, "Tilki"nin Atalay Candelen olduğunu açıkladı. Keynes ifadesinde Candelen hakkında şu bilgileri verdi:

        "ABD de bulunduğum süre zarfında sosyal arkadaş çevresinde Atalay Candelen (Bulgar göçmeni, babası yüksek mimar) isimli kişi ile tanıştım. Arkadaş çevresinde Atalay’a kafasında kırk tilki geçen bir tip olduğu için tilki olarak hitap ederlerdi. Zaman zaman arkadaş çevresinde buluşarak iletişim kurardık. Atalay Candelen in ABD de vatandaşlık için paralı evlilik yaptığını biliyorum. Atalay Candelen in Amerika’da Portland State Üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümünden 2006 yılında mezun olduğunu biliyorum. Ayrıca yan dal işletme ve iktisat mezunu olduğunu biliyorum.

        Türkiye’de bulunuyorken Atalay Candelen'de Türkiye ye dönmüş. Benimle irtibat kurdu ve buluştuk. Amerika’da birlikte ev kiralayarak kalmak için anlaştık. Atalay ile ev kiraladıktan sonra 5 ay kadar birlikte kaldık. Atalay kendi payına düşen kiraları ödemediği için aramızda anlaşmazlık çıktı ve ablası Yasemin Candelen'in evine taşındı.

        "KREDİ KARTIMI KULLANDI"

        Atalay Candelen ile filim izlemek ve sohbet etmek için 2013 de 17-25 Aralık olaylarından önce bir gün yine Atalay’ın Ataköy de bulunan evinde buluştuk. Filim izlemek için hazırlık yaptığımız sırada Atalay Candelen bana Türkiye de müteahhitlik ve hayvancılık işine girdiğini işleri kötü gittiği için battığını Amerika’da Silikon Vadisi'nde şirketlere CV göndereceğini bunun için CV'sine ekleyecek programlar hazırladığını, bu programları Apple markete yüklemek için Apple hazırlık aracına internetten satın alması gerektiğini, ancak kendi kredi kartının yurt dışı harcamasına kapalı olduğunu söyleyerek bana işlemi yapamadığını gösterdi. Atalay bu program aracının 100 dolar olduğunu, benim kredi kartımı kullanmak istediğini ve 100 doları bana nakit olarak verebileceğini söyledi. Bende arkadaşım olması ve 100 doları nakit elden vereceğini söylemesi üzerine kredi kartı bilgilerimi Atalay Candelen’e verdim ve karşılığında 100 doları aldım. Bu arada Atalay Candelen bu işlem için bir mail adresi olması gerektiğini söyledi. Ben kullanmış olduğum “david.keynes@pcc.edu” uzantılı mail adresimi verdim. Daha sonra bu mail adresini ve kredi kartı bilgilerimi kullanarak Apple marketten söylediği program aracını satın aldı. Yine bu programın android markete yüklemek için gmail mail hesabı olması gerektiği söyledi ve kendisi gmail üzerinden “keynes97209@gmail.com” uzantılı mail adresini aldı. 97209 benim Amerika da ki posta kutusu kodumdur. Bu mail adresi işlemlerini Atalay kendi bilgisayarından halletti, şifreyi kendisi oluşturdu. Android markette kredi kartımdan para çekildiğini hatırlıyorum. Ayrıca (GoDaddy operatik company LLC – www.godaddy.com) isimli Amerika’da bulunan domain satan şirketten bir domain adresini yine Atalay Candelen benim kredi kartımdan satın almıştı. Atalay Candelen Müslümanlara ilişkin eş bulma programı gibi programları hazırladığını söylemişti. Ayrıca ordinaryüs isimli matematik soru paylaşım programı da yaptığını söylemişti. O gün ayrıldıktan iki üç gün sonra Atalay beni tekrar aradı ve program hazırlama aracını benim kredi kartı bilgilerim ile satın aldığından dolayı hazırlamış olduğu programı Apple markete yüklemek için benim kimlik bilgilerime ihtiyacı olduğunu benim kimlik bilgilerim ile buraya yüklenebileceğini söyledi. Bende bunun üzerine ehliyetimin önlü arkalı fotoğrafını çekerek Atalay Candelen’e gönderdim.

        Ben o dönem teknik bir bilgim olmadığı için herhangi bir durum aklıma gelmedi. Sadece ileride vergisel anlamda bir problem yaşayıp yaşamayacağımı sorduğumda zaten programın “free” ücretsiz olacağını, bu nedenle bir problem yaşamayacağımı söylemişti.

        Herhangi bir para alış verişi veya ortak olarak ticari bir girişimimiz olmadı. Darbe teşebbüsünden 1 hafta ya da 10 gün sonra ailem ile beraber Giresun’a gitmek için araba kiralamam gerekti. Atalay Yenibosna civarında Kuyumcukent’e yakın bulunan Opel bayisini tanıdığı için ve oradan senelik araba kiraladığı için beni oraya yönlendirdi. Buradan kendi kredi kartımla Nissan marka Qasqai model araba kiraladım. Kiralama konusunda Atalay arada olduğu için indirim yaptıklarını hatırlıyorum. Bu bayinin sahibi ile Atalay Candelen’in yakın olduklarını hissetmiştim ve aracını 10.000 km ‘de bir bu bayii aracılığı ile değiştirdiği için bu bayi ile bir ticari ilişki içinde olduklarını düşünüyorum.

        "TELEFONUMA YÜKLEDİ, SİLDİM"

        31 Aralık 2013 günü Amerika’ya geri döndüm. Mart 2014 de dayımın rahatsızlığı nedeniyle Türkiye ye tekrar girdim ve Atalay Candelen’in evinde bir gün akşam buluştuğumuzda Atalay Bylock isimli bir program hazırlayarak Apple markete yüklediğini söyledi ve o dönem kullandığım içerisinde Amerika da kullandığım hat bulunan İphone 4 marka model telefonumu benden alarak Apple marketten bu programı indirdi ve telefonuma kurdu. Programı açtığımda bana tarif etmesi üzerine hatırladığım kadarıyla “neokeynes” kullanıcı adını ve şifre bölümüne bir şifre oluşturarak kayıt oldum. Bunun üzerine program bana hatırlamadığım bir numara verdi. Atalay’a bu numaranın ne olduğunu sorduğumda bu numaranın kullanıcıya özel bir numara olduğunu, iletişim kuracağı kişiye bu numarayı vermem gerektiğini bu şekilde programın eşleşeceğini ve iletişim kurabileceğimi anlattı. O dönem WhatsApp'la bu programı kıyasladığımda kullanımının pratik olmadığını söyledim. Ancak bunun üzerine Atalay Candelen bu programın kayıtları 3 gün içerisinde silme özelliği olduğundan bahsetmişti. Ancak ben vaktini boşa harcadığını söyleyerek bu programı telefonumdan geri sildim. Gördüğüm kadarıyla program dili İngilizce idi ve programın üyelik ve kullanım şeklinden bu programın kullanılmasının bir kişi tarafından tarif edilmesi gerektiğini anladım. Ayrıca birbiriyle fiilen irtibatı olmayan, birbirini tanımayan kişilerin bu programı kullanamayacağını anladım. Çünkü bu programa üyelik oluşturulduktan sonra kişiye özel bir numara veriyordu, bir kişiyle konuşabilmek için kişiye özel bu numaranın programa eklenmesi gerekiyordu. Ayrıca karşıdaki kişinin de benim numaramı ekleyerek aynı işlemi onunda yapması gerekiyordu. Bu şekilde konuştuktan sonra normal bir şekilde ayrıldık ve ben yine Amerika ya geri döndüm.

        "BU PROGRAMI YAZMA İHTİMALİ YÜKSEK"

        Ben 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Bylock programının tamamen FETÖ/PDY Silahlı Terör örgütü için hazırlanmış bir program olduğu kanaatine vardım. Zira gerek programın spesifik yapısı, gerek programın kullanılışını pratik olmaması ve kullanıcı ekleme şekli, gerekse Atalay Candelen'in örgüt ile bağlantıları bunu göstermektedir.

        Bana göre Atalay Candelen in bu programı yazma ihtimali yüksektir. Zira Atalay Candelen Amerika'dan Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nden mezundur. Yine bildiğim kadarıyla o dönem Atalay Candelen'in İstanbul'da bir teknoparkta teknoloji şirketi vardı ve yanında 3-4 kişi çalışıyordu. Çalışanların ise İstanbul Üniversitesi gibi iyi üniversitelerde son sınıf öğrencisi olduğundan bahsetmişti. Ayrıca en son 23 Ağustos 2016 da kendisi ile iletişimimi kestikten sonra internette yer alan açık kaynaklardan yaptığım araştırmalarda Amerika New York'ta Zenith İnformation Technologies Inc in New York isimli 2012 yılında kurulmuş bir teknoloji şirketi olduğunu da tespit etmiştim.

        "MAILLERİ SİL DEDİ"

        Bu arada benim o dönem kullandığım david.keynes@pcc.edu uzantılı mail adresime Apple marketten program güncellemeleri ve yüklemelerine ilişkin bildirim mailleri geldiği oluyordu.

        Bu bildirim maillerini zaman zaman incelediğimde 1.4 güncelleme, 1.5 güncelleme gibi bilgiler olduğunu görüyordum. Atalay Candelen bana konuşmalarımızda “abi bu mailleri mail kutunda tutma sil” şeklinde söylüyordu. Başlarda gelen bilgilendirme maillerini silsem de son zamanlarda uğraşmamak için silmemeye başladım. Yukarıda belirttiğim üzere bu mail adresim kolej kaydım silindiğinde otomatik silinmişti. Ancak ben bu gelen maillerden bir kısım mailleri daha önce şuan kullandığım alp_demir@hotmail.com uzantılı mail adresine göndermiştim. İncelenmesi halinde burada bulunabilir. Mail kutumun incelenmesine rızam vardır.

        Ağustos 2014 dönemine doğru gelen bilgilendirme maillerinde güncelleme ve yüklemelerin reddedildiğine ilişkin bildirim mailleri sık sık görmeye başlamıştım. Ağustos 2014 döneminde Türkiye ye geldiğimde Atalay'a bu durumu sordum ve Apple'ın açık kaynak koda izin vermediğini bu nedenle kod yazmakta zorlandığını bundan dolayı yükleme ve güncellemelerin reddedildiğini söylemişti. Şuan yaptığım değerlendirmeye göre muhtemelen o dönem örgüt tarafından bu program örgüt üyelerinin içeriklerinin görülebileceği ve incelenebileceği şekilde kodlanıyordu ki kişisel verilerin güvenliğine önem gösteren Apple tarafından bu nedenle reddedildiğini düşünüyorum.

        "500 BİN KİŞİ İNDİRDİ, ÜCRETLİ YAPMADI"

        Yine bir gün telefonda mı yüz yüze mi konuştuk hatırlamıyorum ama Atalay ağzından hazırlamış olduğu programın 500 bine yakın olarak indirildiğini söyledi. Bende bunun üzerine bunu 3-4 dolar üzerinden ücretli hale getirmesini kendisine tavsiye ettim. Ancak bana indirme sayısının azalışa geçtiğini söyleyerek ücretli yapmayacağını söylemişti. Bu nedenle ben bu programın Atalay Candelen tarafından ticari amaçlı yapılmadığını değerlendiriyorum. Zira bu programın örgüt tarafından gizli yazışmalarda kullandığından ücretli yapılması halinde kullanıcıyı ifşa edeceğini Atalay Candelen bildiği için bu nedenle de ücretli olmasına karşı çıktığını ya da örgüt tarafından ifşa olmayı engellemek için paralı yapılmasının engellendiğini düşünüyorum.

        Yine zaman zaman Amerika’ya gelip gitmeye devam ettim.

        "ALACAKLARIMA KARŞILIK, BİR AYLIK SİGORTALI GÖSTERDİ"

        Ağustos 2015 döneminde Türkiye de buluştuğumuzda Atalay bana “abi artık domain ödemesini kredi kartından kes zira indirme sayısı düştü boşuna para ödemek istemiyorum” dedi. Bende bunun üzerine bu şirketin bir numarası olup olmadığını sordum. Bana teknoparkta olduğun söyledi. Bir müddet sonra da kredi kartımı iptal ettirirsem otomatikman ücret kesintisi yapamayacağı için GoDaddy şirketini domaini iptal edeceğini söyledi. Benim Ekim 2015 de kredi kartımın süresi bittiği için banka bana yeni bir kredi kartı gönderdi. GoDaddy şirketi yeni kredi kartımın numarasını bilmediğinden ödeme çekemedi. Ancak domaini iptal edip etmediğini bilmiyorum. İnternetten öğrendiğime göre Şubat 2016 ya kadar alan adının açık kaldığını biliyorum. Ayrıca aylık 39 dolar ödeme yapıyordum. Birkaç ay biriktikten sonra Atalay Candelen'den biriken tutarı istediğimde Türkiye'den göndermek için 30 dolar transfer ücreti olduğunu söylemişti. Bende bunun yerine şirketinde beni 1 aylık sigortalı göstermesi durumunda ödeşeceğimizi söylediğim için Atalay Candelen bilmediğim şirkette Alparslan Demir adına beni bir aylık sigortalı göstermişti. Bu şekilde denkleşmiştik. Kayıtlara bakılırsa şirket tespit edilebilir.

        15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra öğrendiğim kadarıyla MİT Bylock programını Temmuz 2015 de deşifre etmiş. Muhtemelen Atalay Candelen bunu öğrendiği için Bylock kullanıcılarının serverlara bilgi iletimini kesmek için Amerika'da bulunan alan adını diskalifiye etmek istemesindendir.

        MİT raporunu ben de incelemiştim. Burada geçen mail adresi ve Litvanya’da bulunan şirket ili ilgili bir bilgim yoktur. Bu şirkete kredi kartımdan herhangi bir ödemede bulunulmadı.

        "TÜRKİYE'YE GELİYORDUM"

        Ben 2015 yılı sonuna kadar yalnız başıma ABD de kalmaya devam ettim. Bu süre zarfında hem çalıştım hem kolej eğitimimi tamamladım. Türkiye'deki üniversite eğitimimi tamamlamak ve ailemi ziyaret etmek için zaman zaman Türkiye ye geliyordum.

        İlerleyen dönemde Nisan 2016'da Amerika da bulunuyorken bir telefon geldi ve açtığımda Atalay Candelen Amerika'da New Jersey'de Wayne'de olduğunu söyledi. Buluştuğumuzda Türkiye'de işlerinin kötü olduğunu iş nedeniyle Amerika’ya geldiğini Veli isimli bir kişinin evinde ücretsiz konakladığını. Bu Veli isimli kişinin çalışmış olduğu Whale House isimli deponun işleteni olduğunu, bu kişinin Ataköy’de yatının olduğunu, Türkiye de işlerinin zorlaştığı için Amerika ya geldiğini söyledi. Veli isimli kişi ile burada tanıştık. Uzun saçlı bir kişi idi. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra medyadan bu kişinin Veli Özdemir olduğunu, istifa etmiş emniyet görevlisi olduğunu öğrendim.

        2016 yılı mayıs sonlarında ziyaret amaçlı tekrar Türkiye ye geldim. Türkiye ye gelmeden 1 hafta önce Atalay Candelen Veli Özdemir ile anlaşamadığı için işten çıktığını söyleyerek birkaç gün bende kaldı ve sonrada san Francisco'ya Silikon Vadisi'ne geçmek için gitti.

        Ayrıca Mart 2016 döneminde Cem Nukyen isimli örgüte ait yayın organı olan Ebru TV de çalışan arkadaşım beni aradı ve Türkiye den para gelmediği için Ebru TV nin kapatılacağını ve çalışanların çıkartılacağını söylemişti. Bende çık kurtul demiştim. Ancak Mayıs 2016 döneminde beni aradı ve 5-6 kişinin işten çıkartıldığını, 30-40 kişinin çalışmaya devam ettiğini söylemişti. Ben para gelmiyorsa niçin tüm kişinin çıkartılmadığını söylemiştim. Cem Nukyen bilmediğini söylemişti. Daha sonra Fuat Uğur'un köşe yazısında “Devlet sizi izliyor” şeklinde yazması, Mustafa Selanik’in “Temmuz sıcaktır” şeklinde paylaşımları ve Emre Uslu nun temmuzda Türkiye ye döneceği söylemlerinden cemaatin bir darbe teşebbüsü gerçekleştireceğini tahmin ettim ve bunu Hüseyin Şentürk'e bir buluşmamızda söyledim ve kendilerinin ortaokul döneminde “solcular darbe yapabilirler, biz bunları engellemek için sizin askeriye ye girmenizi istiyoruz” şeklinde söylemlerinin olduğunu bunun birbiri ile çeliştiğini söylediğimde aramızda tartışma yaşadık ve ben kızgınlıkla ayrıldım.

        "15 TEMMUZ'DA BYLOCK'UN GEÇTİĞİNİ DUYDUM, ATALAY CANDELEN'İ ARADIM"

        Daha sonra 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe teşebbüsü gerçekleşti. Darbe günü 23:15 sularında kız arkadaşım Hale Çorbacı ile sinemadaydım. Çıktığımda telefonumda 30 cevapsız arama gördüm. Kardeşim ile konuştuğumda boğaz köprüsünde bir olay olduğunu söyledi. Daha sonra kız arkadaşımın annesi aradı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığından emekli olan kız arkadaşımın babasının arkadaşı Uğur isimli kişinin eşinin aradığını darbe gerçekleştiğini söyledi. Bunun üzerine kız arkadaşımı evine bıraktım ve önce Kadıköy'e sonra da Saraçhane'ye gittim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuştuktan sonra insanlar akın akın gelmeye başlayınca 16.07.2016 tarihinde 02.00 sıralarında eve gitmek üzere ayrıldım. Öğlene doğru haberlerde ByLock isimli programdan bahsedildiğini gördüm ve Atalay Candelen'i aradım ve haberlerde Bylock'un geçtiğini ne iş olduğunu sordum. Kendisi beni geçiştirdi. Bir problem olsa idi MİT'in beni şimdiye kadar bulacağını ve alacağını söyledi. Bir problem olmadığını rahat olmam gerektiğini söyledi. Birkaç sefer bu şekilde görüştüğümüzde aynı şeyleri söylüyordu.

        "7 AĞUSTOS'TA ABD'YE GİTTİM"

        Bunun üzerine ben 07/08/2016 tarihinde pasaportumla Türkiye'den çıkış yaparak Amerika’ya gittim. 10 Ağustos'ta telefon ile Atalay’la tekrar görüştüm medyada Bylock ile ilgili birçok kişinin tutuklandığını gördüm ve bu programı örgütün kullandığını anlayarak Atalay’a sordum. Atalay yine beni geçiştirdi. Ayrıca serverın Amerika’da da olduğunu bildiğim halde Litvanya'nın adının geçtiğini sorduğumda şirketten alan adı aldığını ancak şirketin Türkiye'ye en yakın yerden tahsis yaptığı şeklinde bir şeyler söyledi ancak ben söylemlerinden buna inanmadım ve Atalay Candelen'in Faruk Bayındır ile ilgili irtibatını düşündüğümde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün derin yapılanmasında yer aldığını anladım. En son beni 23 Ağustos 2016'da aradı ve kendisi için Uber hesabı açmamı istedi bende bu yüzsüzlüğü üzerine kızdım ve ağzıma geleni söyleyerek telefonu kapattım ve bundan sonra hiçbir şekilde iletişim kurmadım.

        Ben daha önce Apple’a müracaat ederek Apple markette bulunan Bylock programının indirilme bilgilerini istemiştim. Araştırmanın uzun süreceği şeklinde geri dönüş yapılmıştı. Ancak daha sonra avukatımın dilekçesinde Obama ve Trump yönetiminin Fetullah Gülen'in darbe teşebbüsü yaptığını kabul etmediği şeklinde bir ibare geçtiğini gördüğüm için buna tepki olarak talebimi geri çekmiştim. Ayırca Google’a ve Godaddy şirketine de müracaat etmiştim. Ancak şimdiye kadar olumlu bir dönüş olmadı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından bu hususta girişim ve talep yapılmak istenirse bu verilerin alınmasında rızam vardır ve bu hususta elimden geleni yapacağım. Yine bu verilerin alınması hususunda rızam vardır. Ayrıca bu programın Apple market ve android markette üreticisi ve sahibi olarak gözüktüğüm için devlet tarafından yapılan tüm işlemleri ve incelemelerde rızam vardır.

        "DAVA AÇTIM"

        Ben Türkiye’deki işlemlerimi takip etmesi için Avukat Ali Aktaş'a vekalet vermiştim. İşlerimi takip etmediği gibi benden aldığı bilgiler üzerine Bylock Zokası isimli kitabı yazması, daha sonra benimle irtibat kurmaması hususlarına kızdığım için ve beni zor durumda bıraktıklarından dolayı Cevdet Türkyolu, Atalay Candelen, Veli Özdemir, Faruk Bayındır ve MİT içerisindeki FETÖ cüler hakkında Amerika da Türkiye aleyhine 100 Milyon dolar değerinde bir dava açtım. Bu davayı açmamın sebebi Faruk Bayındır'ın Atalay Candelen'i örgüt içerisine dahil etmesi Veli Ödemir'in Atalay’ın fikir babası olarak yönettiğini tespit etmem ve Atalay Candelen'in de beni kullanması nedeniyledir. Bylock'u MİT tespit ettikten sonra Fettullah Gülen'in Bylock'un tabana yayılması talimatı hususunda kendisine Cevdet Türkyolu'nun ulaştığını düşündüğüm için bu davayı açtım. Bu davayı açmamın sebebi sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dikkatini çekmek içindir. Maddi herhangi bir saikim yoktur.

        Ayrıca Ali Aktaş'a 2017 yılında Atalay Candelen’e karşı benim kredi kartı ve kimlik bilgilerimi kullanarak hem maddi hem manevi zarara uğrattığı için dava açmasını söyledim. Ali Aktaş da bana o dönemde davayı açtığını iletmişti. Fakat dava süreci ile ilgili tarafıma herhangi bir bilgi vermedi ve bana tebligat yapılmadı dolayısı ile ben bu davayı açıp açmadığına emin değilim."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ