Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Henüz 11 yaşındayken, büyük bir trafik kazası geçirdi... Tekerlekli sandalyeyi ‘özgürlüğünü geri veren’ bir araç olarak gördü. Olimpiyat şampiyonu oldu, Laureus’a aday gösterilen ilk Türk olarak tarihe geçti. Azmi, mücadelesi ve başarılarıyla alnından öpülmeyi fazlasıyla hak etti

        Olimpiyat şampiyonu... 2008 Pekin Paralimpik Oyunları’nda okçuluk tabiriyle tam 10’dan vurdu... 2009 Dünya Şampiyonu... Türkiye’de Paralimpik oyunlar tarihinde altın madalya kazanan ilk kadın... Laureus Dünya Spor Ödülleri’ne aday gösterilen ilk Türk sporcu.. Uluslararası Paralimpik Komite (IPC) Sporcu Konseyi üyesi, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Yönetim Kurulu üyesi ve Sporcu Konseyi Başkanı... Ve de heykeli dikilmesi gereken bir hanımefendi...

        Bilkent Üniversitesi’nde işletme okudu... Şeref derecesiyle mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde sosyal politika bölümünde yüksek lisans yapıyor. İngilizce, Fransızca ve İtalyanca konuşuyor. Ve güzeller güzeli... Kış sporları yapıyordu. Sonrasında iyi bir yüzücü oldu. Okçuluğa tesadüfen başladı. Davet üzerine gittiği okçuluk antrenmanlarında bir ok attı ve... Hayatı değişti. Kendini okçuluğa verdi. Haftada 6 gün çalıştı. Hiç aksatmadı. Antrenmanlarını evinin garajında yaptı. Niye mi?.. Tesis yokluğundan değil... Maddi imkansızlıklar yüzünden hiç değil. Zamanını en iyi şekilde kullanabilmek için... Çalışmalarını disiplinli bir şekilde sürdürebilmek için... Bu durumu da şöyle izah etti: “Herkesin mevcut olanağını avantaja çevirme imkanı var. Başarı, yeni olanaklar arayışıyla değil, olanakları disiplinli kullanarak elde edilir...”

        2008 PEKİN’DE AĞLATTI

        2005 yılında İtalya’da düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonası’nda ilk kez milli olan... Katıldığı her uluslararası şampiyonada madalya kazanan... 2008 Pekin Paralimpik Oyunları’nda İstiklal Marşımızı çaldıran... Duygulandıran... Ağlayan... Ağlatan... Bu şahane kadını tanıyor musunuz?

        Gizem Girişmen... Henüz 11 yaşındayken... İlkokulu bitirdiği yaz... Ailesi ile birlikte çok büyük bir trafik kazası yaşadı Gizem... İnanılmaz bir kazaydı bu... T5 seviyesinde omurilik felçlisi oldu... Hacettepe Üniversitesi’nde iki kez beyin ve omurilik ameliyatı geçirdi. Vücudunun üçte ikisini hissedemez ve kullanamaz hale geldi. Tekerlekli sandalye kullanmaya başladı. Ama tekerlekli sandalyesini özgürlüğünü çalan değil, özgürlüğünü geri veren bir araç olarak gördü. Pek çok kişinin aksine... Hayata hiç küsmedi. Küsmeyi aklına bile getirmedi. Hayranlık duyulacak bir sürece girdi. Hırsı, inancı, dürüstlüğü, özgüveni ve çalışkanlığı ile... Ailesinden aldığı o müthiş destek ile... Yeni hayatına çabuk alıştı. Tüm engelleri tek tek aştı. Büyük başarılara ulaştı. Tarihe adını yazdırdı.

        MAZERET YOK, HAYATA KÜSMEK YOK

        Henüz 33 yaşında Gizem... Son olarak 2012 Londra Paralimpik Oyunları’nda yarıştı. Okçuluğu yaşam biçimi olarak belirledi. Halen Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda danışman olarak görev yapıyor. Zeki, çevik ve ahlaklı sporculara örnek oluyor. Yaptığı ve yapacakları ile de... Herkesin başarılı olabileceğini gösteriyor. Evet, sevgili gençler... Sporcu olun ya da olmayın... Gizem’e kulak verin. Yaşamınızı bu yönde belirleyin. Hedefe doğru yolda ilerleyin... Hiçbir zaman hayata küsmeyin... Hiçbir zaman mazeret üretmeyin... Dosdoğru gidin... Gizem’in söyledikleri bir yaşam öğretisi... Anlattıkları gerçek anlamda bir hayat dersi... Unutmayınız ki... Yeryüzünün en büyük talihsizliklerinden birini yaşayan Gizem, sporda yeryüzünün en büyük başarılarına ulaşmayı bildi. Ve haliyle... Alnından öpülmeyi fazlasıyla hak etti.

        BİR OK ATTI, HAYATI DEĞİŞTİ

        Gizem, okçuluğa bir tesadüf eseri başlamış. Bakın o günü nasıl anlatıyor: “ Bilkent Üniversitesi’nden mezun olunca yeniden yüzmeyi planlıyordum. Yüzme antrenörümün arkadaşı, okçuluk antrenörüydü, beni antrenmana davet etti. İzlemeye gittiğimde, ok attım ve çok hoşuma gitti. Karavana attım ama sonra hep tutturdum.”

        BU MESAJLAR ÖNCE DUVARLARA SONRA BEYİNLERE KAZINMALI

        Hep güzel mesajlar verdi Gizem... Her stadın ve her salonun en gösterişli duvarına acilen bu mesajların yazılması gerekiyor. Hem de kalın harflerle... Okuyalım hemen: “Sporun en güzel yanı, insana hedef koymayı öğretmesidir. Kendisine ve başkalarına faydası dokunmayan insanların en büyük sorunu, hedef belirleme eksikliğidir... Başarı hiç kimseye altın tepside sunulmuyor. En değer verdiğimiz ve en büyük başarılar, en büyük fedakarlıklar göstererek kazandığımız başarılardır. Hayatta sadece kendi sorunlarımızın olmadığını fark edebilirsek eğer, daha dolu dolu ve başkaları için de anlamlı bir hayat sürdürebiliriz...”

        Diğer Yazılar