Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        UZAY'ı doğurmadan önce rüyamda onu emzirdiğimi görürdüm... Normal doğumu ne kadar çok istediysem bebeğimi emzirmeyi de o kadar çok istedim. Çok şükür yapabildim de.

        Uzay artık katı gıda alıyor olsa da emmeye devam ediyor. Doktoru Kadir Tuğcu: "Emmeye devam ettiği sürece başka ne yediğinin önemi yok. Anne sütünden üstün gıda yok. Mümkünse 2 yaşına kadar emzir" diyor bana. Emziriyorum.

        Geçenlerde bir arkadaşım bloguna koymak için emzirme hakkında küçük bir anket yapmak istedi benimle... Soruları cevaplarken 10 aylık emzirme maceram hakkında tekrar düşündüm ve kendi kendime itiraf ettim: "Yoruldum."

        Evet biliyorum Uzay için; onun bağışıklık sistemi için, beyin gelişimi için vs. çok iyi bir şey yapıyorum. Yapmaya da devam edeceğim (büyüklerin dedikleri: "Çocuğun olduktan sonra öncelikler ona göre şekil alır" lafı kendini bir daha kanıtlıyor) ama ben de insanım ve bunu söylemekten utanmıyorum. Emzirmekten yoruldum.

        Oh be. Rahatladım.

        "Kadınlık mı Annelik mi?" kitabının yazarı Elizabeth Badinter beni duysa sırtımı sıvazlardı.

        (Badinter kitabında emzirmenin bu kadar çok övülmesinin kadını eve bağlamak ve onu annelik rolüne hapsetmek amacıyla yapıldığından dem vurur.)

        Elizabeth Badinter'e anneliğin kadınlığı öldürdüğü teorisine hak verdiğimi söyleyemeyeceğim. Söyleyebileceğim yegâne şey, emzirmenin anne ve bebeğe sayısız faydalarının yanı sıra anne için sayısız zorlukları olan bir süreç olduğu.

        İşte bu yazının devamı, emzirmenin faydalarına tüm kalbiyle inanan ve bunu herkese öneren bir annenin bu madalyonun diğer tarafıyla ilgili düşünceleri olarak okunmalıdır.

        Emzirmek bebeğin doğumunu takiben bir mücadeleye başlamak demek: Süt gelmedi, geldi, fazla geldi süt kanalları tıkandı, bebek doymadı, meme ucu acıdı, alıştı, tekrar acıdı döngülerinin sonu gelmemecesine hayatına girmesi demek. Emzirmek bebeği sadece beslemek demek değil ona hayat enerjini de vermek demek...

        Yediğin, içtiğin ne varsa, vitamin, mineral, kafein (!?) hatta cilt kremi; vücuduna aldığın ne varsa bebekle paylaşmak demek... Hem iyi hem kötü yanları var bu söylediğimin: Saçlarımın avuç avuç dökülmesi de bu yüzden, yiyip yiyip kilo almamam da bu yüzden...

        Emzirmek bebeğinden ayrı kaldığın zamanların birkaç saati geçmemesi demek...

        Emzirmek geceleri sık sık uyanmak demek. Çünkü bebek gece her uyandığında en yakın arkadaşı memeyi yanında görerek sakinleşir ancak.

        Emzirmek naneli, buzlu yaz kokteyllerine iç geçirerek uzaktan el sallamak demek.

        Emzirmek bu eyleme uygun giyinme mecburiyeti demek. Çıtçıtlı emzirme sutyenleri, önden düğmeli bluzlar ve bu bluzların üzerindeki kurumuş süt lekeleri demek.

        Emzirmek oksitosin ve prolaktin hormonları demek; bu hormonların kadınlık hormonu östrojeni baskılaması sayesinde cinsel hayatın sahra çölüne dönmesi demek...

        Bu yazı bir şikâyet yazısı değil. Annelik konusunda fena halde romantik 10 aylık bir annenin bu zamana kadar zor da olsa severek emzirdiği oğlunu emzirmeye son vereceğinin yazısı da değil. Her ne kadar yorulmuş da olsam emzirmeye devam edeceğim. Sadece bir durup düşünmek ve benim gibi hissedenlere tercüman olmak istedim. Gün geçtikçe artan sıcakların bu düşüncelerin şekillenişinde payı büyük elbette...

        Bu kadar.

        ***

        Minik ejderhalar için

        UZAY doğduktan sonra bizim çok sevgili kütüphanelerimizin bir rafına onun için aldığımız kitaplar yerleşmeye başladı... Bazen öyle güzel şeylerle karşılaşıyoruz ki buradan onları tanıtmaya karar verdim...

        Pirinç Lapası ve Küçük Ejderha (YKY) bu kitaplardan biri. Tepesi kremaya benzeyen dağın eteklerinde yaşayan küçük ejderhanın her gün yediği yemekten sıkılıp bir değişiklik yapmak için yollara düşmesini anlatan kitabı yazan da resimleyen de Feridun Oral.

        Diğer Yazılar