Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Evet geçen yıllarda ve haftalarda yazdığım gibi Türk futbolunda para bitti. Galatasaray ve Beşiktaş’ın yaşanmışlıkları ortada. İki kulübümüz de madden iflas etmiştir. Biri stadyum ekonomisi ile günü kurtarmaya çalışırken, diğerinin günü kurtarması bile zor. Fenerbahçe 3 Temmuz sürecinde Avrupa kapıları kapanınca mali stratejisini değiştirip harcamaları azaltırken, taraftar desteği ile gelirlerini artırdığından direkten dönmüştür. Şu an itibariyle ezeli rakiplerinden çok daha rahat durumda.

        Beşiktaş, Süleyman Seba döneminden bu yana ilk defa parasızlık sebebiyle harika bir takım kurdu. Kıt kaynakları doğru kullanınca oluyor işte. Çünkü bol bulduğunda sürecek yer arar bizim kulüp yönetimleri! Galatasaray mecburen ‘İtalyan işi’nden Hamza Hoca’ya dönünce takımın havası bir anda değişti. Kulüpte para olsa Hamza Hoca akla gelir miydi? Hayır elbette...

        Fenerbahçe sıkı mali politikasını devam ettiryor. Aziz Yıldırım mali, idari ve sportif yönetim açısından doğrusunu yapıyor. '1 Milyon Üye' spor kulüplerimizin hem maddi, hem manevi sıkıntılarından kurtulmaları için doğru bir proje. Ancak bazı temel hatalar var. Misal, bu sayıda üye hedefliyorsanız önce üyelik bedelini çok düşürerek, yıllık aidatı yüksek tutmalısınız. Üyelik bedeli ve yıllık üyelik aidatları aynı tutarda dahi olabilir. Bir de dernekler kanununa göre haklı olarak farklı üyelik yapıları olmamalı aynı dernekte.

        Sonuçta ‘3 büyükler’ anladı denizin bittiğini. Kendilerine göre iktisadi, idari ve sportif çözümlere mecbur kaldıklarından üretiyorlar.

        Ya diğer kulüplerimiz, Anadolu’nun şehir takımları? İstanbul’un büyüklerinin rehabilite ve restorasyon dönemine girmesi onlara büyük avantaj sağlıyor. Yeni stadyumlar, altyapı tesisleri harika şekilde tamamlanırken, şehir takımlarımızın idari, mali ve sportif stratejik planları var mı? Kısa, orta ve uzun vadede yol haritaları hazır mı?

        Anadolu şehir takımlarımız, spor tarihimizin bu değişim döneminde bu fırsatı da kaçırırlarsa hep ‘dublör’ kalacaklar. Oysa aktör olmadığınız yerde faktör olamazsınız. Bazı kulüp yönetimleri razı olabilir ama benim gönlüm razı değil. O stadları, taraftar aidiyetine, paraya tahvil etmeli, alt yapılara önem vermeli, yabancı tercihlerini faydamaliyet analizine göre yapmalısınız. Teknik direktörlerinizi de elbette. Önemli futbol şehirleri teknik adamlar konusunda doğru yolda. Şimdi sıra sürdürülebilir bir kulüp yönetim sisteminde.

        Parasızlık çok büyük bir fırsattır, Türk futbolu için! Yeter ki bu durumu avantaja çevirebilecek yönetsel beceri gösterilebilsin.

        AŞKLA YAZAN ADAM

        Attila Gökçe büyüğümüzün önceki akşam meslekteki 50. Yılı kutlaması vardı. Attila ağabey nezaketi, görgüsü, spora, hayata bakışı ve ruhundaki muzipliği ile medyanın en önemli rol modellerinin başında gelir. Polis muhabirliği ile başlamış tam 50 yıl. Duayen filan hafif kalır onun için, biraz da klişe. Attila ağabeyin hepimiz için rol model olmasında en büyük etken ise eşiyle yaşadığı muhteşem aşktır bence. Hep aşkla kalın ağabey...

        Diğer Yazılar