Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk sporunun hemen her tarafında çalışma fırsatım oldu. Sporculuk, yöneticilik, marka yönetimi, lig organizasyonu, çok uluslu çok branşlı büyük organizasyonların planlaması, saha çalışması, yazarlık, yorumculuk...

        Hatta devletin en üst spor kurulunda bile görev yaptım.

        Yıllarca çalıştığım bu sektörde en büyük iki sorunun yetişmiş insan kalitesi ve uzun vadeli strateji üretilmemesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

        Birkaç spor (kulüpler) yasası çalışmasında, Türkiye’nin ilk Gençlik ve Spor Strateji Belgesi’nin oluşmasında az-çok emeğim geçmiştir. Ancak sporcudan kulübe, federasyonlara kadar bırakın uzun vadeyi, orta ve kısa vadeli planlamalar dahi önemsizdir bizim spor yönetimimizde. Her şey anlık veya günü kurtarmak için yapılır. Yarınları kimse iplemez. Gelişmiş spor ülkelerinin diğer tüm konularda olduğu gibi uzun vadeli stratejik planları vardır. Bizim sporumuzda ise çoğunlukla stratejik sığlık, biraz da stratejik ‘sığırlık’ mevcuttur. Ne derinlik ne strateji ne planlama... Ara ki bulasın!

        Sporcu, hayatını hiçe sayarak doping kullanır. Sakatlığı iyileşmeden ‘iğne ile oynar’ sakatlık süresi uzar. Kazandığı parayı lüks arabalara veya lüks zaaflara harcar, yarınını düşünmez.

        Kulüp yönetimleri gelir-gider hesabını yapmaz, kulübün geleceği yerine yöneticilerin şahsi gelecekleri daha önemlidir. Federasyonlar gelecek nesillere yönelik çalışmaz, genellikle, en fazla iki olimpiyat arasına sıkıştırılmış zorlama ve gerçekçilikten uzak hedefler için çabalar dururlar. Sporcusundan teknik adamına, kulüp veya federasyon başkanına, spor yazarına kadar hepsi aynı şeyi söyler: “Bu ülke sporu veya bu kulüp için kendi ailemden, sağlığımdan oldum!” Ya da buna benzer ifadeler.

        Olmayın kardeşim! Bu kadar yırtınmanıza (!) rağmen kulüplerimiz, federasyonlarımız, sporcularımız, ülke insanımızın spor ile yakınlığı hala bu noktada ise yapmayın başkanlık filan.

        Yapmanız gereken ya bırakıp gitmeniz ya da stratejik derinliği ve uygulanabilirliği olan uzun vadeli planlamalar ve bunları hayata geçirmenizdir. Gerisi yalan-dolan zaten. Halimiz ortada.

        Bir haftalığına Kazakistan’dayım. Gelin bir bakın eski Sovyet mantığı nasıl stratejik planlamış sporu. İran’a bakın hatta Romanya’ya, Macaristan’a, Rusya, Amerika, İngiltere, Almanya veya aynı standartlara sahip ülkelerden bahsetmeyeceğim bile. Sonra bizde “Spor kültürü yok” diye söze başlarsınız ve sadece eleştirirsiniz, kendi stratejik sığırlığınızın farkında olmadan.

        Bir şeyi, herhangi bir şeyi planlayın 30-40 yıllığına spor adına ve uygulamaya başlayın. Bakın nasıl değişecek her şey.

        Bir yola çıkın hele, hele bir sığ(ır)lıktan kurtulun, kendinizi geliştirin, dünyadaki değişimleri, gelişimleri yakından takip edin.

        “Yenilik mevcut bilgiyi geliştirmeyi değil, es geçmeyi gerektirir.”- Engler

        Diğer Yazılar