Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GALATASARAY Mali Kongresi, diğer kulüplerin mali kongreleri gibi alışılageldik şekilde aklanarak sonlandı. Eski başkan Ünal Aysal kulübün içinde bulunduğu durumun aslında iyi olduğunu, kulüp hakkında çıkartılan dedikoduların bir algı operasyonu ve kumpas olduğunun altını çizdi.

        Galatasaray da diğer kulüplerimiz de mali, idari ve sportif olarak harika durumda olduklarından dolayı benim gibi mihraklar ‘ne yapsak da şu kulüplerin başarılarını engellesek, hatta onları batırsak’ diye elimizden geleni yazıyor ve bir algı operasyonu yapıp, kumpas kuruyorduk. Ancak Ünal Başkan ve onu ibra eden kongre üyeleri buna bir ‘dur’ dediler!

        Kulübün mali yapısının aslında bazı “Force Major” durumlardan etkilendiğini, markanın değerinin borsada hisse senetleri yükseldiğinde yeniden artacağını, “Naturel” sebeplerden hatta Allah’ın emri olarak kulübün ekonomik çalkantıya düştüğünü, bunda enflasyon ve döviz kurundaki artışların etkisini anlattı ve sorunu “definisyon”a bağlayarak alkışlarla kürsüden indi.

        Sportif olarak ezik, idari olarak bir masa ve mali olarak boş bir kasa ile aldığı kulübü, sportif olarak başarılı, idari olarak kurumsallığını tamamlamış ve şeffaf, mali olarak dolu bir kasa ile bıraktığını düşündürdü birkaç saniyeliğine. Bana komik geldi anlattıkları ama önemli olan kongre üyelerinin düşüncesiydi. Onlar da alkışladı Aysal’ı! Ünal başkan da bu teveccühe karşı Mayıs’taki seçimlere göz kırparak gerekeni yaptı.

        Yıllardır yazar, konuşuruz bu futbol “sürreal” bir dünya diye. Gerçeküstü bu dünyamız adına Aysal muhteşem bir “felsefi “açılım yaptı, “Definition” yani kulüplerin durumu nereden baktığınıza, neyi nasıl tanımladığınıza bağlı diyerek.

        Konuşması şaka gibiydi, inandılar veya işlerine öyle geliyordu, zaten sorun da bu değil mi? Bu işin tek bir doğrusu var ama kimse görmek istemiyor ya da işine gelmiyor. Galatasaray’ın Aysal’ın son iki senesinde net zararı 500 Milyon TL. Nereden definisyon yaparsanız yapın. Aynen Beşiktaş’ın borçlanma hızının, Demirören döneminden bile fazla (2.2) olduğu gibi. Bunun stadla filan ilgisi de yok üstelik...

        FUTBOL NEFES ALIYOR MU?

        Elbette bu sorunun cevabı nerden bakarsanız ya da yersenize göre değişir! Dünya 3.’sü Hollanda’yı elimizden kaçırdık. Doğru mu? Doğru. O zaman başarılıyız! Avrupa’nın yarısının katıldığı 2016 finallerine gitme şansımız var mı? Yok. O zaman başarısızız.

        Yıldırım Demirören’in başarısızlıkta payı var mı? Adam sahaya inip kendi mi oynasaydı? Ülkenin en kariyerli hocasını getirdi takımın başına. Doğru mu? Doğru. O zaman başarısız değil. Ülkenin en kariyerli hocası Fatih Terim başarısız mı? Eldeki futbolcu havuzunun darlığından direkt ya da endirekt nasıl hocayı sorumlu tutarız. Bu bir sistem sorunu. Üretemediğimizden, eldeki malzemeye göre yemek yaptı. Bir de sahaya çıkıp libero mu oynayacaktı? Doğru mu? Doğru.

        Kulüp takımları doğal olarak milli takımlar sportif olarak başarılı mı? Kulüpler ve Federasyon mali ve idari olarak nasıl yönetiliyor? Defin size kalmış veya sonuna ‘isyon’ koymak da! Aksini yazınca “algı operasyoncusu” oluyoruz da....

        “Her hakikat üç aşamadan geçer. Önce onunla dalga geçilir. Sonra ona şiddetle itiraz edilir. Son olarak da bariz olarak kabul edilir.” A.Schopenhauer

        Diğer Yazılar