Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FUTBOL dünyada en çok izlenen ‘savaş simülasyonu’dur. Bir takım hücumda, diğeri müdafaada zaman zaman yer değiştirir. Takım kendi evinde oynuyor ise seyircilerini mutlu etmek için genelde avantajlıdır. Hele bir de zengin ve taraftarı çok ise nerede oynadığının önemi yoktur. Genelde rakiplerine üstünlük sağlayıp şampiyon olur.

        Oyunda veya bu savaş simülasyonunda, alanda (field) adalet göreceli bir kavramdır çünkü her takımın gücü öncelikle parası kadardır. Sonra devreye hakemler girer. Adı üstünde, hakemin karar verme yetkisi genellikle bağlı olduğu kurumun duruşu ile paraleldir. Bağlı olduğu kuruluşta, onu seçen ana aktörler olan büyük ve zengin kulüplerin tavrına göre pozisyon alır.

        Taraftar galibiyet ve tatmin olmak ister. Nasıl olursa olsun galibiyet. Roma İmparatorluğu’ndan beri hep aynı tutkuyla izlerler savaş simülasyonu oyunları. Rakip yenilmeli hatta yenilmekle kalmayıp rezil olmalı hatta ölmelidir! Bu iş binlerce yıldır böyle işler.

        Stadyumlar veya arenalarda koro halinde edilen küfürler hariç şunları mutlaka duymuşsunuzdur; “Saldırın, saldırın, saldırın” veya “Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik!” Taraftar sahaya iner, oyuncu tekmeler, hakeme saldırır, sahaya elinde ne varsa atar hatta saha dışında rakip takım oyuncularına taş, sopa ile hücuma geçer. Sahada “profesyonelce” faul yapan, rakibi provoke eden futbolculara hayrandır. Onlar taraftarın gözdeleridir.

        Bu tip olaylar, “Sahalarımızda görmek istemediğimiz” olaylar olarak sürekli gördüğümüz, rutin olaylardır! Peki neden? Çünkü futbol, üzerinde tepinilecek bir toplumsal nefret fayı haline getirilmiştir. 10 yıllarca, yavaş yavaş hazırlanarak. Ve bu savaş simülasyonu oyun, artık şiddetin tetikleyicisidir. Hem bireysel hem toplumsal anlamda. Arena’ya giden büyük çoğunluk günlük hayatında saygı, empati, ahlak, kanun gibi dikkat ettiği tüm el frenlerini indirir orada. Bir de adaleti olmayan bir oyun olan futbol söz konusu olunca, ateş ve barutun benzinle desteklenmesi gibi.

        Futbolun adaleti yoktur çünkü bazıları daha eşittir. Bunu yüz yıldır hala nasıl anlayamadınız? Günümüzde oynanan futbol bir reyting ve para oyunudur. İsteğiniz adalet mi? Joga Bonito’yu (Güzel oyun) seviyor musunuz?

        O zaman önce aynaya bakacaksınız, sonra kendi kulübünüz ve tutuğunuz takıma bakış açınızı değiştirmekle başlayacaksınız işe. En çok kendi takımınızın adaletsizliklerine, hukuksuzluklarına tepki vereceksiniz. Ardından rakiplerinizden aynısını isteyeceksiniz. Bunlar da yetmeyecektir, siz adil oyun (Fair Play) istiyorsanız bunu oynatmak için, sistemi değiştirmek için kolları sıvayacaksınız.

        Federasyon delege sisteminden, havuz gelirlerinin paylaşımına kadar her şeyin eşit olması için kamuoyu baskısı oluşturacaksınız. Sizin takımınızı öven rakibi söven yazarı, yorumcuyu, televizyonu, gazeteyi almayacaksınız. Tepkiniz ekonomik olarak da zorlayacak sistemi, gerekirse her şey eşit ve adil olana kadar kendi takımızın maçlarına bile gitmeyeceksiniz.

        Üstelik bunu sadece birey olarak sizin yapmanız da yeterli değil. Tüm tuttuğunuz takımın taraftarları bile yapsa yeterli olmayacak, tüm rakip taraftarların da aynı amaç için yola çıkması lazım. İşte futbol o zaman güzel ve adil bir oyun olur. Yazdıklarım size deli saçması gibi gelmiştir belki. Bana da hala futboldan adalet beklemek ve bunun için kendini heba etmek deli saçması geliyor.

        Maalesef futbolu tekrar geri kazanabilmek için benim tek önerim yukarıda yazdığım bu deli saçmalığı.

        Diğer Yazılar