Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyanın en demokratik sporu derler futbol için. İnanmayın. Öncelikle zengin -ki futbolda zenginlik dahi göreceli ve ölçülemez- fakiri hemen her zaman yener. Doğal olarak oyun sahada adil değildir. Siz bakmayın ‘Fair Play’ yalanına...

        Oyun da değildir artık futbol. ‘Joga Bonito’ romantizmine kapılmayın. Parasını verip gittiğiniz ya da izlediğiniz şey maç değil, gösteridir. Her zaman aynı ana aktörler, aynı gariban yardımcı oyuncuları yener. Size umut aşılayıp, daha çok paranızı almak için nadiren yardımcı oyuncu kazanır. Figürasyon hep renk katar bu gösteriye. Dünyanın her ülkesinde her kupasında kazananı hep aynı tipolojide olan bir gösteridir izlediğimiz. Hepsi bu.

        Bu evrensel gösterinin yönetmenleri hiç değişmez, senaryolar da... Bininci kez tekrarlanıp, hala rayting alan filmler gibidir futbol. Sonunu bilir ama yine izlersiniz. Zamanla, yavaş yavaş bıkıp, tedavülden kaldırırsınız sonunda.

        Oyunun kendi savaş simülasyonu olduğundan ve tribünleri, ekranları dolduranlar oyunu değil, kazananı görmek istediğinden, bu gösteriye hala ‘demokratik spor filan’ diyenlere daha fazla bir şey yazmayayım.

        Futbol ile demokrasinin uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu kavram her federasyon seçim döneminde gündeme gelir. Yerseniz! Siyasi partiler %10’luk seçim barajını aşağı çekip daha demokratik bir Anayasa ile uğraşadursunlar, TFF seçimlerinde barajın, federasyonun özerk yapıya kavuşmasından bu yana %12.5’tan % 20’lere kadar yükselmesine Erzik’ten, Ulusoy’a en son başkan Demirören’e kadar hiçbir başkan karşı çıkmamıştır. Ve tabii tarih boyunca çoğunluk kulüp başkanları da...

        TFF Seçimlerinde oy kullanan delegelerin sadece % 20’si antrenör, futbolcu ve hakem, geri kalan % 80 ise çeşitli meslek gruplarından insanlar! Yine 300’e yakın delegenin 126’sı Süper Lig kulüplerinin temsilcileri, 36’sı ise 1. Lig kulüplerinin... Yani Federasyon Başkanı’nı seçecek olan delegasyonun %50’sinden fazlası en çok harcayan, en çok borçlanan ve elbette en çok denetimsiz bırakılmaya muhtaç kitle.

        TFF Başkanlığı seçimlerinde imza sayısına gerek olmadan yani ‘baraj olmadan seçim olsa ne olur?’ diye sorduğum pek çok kişi aynı cevabı veriyor: “Her önüne gelen aday olur!” ‘Zaten önüne gelenin başkan olduğu bir sistem olmasa futbol bu halde mi olurdu’ dediğimde kimse bir şey söyleyemiyor.

        Antidemokratik sistem sadece TFF seçimlerinde yok ki. Federasyon başkanını seçen kulüplerin hangisinde demokrasi işliyor? Üye yap, koltukta kal ve aklan (ibra edilme) yöntemi ile yönetilmiyor mu kulüpler?

        FIFA futbolun çatısı, orada bile bütün rezilliklere rağmen giderayak seçimi açık ara kazanmadı mı Blatter Baba! Dünya’da da demokratik olmayan bir yapısı var futbolun. Türkiye’ye izdüşümü daha beter elbette.

        “Organize Futbol Ailesi”nde işler böyle yürür. O yüzden kim hangi kulübe, federasyona, konfederasyona başkan olursa olsun ya sisteme uyacaktır, ya da sisteme karşı olacağı için dışlanacaktır.

        Siz bütün bu “antidemokratik seçim” sızlanmalarına bakmayın. Organize sistemin çarklarına bir kez girmiş kimse dokunmaz o çarkın işleyişine. Çünkü dişlisi olmaktan başta futbolu yönetenler ve yönetmiş olanlar memnun, siz memnun olmasanız da...

        “Demokrasi, hak ettiğimizden daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden sistemdir.” G.B.Shaw

        Diğer Yazılar