Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2018 Dünya Kupası elemelerinde rakiplerimiz Hırvatistan, Ukrayna, İzlanda ve Finlandiya. Hırvatistan FIFA Dünya sıralamasında 14. Barcelona’dan Rakitiç ve Haliloviç, İnter’den Kovaçeviç ve Brozoviç, Juventus’tan Mandzukiç gibi oyuncuları var. Milli takımımızın tek ciddi rakibi Hırvatistan gözüküyor normal şartlarda.

        Aslında FIFA torbası, eski tombalacıların ‘İzmir Torba’sı gibiydi sanki. Böyle kura nadiren çekilir. Bu kadar zayıf takımlar ile oynadığımız bir Dünya Kupası eleme grubu daha hatırlamıyorum. Öncelikle 2018 Rusya’ya gidersek, bu başarı öncelikle kurayı çekenlerin sayesinde gerçekleşecek!

        Yok gidemezsek, Türkiye’de profesyonel futbolu lavetmek lazım. Eldeki mevcut oyuncu havuzuna rağmen bu gruptan çıkamamanın açıklaması olmaz. O yüzden kimse “Aslında şöyle böyle” filan diye şimdiden kıvırıp yol yapmasın.

        BORCA BATIK

        Hayata ve futbola pembe gözlükle bakan sevgili arkadaşım Ömer Gürsoy geçtiğimiz hafta bu sayfalardan, “Hani Türk futbolu batıyordu?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. “Madem kulüpler Van Persie, Nani, Podolski, Q7 ve Eto’o gibi transferleri kulüp kasalarına yeni kaynak girmeden yapıyor, bu transferleri nasıl izah edeceğiz?” diye sormuş. Benim gibi sürekli, “Türk futbolu batık” diyen ‘Karamsar Papağanlar’a bu soru. Gerçekten nasıl izah edilir bilemiyorum...

        Ömer, Futbol Federasyonu’na önemli hizmetlerde bulunmuş, yakın bir arkadaşımdır. “Beklenti satın almak” sağlıklı ve dengeli piyasalarda daha az risk içeren bir davranış modelidir. Kendisinden ricam, kulüplerin mali yapısını denetlemekle görevli TFF’den geçtim, borsaya kote olmayan şirketleri sadece yukarıda isim verdiği yıldız transferi yapan kulüplerin ve anonim şirketlerinin bilançolarına bakması ve nasıl ‘Borca batık’ şirketler olmadıklarını bir araştırması.

        Belki o zaman ya ben ve benim gibiler, belki ‘Karamsar Papağanlığı’ bırakır, belki de sevgili Ömer gözlük rengi ve numarasını değiştirir.

        RİO KARNAVALI

        Rio’da yapılacak Olimpik ve Paralimpik Yaz Oyunları’na bir yıl kaldı. Basketbol, Güreş, Tekvando, Atıcılık, Atletizm, Yüzme, Judo, Yelken, Boks, Okçuluk, Halter vb. branşlardan hem şampiyonluklar hem kota haberleri ardı ardına geliyor. Medyada yeterince karşılık bulmuyor her zamanki gibi. Bizde olimpik ve paralimpik oyunlara 3 ay kala başlar haberler. Hele bir de dopingli sporcu çıksın, o zaman manşetlere taşırız bu branşları ve sporcuları. Her zamanki karnaval yani!

        Futbol bataklığının sadece ve sadece tek tük kalmış çiçeklerini yazanlar, zülfüyâra dokunamayanlar, amigo yazarların futbolu cilaladığının zekâtını diğer branşlara ve sporcularımıza vermeden, onları nasıl eleştireceğiz veya onlar bu güzel ülkenin bayrağını sallarken nasıl utanmadan onlara methiyeler dizeceğiz?

        Misal birimiz çıkıp sordu mu FILA ve IOC Güreş’te ağır sıklet limiti 120 Kg’dan 130 Kg’a neden çıkardı diye? Kendi sıkletinde dünyanın tartışmasız en büyüğü Rıza Kayaalp’i ‘ırkçılıktan’ suçlarken vicdanınız sızlamadı. Ona rakip çıkarmak için artırılan 10 kg da sizi hiç mi rahatsız etmedi? Yoksa haberiniz mi yoktu yurdumun sporunun yazarları!

        “Hiçbir kişisel çıkar bulunmadığı zaman, iyi yazılır, iyi düşünülür.” Andre Gide

        Diğer Yazılar