Maç başı 62 ölü ve onur!
“Onur” hemen her kültürde değer verilen bir kavram. Misal, Türkiye’de her 225 kişiden biri Onur ismini taşımakta. Hristiyanlık’ta ise buna örnek olarak ‘Saint Honore Kilisesi’ni gösterebiliriz. FIFA 1904’te, bu kiliseden adını almış Paris’teki ‘Onur Azizi’ sokağında ilk merkez binasını açmış.
1998’den bu yana FIFA başkanlık koltuğunu kimseye kaptırmamış Joseph Sepp Blatter’in ve onun başında olduğu sistemin de ahlaki, moral ve ‘onursal’ değerler toplamını sorgulamak futbol ve toplum adına gerekli bence.
2004’te kadın hakları konusundaki inceliğini(!) dile getirmiş bir spor adamıdır Blatter! ‘Kadın futbolunu nasıl ilerletiriz?’ sorusuna “Dar şortlar giyebilirler” yanıtı vermiştir. Çocukluklarından bu yana profesyonel bir futbolcu olmak için antrenman yapan kadınların, futbolun tepesinden gelen bu açıklamaya o dönem kin kusması şaşırtıcı olmamalı. Mart 2006’da İtalya şike davası ile çalkalanırken, La Gazetta dello Sport’a yaptığı açıklama da Blatter’in iz bırakanlarındandır! “Şike Afrika’da olsa anlarım da İtalya’da nasıl oluyor anlamadım” şeklindeki açıklaması sonrası, Blatter’e karşı zaman ile doğru orantılı bir tepki oluşmuştur. Yıllar geçtikçe bu tepki artmaya devam etmiştir.
21 sene CONCACAF (Kuzey ve Orta Amerika ile Karayipler Futbol Konfederasyonu’na verilen isim) Başkanlığı’nın yanında Blatter’in yardımcılığını da yapmış Jack Warner, Türkiye Futbol Federasyonu Onursal Başkanı Şenes Erzik’in de ifade vereceği FIFA davasının temelini oluşturan iddianamede suçlu gösterilenler arasında. Warner, milyonlarca Dolar’lık yolsuzluk ve Dünya Kupası ev sahipliğinin yasal olmayan şekiller ve tavizler karşılığında bazı ülkelere verilmesinden de sorumlu tutulmakta.
Konunun trajikomik kısmı, yakın zamana kadar futbol denilince akla gelen son ülke olan Amerika’nın federal bürosunun yürüttüğü bu davaya karşı olan tepkisidir. Bizdeki Zaytung benzeri bir hiciv sitesi olan ‘Onion’da gençlerin ‘geyik’ yaptığı bir makale üzerinden tepkisini göstermiştir! Warner, ‘FIFA, kendini kaybetmiş şekilde 2015 Dünya Kupası’nın Amerika’da oynanmasına karar vermiştir’ başlıklı makaleyi elinde tutarak “Eğer düzgün bir dava yönetilseydi FIFA tarafından böyle kararlar alınmazdı” diye bir açıklama yapmıştır! Bu zatın bir dönem Trinidad ve Tobago Ulusal Güvenlik Bakanı olması ise işin bir başka komik tarafı.
Ancak bu davada üstüne pek gidilmeyen ve bu sene tekrar FIFA Başkanı seçilip, sonra büyük bir gövde gösterisi ile istifa eden Blatter’in en son mirası bu işin zirvesidir. 2022 Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesi, komedinin bitip, trajedinin ön plana çıktığı bir tablo sunmakta bizlere.
Son Dünya Kupası’nın ev sahibi Brezilya’daki eş zamanlı toplumsal isyanların dayanakları, bir daha hiç kullanılmayacağı belli olan stadyumların yapımındaki yüz milyonlarca Dolar’lık yolsuzluklardı. Bu kadar kısa zaman geçmesine rağmen Wembley’den sonra dünyanın en pahalı ikinci stadyumu olan Mana Garrincha’nın bugün taşıt parkı olarak kullanılması, Brezilya’daki isyanın temelsiz olmadığını ortaya koyuyor.
Mevsim normalleri yılın büyük bölümünde 40 derecenin üstünde olan Katar’a Dünya Kupası’nın maliyeti 200 milyar Dolar. Aynı yolsuzlukların yaşanıp, Brezilya’dan daha da radikal bir senaryo yaşanacağı şüphesiz olan Katar’ın Dünya Kupası için inşa ettiği stadyumlarda uluslararası spor organizasyonları tarihinin (Pekin dahil) en ciddi oranda işçi ölümlerinin yaşanması, bugünden trajedinin geldiği boyutları göstermekte. Uluslararası İşçi Sendikaları Formu’nun açıklamaları, Katar’da oynanacak her maçın 62 işçi ölümüne tekabül edeceğini gösteriyor. Bu konu ile ilgili olarak gözler tekrar Blatter ve FIFA’ya çevrildiğinde ise “Bizim bu konuda bir sorumluluğumuz yok. İş kazaları, inşaat şirketlerine ait bir sorumluluktur” açıklaması geliyor. Yine ‘Onurlu’ olanı yapmayı seçiyorlar.
Tüm bu yaşananlar Blatter’in artık FIFA Onursal Başkanı olacağının göstergesidir. Bence o makama yakışır da...
