Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTEDIĞINIZ yasayı çıkarın, istediğiniz adli ve idari cezaları uygulatın, olmayacak! Türk sporunda büyük kulüplerin yönetici, futbolcu ve taraftarlarının birbirlerine duyduğu düşmanlığı, öfkeyi, şiddeti, hakareti, terbiyesizliği önleyemeyeceğiz.

        Öfke ve nefretten beslenenlere çanak tutulması 30 yılı aşkın bir süreç. 80 darbesinden sonra tribünlere ekilen siyasi tohumlar, 90’lı yıllarda taraftarlara oynanan sidik yarışı ile sulanmış, 2000’lerin kontrolsüz rant ekonomisi ile semirmiş ve 3 Temmuz 2011 sonrası bolca gübrelenmiştir. Özellikle futbol ve başta büyükler olmak üzere hemen hemen tüm kulüpler artık kontrolden çıkmıştır.

        80’li yıllarda doğanlar şimdi ikinci nesil düşmanlar yetiştiriyor. Aynı ebeveynin çocukları tribünlerde, sahada, evde, okulda hatta yan yana yattıkları odanın içinde birbirlerine ana avrat küfür ediyor. Sırf farklı takımları tutukları için.

        Eskiden de rekabet vardı. Birbirlerinden hazzetmezlerdi. Bir iki tribün maymunu topçu, tribüne oynar rakibine hakaretamiz davranırdı. ‘Deli’ der geçerdik. Bugün akıllı bulmamız zor. Ortalık tam bir tımarhane. Başkan, yönetici mideyi bulandırıyor, futbolcu ve medya karıştırıyor; kimin, neye, ne öfkesi birikiyorsa tribünlerden sahaya kusuluyor.

        40-50 yaş arası bir nesli kaybettik. 20-30 yaş arası arkadan gelen nesil de bitik! Şimdi sırada 0-20 yaş arası nesil var. Onları bile kurtarmamız çok zor görünüyor çünkü ya babaları ya dayıları ya amcaları hatta teyze ve halaları bile rakip takıma düşman, onlardan nefret ediyor. Önce bebeklere hediye edilen/giydirilen kulüp lisanslı tulum ile başlıyor aile içi takım çatışması. Sonra karşılıklı birer forma ile devam ediyor ve elbette rakip takım hakkında küfürlü marşlar, hakaretler ile büyüyor. Çocuk ve aile efradı iğrenç bir şekilde bundan keyif alıyor.

        Bu gidişle sırf rakip takımı tuttuğu için öldürülen kişinin katiline hafifletici sebepten ceza indirimini bile göreceğiz maalesef.

        Peki ne yapalım? İşe stattan, tribünden değil evden başlamamız lazım. Misal iki yeğenim var. Dedeleri eski Beşiktaşlı futbolcu, babaları Galatasaraylı. İkisi de fanatik Cimbomlu. Hoşuma mı gidiyor? Hayır ama karşılıklı maç yapıyoruz. Bir onlar yeniyor, iki ben. Ama hakaret yok. Hakaret edenin forması alınıyor, dolapta saklanıyor. Sonra hafiften algı yönetimi ile Beşiktaşlılık enjekte etmeye çalışıyoruz ben ve oğlum. Ama baskı yok, hakaret, küçümseme yok. Gün gelecek kendi kararlarını kendileri verecek ama dedesinin veya babasının takımına hakaret etmeden, saygı duyarak.

        Çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi konu ne olursa olsun ‘bir şeyci’ veya ‘bir şeyli’ yetiştirmek, onları dar bir odaya sıkıştırmak, onların kişisel ve zihinsel gelişimine engel olup onları yobazlaştırarak sığlaştırmaktır. Aile içi saygı, sevgiyi yeşertmek 6222’den de saha kapatmaktan da kadın ve çocuklara maç izletmekten de çok daha faydalı ve yararlı bir yöntemdir.

        Nesilleri kaybetmek istemiyorsak yapmamız gereken öncelikli şey belli. Kadına, rakip takıma, siyasi görüşe ya da karşıt olduğumuz herhangi bir şeye karşı duyduğumuz nefreti ve şiddeti, önce kendi evimizden başlayarak engelleyeceğiz. Gerisi sadece zaman meselesi.

        “Nefret korkağın korkutulmaktan dolayı aldığı intikamdır.”

        G.B.Shaw

        Diğer Yazılar