Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ''Sevgili okuyucularım,

        Belki hayatta bize sunulanı yaşıyoruz. Oysa her şeye özgür irademizle karar vermiyor muyuz? Her yürek kendi kaderi için çarpar, kazanmayı istemediğimiz sürece başarı hayaldir. İşte sağlıkta da hedef kazanmaya yönelik olmalıdır.

        Refü yani mesleki diliyle Gastro Özafageal Reflü hastalığı, kısaca mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Yemek borusunun mide ile birleştiği yerdeki bir kapak görevi gören basınç sisteminin bozulması, mide içeriğinin mide asidiyle birlikte yukarı kaçmasına neden olur. Bu da şikayetleri meydana getirir. En önemli belirtisi de mide yanması ve özellikle bu yanmanın göğüs kafesi üzerinde hissedilmesidir. Özellikle aşağıdaki bu belirtilerin temelinde reflü yatmaktadır;

        -Göğüs ön yüzde hissedilen yanma, ekşime

        -Özellikle ağıza acı su gelmesi, ağızda kötü tat ve ağız kokusu

        -Şişkinlik, geğirti hissi, yutma sırasında göğüsde takılma hissi.

        Bunun yanı sıra uzun süre devam eden ses kısıklığı, uzun süre devam eden kuru öksürük, iyileşmeyen farenjit, boğaz ağrıları ve diş çürüklerinde reflü akla gelmelidir. Allerjik bir astım varsa, reflü araştırılmalıdır. Şikayetler özellikle, yemek sonrası daha fazladır.

        Refü tanısında ilk başvurulacak yöntem, yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağını gösteren endoskopik yöntem olan gastroskopidir. Yaklaşık beş ile on dakikalık bir işlem olup, kesinlikle korkulacak bir tetkik değildir. Tüm hastalara işlem öncesi yapılan rahatlatıcı anestezi ile işlem hissedilmemektedir.Bunun yanı sıra, yine burundan bir tel mideye gönderilerek midede salınan ve kaçan asit miktarını bize gösteren, phmetri ile tanı konur.

        Peki her refü ameliyat mı gerektirir? Kesinlikle hayır. Özellikle mide fıtığı ile birlikte olan ve yapılan tedaviye rağmen kişinin yaşam kalitesinde hiç bir düzelme yoksa cerrahi başvurulacak yöntemdir. Ancak basitçe, yeme ve yaşam tarzımızda yapacağımız bir takım değişiklerle refüden % 80 oranında korunabiliriz. Bunları şöylece sıralayabiliriz;

        -En önemlisi her zaman bizi sıkıntıya sokan ve her yerde karşımıza çıkan kilo problemi. Şişmanlık reflü ile birebir ilişkilidir. Kilo vermek şikayetlerin büyük kısmını ortadan kaldıracaktır.

        -Göğüs bölgesini sıkan dar kıyafetlerden kaçınmak

        -Tok karnına uyumamak, özellikle akşam yemeklerinden sonra en az 2 saat sonra uyumak,

        -Yemeklerden hemen sonra egzersiz yapmamak.

        -Suyu mümkünse yemek ortasında tüketmek, özellikle tok karnına su içilecekse en az yarım ile bir saat beklemek

        -Yüksek yastıkta yatmak yada çift yastıkla uyumak

        -Alkol, kahve, çikolata, asitli içecekler, krema ve yağda kızartılımış yiyeceklerden uzak durmak

        Biliyorum tüm bunları başarmak kolay mı diyeceksiniz ama inanın hiç zor değil. İnsanın alışkanlıklarını değiştirmesi 3 haftalık bir süreyi kapsıyormuş. En önemlisini söylemedim. Sigara tabi reflü ile onunda bire bir ilişkisi var çünkü mide boşaltımını geciktiriyor ve böylece mide içeriği ile birlikte asit salgısına daha çok maruz kalıyor.

        Hadi bu günden itibaren, başlayalım; sabahları uyandıktan sonra bir dakikalık beden esneme hareketlerimizi yapalım, kahvaltımızı unutmayalım ve aynaya bakıp, ''Bugün kendimi iyi hissediyorum, bugün her şey güzel olacak'' deyip evden çıkalım.

        Göreceksiniz her şey daha güzel olacak. Hiç bir şeyi dert etmeyelim, hayatımız alt üst oldu demeyelim, nereden biliyoruz ki hayatımızın altının üstünden daha iyi olmayacağını....

        Sevgi ve saygıyla hürmetlerimi arz ediyorum...sağlıkla kalın...

        Diğer Yazılar