Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün size bir adamdan bahsetmek istiyorum, Bahadur Chand Gupta. Bu adamı benzerlerinden farklı kılan özelliği iseidealistliği ve çocuk sevgisi… Kabul ediyorum, bazı insanları şehirli kafasıyla anlamak biraz güç. “ Ya onlar da var bir aksilik, ya da bizde ” düşüncesi, insanın aklına gelmiyor değil. Her ne olursa olsun böyle insanların var olduğunu görmek güzel.

        Bahadur Chand Gupta, 59 yaşında, Kuzey Hindistan’ın Haryana bölgesinde doğmuş, emekli bir pilot.O, zor şartlar altında okumanın akla gelebilecek her türlü sıkıntısını yaşamış. Burslarla, çevre desteğiyle bir şekilde pilot olmayı başarmış ve şehir hayatına adapte olmuş. Fakat çalıştığı dönemde köyünden insanları ziyaret ettiğinde “ Uçak ne? Uçmak nasıl bir şey? O nasıl bir makine?” gibi soruları cevaplamak zorunda kalmış. “ O zamanlarda ağır gelirdi bu soruları cevaplamak” diyor Bahadur. Ne yazık ki Hindistan’ın bugünkü şartlarıyla 30 yıl öncesi arasında çok büyük bir fark yok. Dünyanın en iyi yazılımcılarının Hintliler olması ekonomik olarak geliştiklerini göstermiyor. Bahadur Chand konuyla ilgili olarak “ Hindistan’da çoğu insanın uçağa binebilecek ekonomik gücü yok. Uçağın nasıl bir makine olduğunu bugün halen daha bilmeyen insanlar var” diyerek Hindistan’ın zor yaşam şartlarından her fırsatta bahsediyor.

        Yetişkinler için yapılabilecekler artık sınırlı ama çocuklar için bir şeyler yapılabilir. Bahadur Chand “ Emekli olduktan sonra en azından çocukların uçakları tanımaları için ne yapabilirim diye düşünmeye başladım” diyor. Sonra da 2003 yılında onun gibi emekli olmuş bir Airbus A300 almaya karar veriyor. Bunu yalnız emekli maaşıyla yapmıyor, daha doğrusu yapamıyor. Bir sürü kapıyı aşındırdıktan sonra 6,000£’a resimlerde gördüğünüz uçağı satın alıyor ve şu an Yeni Delhi havalimanının kenar mahalle bölgesinde bulunan bu uçakta “ Dünyanın en ucuz uçuş deneyimini” ziyaretçilerine yaşatıyor.

        Çoğunlukla ilkokul öğrencilerinin geldiği bu uçak müzesinde, bilet kontroller, uçuş kuralları, yemek servisi, acil durum inişi gibi akla gelebilecek tüm uçuş deneyimi ziyaretçilere yaşatılıyor. Bu sayede de çocuklar uçuş gerçekleştirmeseler bile, uçmuş kadar oluyorlar.

        Bu hikayenin etkileyici kısmıysa, Bahadur Chand ve ekibinin tüm bunları kamu yararına yapıyor olması. Uçak müzesinde bilet ücreti yaklaşık olarak 1$ ve bu tutar uçağın masrafları için harcanıyor. Yeri gelmişken belirtmekte fayda var; bu ücreti de müzeden haberdar olan turistlerden ve okullardan alıyorlar. Evet resimlerden de görüldüğü üzere çok eski bir uçak ama aldıkları bilet ücreti onu yenilemeye yetmiyor. Biletlerin fiyatını da arttırmak istemiyorlar. Bu yüzden eski ve ucuz haliyle hatta yeri geliyor ceplerinden ödeyerek kapılarını açık tutmaya çalışıyorlar.

        Para kazanmadan ve hatta cepten ödeme yaparak bir yerleri ayakta tutmak. İşte buna inanmak biraz güç… Şehirli kafam “ Sevabına iş mi olur?” diyor:

        Bahadur Chand “ Artık emekliyim ve kabuğuma çekilmektense, uçmaya meraklı çocuklara yardım etmeyi tercih ederim. Çocuklar geleceğimiz ve şu hayatta yaptığımız her şey para için olmamalı. Benim güzel bir hayatım oldu, başkaları için de bunu sağlayabilirsem ne mutlu” diyor.

        Paraya endeksli yaşamlarımız olduğundan çok temel duygulardan yoksun yaşamaya alışıyoruz. Bahadur Chand emekli olmasaydı bunu yapabilir miydi? Kuvvetle muhtemel hayır… Ancak burada önemli olan emekli olduktan sonra bile olsa birileri için bir şeyler yapmaya çalışıyor olması.

        Mutlu olmak şehir insanı için, ay sonlarını getirebilmek, faturalarını ödeyebilmek demek. Bu açıdan bakınca evet, benciliz! Para pek çoğumuz için aracı olmaktan çıkıp, amaç haline gelmiş vaziyette. Onun bir aracı olduğunu zaman zaman unutsak bile, insan bir şeylerin sonuna geldiğinde başına dönmek ister. Bahadur Chand belki de bunun kanıtıdır.

        Diğer Yazılar