Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu durumu belki defalarca yaşamışızdır. Bazen öyle meşgul olursunuz ki, telefonunuza, karşınızdaki en yakın aile ferdiniz bile olsa cevap veremezsiniz.

        Ama benim bir kaç istisnam vardır. Biri tanıdığım Güneydoğu gazileri, diğeri de şehit aileleri.

        Geçenlerde yine başımı bile kaldıramayacağım yoğun bir temponun ortasında telefonum çaldı. Gözucu ile ekrana baktım… Savaş Yüce.

        Belki de, bunca yıllık televizyon ve gazetecilik hayatımda bir keresinde beni neredeyse canlı yayında ağlatan pırıl pırıl bir güneydoğu gazisi.

        Sakın yanlış anlaşılmasın.Protezli bacağının hüzünlü hikayelerinden, acıklı sözler söylemesinden, kendini acındırmasından değil. Tam tersine mağrur duruşuyla canlı yayında herkese yönelttiği, sizi adeta oturduğunuz yere çivileyecek bir sorudan:

        ‘Biz kınalı bacaksızlar, kınalı körler, kınalı çolaklar, Bizler, gözlerinizin içine siz bize bakamadığınız için bakmıyoruz. Çünkü sizleri daha fazla bu halimizle üzmek istemiyoruz. Peki siz bizim gözlerimizin içine niçin bakmıyorsunuz, neden bizi görünce bakışlarınızı kaçırıyorsunuz?’

        Anasının kınalayıp vatanına kurban olsun diye askere gönderdiği Savaş’ın bu sorusunun üzerine daha söz söylenebilir mi?

        Savaş Yüce, telefonda bana, ‘Metehan abi, kitabım çıktı. Onu haber vermek için rahatsız ettim’ dedi.

        Gazi Savaş, ‘Biz Kınalı Bacaksızlar’ adlı ilk çalışmasının ardından şimdi de ikinci kitabını çıkardı. Ankara’da, Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın da katıldığı bir kokteylde, ‘Kan Çiçekleri’ isimli bu derlemesi de gerçek güneydoğu destanlarının anlatıldığı muazzam bir kitap.

        Ne üzücüdür ki, Hollywood’un, bir gazinin hayatını ve mücadelelerini anlattığı ve başrolde Tom Cruise’un oynadığı ‘Born on 4th of July’ (Doğum Günü 4 Temmuz) Türkiye’de daha çok akıllarda kaldı.

        Hep söylerim, bir kaç küçük belgesel ve şov amaçlı çekimler hiç , bu ülkenin kahramanlarının hikayeleri hiç film olmaz. Zaten onlar da film olmayı sevmez.

        Ama, bu ülkenin gerçek kahramanlarının hep sessiz kanla yazılmış destanları vardır.

        Tıpkı, Güneydoğu’da gazi olan bir askerin albüm çıkarıp, gelirini gazi olduğu, arkadaşlarını şehit verdiği Şırnak’a, ‘okul yapılsın da burada çocuklar okusun, bir daha kandırılıp dağlara çıkmasın’ diye bağışlaması gibi.

        Ama ben yine de, buradan tüm duyarlı kamuoyu adına soruyorum…Yanıtını da gerçekten merak ediyorum..

        Sağa sola dehşet saçan çeteleri anlatan ve sonunda bunu milli duygulara bağlayarak rant sağlayan diziler çekenler, türlü türlü başka film senaryoları aklına getiren yönetmenlerimiz, acaba niye bir Güneydoğu gazisinin yaşadığı zorlukları film yapmayı aklına getirmez?

        Kimsenin aklına, ‘Bu çocuklar, dışarıda nasıl muamele görüyor, onurları ile zorluklarına rağmen çalışmak isteyince nelerle karşılaşıyor, terkediliyor mu, maaşları yetiyor mu, ah-vah dan başka kim nasıl yaklaşıyor’ diye düşünmek gelmez mi? Sadece, ‘devlet ilgileniyor, ne var canım’ demekle oluyor mu?

        Zor sorular değil mi?

        Yoksa, içinde tertemiz bir vatan sevgisinden başka aşk hikayesi olmadığı için rating mi getirmez?

        Yoksa, konu mu bulamazsınız?…Ben size söyleyeyim, 10 bine yakın Güneydoğu gazisi var.

        Peki gerçekten niye?

        Yoksa, bizim yönetmenlerimiz de, Savaş’ın sorusunda olduğu gibi, ‘kınalı gazilerimizin gözünün içine mi’ bakamıyor?

        (Gazi Savaş Yüce çok şey anlattı. Bu konuya sonraki yazılarda devam edeceğiz)

        metehandemir@haberturk.com

        Diğer Yazılar