Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, Makedonya Savunma Bakanı ile görüşmesine çok nadir şekilde basının davet edilmesi şüphesiz başkent kulislerini ‘acaba neler söyleyecek’ diye bir anda dalgalandırdı.

        Bugüne kadar türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına dair yasal düzenlemelerle ilgili Yargıtay ve Danıştay dahil bir çok kurumdan açıklama gelmesine rağmen askerlerden ses çıkmamasının ardından basına açık bu görüşmede beklenti ve merak da bu nedenle en üst düzeye çıktı.

        Genel düşünce, Yaşar Paşa’nın Makedon Bakan ile görüşmesini sembolik olarak kullanacağı ve ardından da türban meselesi ile Ergenekon çetesi tutuklamalarının TSK ile ilişkilendirilmesi çabalarına karşı sert açıklamalar yapacağı yönünde idi.

        Bu nedenle de, rekor sayılabilecek bir seviyede ve hatta sanki ‘Orgeneral Büyükanıt”ın basın toplantısı’ izleniyor havasında 10 canlı yayın aracı, 30’a yakın kameraman ve foto muhabiri ile 40 civarında muhabir Genelkurmay Şeref Salonu’nda yerini aldı.

        Orgeneral Büyükanıt ısrarla bu görüşmenin basına açık olmasının sebebini Makedonya”ya verilen önemin göstergesi olduğunu söylese de beklentileri boş bırakmadı. Gündemle ilgili kısa da olsa açıklamalarda bulundu. Kimilerine göre bir şey söylemedi. Kimilerine göre çok şey söyledi.

        Ancak genel anlamda sağduyulu bir yaklaşımla bakıldığında aslında satır aralarında kendini belli eden şifreleri görmek mümkün. İşte o şifreler...

        İlk olarak türban ile ilgili neler söylediğine bakalım.

        “Türk toplumunun tüm katmanlarında bu konuda askerin düşüncesini bilmeyen yok. Bu konuda o nedenle herhangi bir şey söylemiyorum. Askerin birşey söylemesi malumun ilanı olur.”

        Herşeyden önce askerlerin türban meselesine pek sıcak bakmadığı biliniyor. Bugüne kadar, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ile eşli yapılması gereken davet ve toplantılara katılmamaları, ya da bu hassasiyetlerinin bilinmesi nedeni ile Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül”ün benzer devlet organizasyonlarına eşsiz gelmeleri bunun en net göstergesi.

        Bununla birlikte, askeri yetkililerin yurt çapındaki törenlerde türbanlıların katılımı söz konusu olduğunda doğrudan tören alanını terketmeleri de bu pozisyonlarını destekleyen somut göstergelerden.

        Ayrıca, askeri okul mezuniyetlerinde, orduevi ve benzeri kamp girişlerinde türbanlıların alınmaması da bu konuda askerlerin görüşü açıkça ortaya koyuyor.

        Örneğin, herhangi bir mezuniyet töreni davetiyelerine TSK’nın, ‘Törenlere Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı ve çağdaş olmayan kıyafetli ziyaretçiler alınmayacaktır." yönünde özel not düşmeleri de bu konudaki hassasiyetlerini belli etmeleridir.

        Buradan hareketle, kapıda gelen öğrenci veya askerlerin birinci derece yakını da olsa, türbanlı olmaları halinde geri çevrilmeleri de askerlerin türbana çağdışı baktıklarının bir işareti olarak algılanabilir.

        Bu da hükümet ve MHP ile askerlerin türban konusunda aynı fikirde olmadığını gösteriyor.

        Ancak, yine de endişeler üzerinde kamuoyunda her platformda yoğunlaşan tartışmalar, bunların sivil ve medeni bir ortamda sürmesi Yargıtay’ın kapatma uyarılı açıklaması ve son olarak da Başbakan Erdoğan’ın kaygıları gideren son açıklamaları Yaşar Paşa’nın tonunu biraz düşürmesine neden olmuş olabilir.

        Orgeneral Büyükanıt’ın, Ergenekon çetesi tutuklamaları ile ilgili açıklaması da, aslında yine de türban bağlamında ele alınabilir. Herşeyin askerle ilişkilendirilmesi çabalarının aslında TSK’ya vurma amacı taşıdığını net olarak ortaya koyan Yaşar Paşa, böylece, ‘Herhangi bir konuyu bahane edip, TSK”yı sindiremezsiniz. Gerektiği zaman gerekeni söyleriz” mesajı da vermiş oldu. Zaten, TSK, gerekirse bir oramiralini de hapse atarak, bu konuda kimseye taviz vermeyeceğini de daha önce ispat etmişti.

        Bu yüzden, Yaşar Paşa aslında istese çok şey daha söyleyebilirdi.

        Ama bu seviyede inisiyatifi elinde tutarak az konuşup, bekleyip görüp, gerektiğinde gerekeni isterse kamuoyu önünde değil, ilgili devlet katmanlarında da söyleyebileceğini hissettirmiş oldu.

        metehandemir@haberturk.com

        Diğer Yazılar