Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MİNNET mi duymalıyız yoksa mahkemeye mi vermeliyiz, kestiremedim.

        "Sağlıklı beslenme"yi başımıza musallat edenlerden söz ediyorum.

        Bir yandan "ölüme dörtnala koşarken" hızımızı kestiler sağ olsunlar, bir yandan da ortada adeta tehdit var. Yersen ölürsün!

        Mahkeme dikkate alır mı bilmiyorum. "Ölüm tehdidi alıyoruz" diye dayansak kapısına... Hiç değilse "yayın yoluyla psikolojik taciz" falan deyip tuttururuz gibime geliyor.

        Evet, tabii bizim iyiliğimizi düşünüyorlar; sağ ve sağlıklı kalmamıza yarayan birtakım bilgiler var ellerinde, kendilerine saklamak yerine bizimle paylaşıyorlar!

        Tamam da ana-babadan gelen iyiliğin, şefkatin bile fazlası fazla. Günde dokuz defa "Sıkı giyin yavrum, üşütme" diyen anneden mümkün olan en uzak yere kaçası geliyor insanın. Dahası üstünde başında ne varsa inadına sıyırası...

        *

        Diyeceğim, ipin ucu kaçtı.

        Ama tek taraflı değil, karşılıklı.

        Biz daha sağlıklı (doğrusu "daha zayıf") olmak istedikçe onlar coşuyor, onlar coştukça biz daha "sağlıklı" olmak istiyoruz; derken piyasada 50 kitap, gazetelerde 35 köşe, 20 yazı dizisi!

        "Tok açın halinden anlamaz" derler ama onlar anlıyor!

        Sırf anladıkları için (asla rekabet nedeniyle değil) bir gün biri yumurtanın ucunu gösteriyor, ertesi gün öteki "iki top dondurma"yla karşı atağa geçiyor. Biz "aç"lar topluca bir o tarafa bir bu tarafa koşuyoruz.

        İleriki yıllarda geriye bakıldığında içinde bulunduğumuz zamanın "Sağlıklı Beslenme Devri" olarak anılacağını düşünüyorum. Evet, bu devre damgasını vuran budur, gerisi fasa fiso!

        Ha, bütün sıskalar 50'sine varmadan sapır sapır dökülürse... Şöyle söyleyeyim "tarihteki bütün katliamlar gölgede kalır".

        *

        Aslına bakarsanız "mucize" yaratıyorlar.

        Nedir esas olan, hepsinin hemfikir olduğu?

        "Un, şeker, tuz, kızartmadan uzak dur, hareket et, bol su iç, yatmadan dört saat önce yemeyi kes."

        Kaç sözcük etti? 17.

        Mucize bu işte! 17 sözcükten 32 cilt kitap çıkarmak!

        Diyeceksiniz ki, çok şikâyetçiysen aldırmazsın olur biter!

        Olmuyor işte. "Suçluluk duygusu" yakamı bırakmıyor. Dilediğimi dilediğim kadar yiyeyim, üstüne onlar "Afiyet olsun" desin istiyorum.

        Çok mutsuzum hâkim bey!

        *

        Not: Bu yazı, "bünyeye yarım paket çikolata alımı"ndan sonra karşı tarafa b.k atmak suretiyle suçluluğu hafifletme gayretidir.

        MIŞ/MUŞ

        ■ Kadının mecliste yer alması sıralamasında 88. sıradaymışız.

        Arkadaşlar biz de "anamız, bacımız, saksıdaki çiçeğimiz" dalında bir sıralama yapalım, dünyayı sapır sapır dökelim!

        Diğer Yazılar