Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜN çok çarpıcı bir haber aldım. Buna göre Türk dizi sektörünün bugüne kadar imzaladığı en büyük edebiyat uyarlaması anlaşmasına imza atılmıştı. Üstelik imzayı atan bir gazetenin genel yayın yönetmeniydi.

        Duyduklarıma göre Muhteşem Yüzyıl'ın yapımcısı Tim's, dün Ahmet Altan ile anlaşmaya imzayı basmıştı. Ve bu anlaşmaya göre Altan'ın iki romanı "Kılıç Yarası Gibi" ve "İsyan Günlerinde Aşk" artık dizi olma yoluna girmişti. İki kitap için Ahmet Altan'a ödenen para ise bir milyon liraya yakın bir rakam olacakmış.

        Şirket hemen bir yazılım ekibi kurup gelecek sezon için çalışmalara başlayacakmış. 19. yüzyıl sonlarındaki İstanbul'u ve o günlerde yaşanan siyasal çalkantıları anlatan "Kılıç Yarası Gibi" ve 31 Mart ayaklanması etrafında gelişen olayları anlatan "İsyan Günlerinde Aşk" tek bir dizi olarak çekilecekmiş.

        Dizinin adı da ilk kitapla aynı olacakmış. Bu anlaşma birçok yazarın fiyatını artırır gibi geliyor bana.

        ***

        Tatlıses'in evliliği zafer mi yenilgi mi?

        HERKES çok şaşırdı. Türkiye'nin en meşhur çokeşli insanı yıllar süren eğlenceli hayatının ardından tekeşlilikte karar kıldı. Üstelik bunu da "Ana Kraliçe" dediği ve yıllardır hayatından çıkarmadığı Derya Tuna ile değil, birlikte vurulduğu ve kulislerde uzun süredir sevgilisi olduğu konuşulan asistanıyla değil, son 12 yıldır hayatında olan Ayşegül Yıldız yaptı.

        Allah mutlu etsin, bir yastıkta kocatsın. Ama bu şok evlilik iki açıdan incelenmeye değer. Birincisi, erkeğin açısından. Yıllardır bu ülkede ataerkil erkek iktidarının en büyük simgelerinden biri olan bir erkeğin onca kadını ağlattıktan, acı çektirdikten, hatta dövdükten sonra birdenbire evliliği ve sadeleşmeyi seçmesi gerçekten şaşırtıcı.

        Demek ki insanın başına tatsız şeyler gelmesi, sağlığını yitirmesi ve ölüm korkusu yaşaması gerekiyormuş karşısındakinin "kadrini kıymetini" anlamak için. Ölümlü olduğunu fark etmesi gerekiyormuş. Tatlıses, meşhur olduğu günden itibaren kadına şiddet haberleriyle gündeme geldi. Üstelik ne ilginçtir ki kadınlar arasındaki popülaritesinin büyük bölümünü de bu iktidar sahibi, vurduğu yerden ses getiren imajıyla yakaladı.

        Sonra da ço-keşli hayatını kameralar önünde yaşamakta sakınca görmedi. Ama işte Allah'ın parmağı yok ki göz çıkarsın. Bir anda aslında kimi sevdiğini, ölürken kimin yanında olması gerektiğini bir çırpıda anlayıverdi. Keşke bunun için başına bir kurşun isabet etmesi gerekmeseydi. Keşke sevdiği kadınları bu kadar üzmeden, onları güvensizlik denizinde boğmadan verebilseydi bu kararını. Ama buna da şükür tabii.

        Olayın bir de kadınlar boyutu var ki o bölüm aslında çok acıklı. Yıllardır birçok kadının Tatlıses'in etrafında kendini paraladığına da tanık olduk. Dayaklar yediler, aşağılandılar, bazen başka kentlere sürüldüler, sevdiklerini söyledikleri adamın kolunda başkasını görmelerine rağmen yanlarına gururlarını alıp olay yerini terk etmediler. Çünkü sanırım bir yerden sonra Tatlıses'i unutup sadece birbirleriyle kavgalarından zevk almaya başladılar. Ve sevdikleri adama güvenememenin acısını birbirlerinden çıkardılar.

        Ne acı ki bugün ipi göğüsleyip gelinliği giyen Ayşegül Yıldız birkaç yıl önce Tatlıses'in aracına gizli kamera yerleştirmişti. Umarım burası herkes için dinlenme ve sakinleşme günü olur. Umarım Ayşegül Yıldız'ın kafasında "Acaba bu olay gerçekleşmese yine benimle evlenir miydi?" sorusu yoktur. Umarım bu evliliği bir zafer olarak da görmüyordur, yenilgi olarak da. Umarım evlilikleri sadece evliliktir. Umarım bu kadar mutsuz kadına rağmen mutluluk yaratmayı başarabilirler...

        ***

        Şaşırmadım: Ezgi Asaroğlu kovuldu!

        ŞAŞIRMAYI çok isterdi deli gönlüm ama şaşırmadı. Birkaç gündür takip ettiğiniz üzere Ezgi Asaroğlu olayının peşindeyim. Olay nasıl sonuçlanacak diye merak ediyordum. Hatta olay sonunda dayağı yiyen kadının işten kovulabilmesinin bile mümkün olduğunu yazmıştım. Ama açıkçası Onur Ünlü'nün bünyemdeki sempatisinden kaynaklı duygularla en adil çözümün geleceği yönündeki beklentimi de koruyordum.

        Dün bu olayla ilgili ilginç gelişmeler oldu. Önce dayak olayının faili Ushan Çakır yaptığı bir açıklamayla Ezgi Asaroğlu'ndan özür diledi. Sonra Ezgi Asaroğlu Twitter hesabına "Kovuldum" diye yazdı. Ardından Beste Bereket ve Ushan Çakır'ın kendi istekleriyle ayrıldığı haberi geldi. Yani görünüşe göre dayağı yiyen Ezgi Asaroğlu olay sonrası açıklama yaptığı için cezalandırılmış, diğerleri ise kendi rızasıyla ayrılmıştı.

        Ama internette kopardığımız fırtınanın ardından Eflatun Film bir açıklamayla olaydan bir saat sonra Ushan Çakır ile yollarını ayırmış olduğunu belirtti. Ki bu açıklama tuhaf geldi bana. Böylesi konuşulan ve tam dört gündür susan şirket, Ezgi Asaroğlu'nun yani kafası kaldırıma bastırılıp boğulmaya çalışılan kadının kovulduğunu açıklamasının ardından sosyal ağlarda kopan fırtınanın ardından açıklama yapınca kimse inandırıcılık beklemesin. Çok tatsız ama yine yiyenin yanına kâr kaldı dayak. Bir de sebep ne olursa olsun yediği dayağın sonrası çıkan olaylar yüzünden işinden oldu. Ne diyeyim, adalet bazılarının kalbine hiç uğramıyor demek ki...

        Diğer Yazılar