Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ADALAR ve faytonlarıyla ilgili UKOME kararı çok tartışılacağa benziyor. Çünkü dün gazetelerde bu kararın ardından hem Adalar Belediyesi’nin hem de hayvansever gazeteci arkadaşlarımızın nasıl tavır alacağını görmüş olduk. Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu atların çektiği faytonların kaldırılıp yerine elektrikli faytonların konulmasına karşı çıkmış. Adaların sit alanı olduğunu ve Koruma Kurulu’nun böyle bir kararı onaylamayacağını söylemiş. Meselenin böyle tepeden inme çözülmeye çalışılması yerine sivil toplum örgütlerinin dahil olacağı bir süreç yaşanmasını tercih edeceğini belirtmiş. Fikirlerini çok beğendiğim gazeteci arkadaşım Mehveş Evin ise köşesinde atların kışın açlıktan sokaklarda plastik yediğini yazdığı yazısını nostaljik öğelere vurgu yaparak bitirmiş ve atların bakımının kontrol altına alınmasını önermiş. Ne yazık ki ikisine de katılmıyorum. Öncelikle Adalar Belediye Başkanı bugüne kadar atların yaşam şartlarıyla ilgili nedense radikal bir adım atmamış.

        Atların hali ortada. Bizler yazın birkaç gün gidip tıkır tıkır seslerin eşliğinde keyif çatıyoruz. Sonra kış gelince evlerimize dönüp unutuyoruz o ahenkli tıkırtıların sahiplerini. Belli ki Adalar Belediye Başkanı da unutuyor. Atların çoğunluğu çok kötü koşullarda yaşıyor. Kışın büyük kısmı yiyecek bulma sıkıntısı yaşıyor. Taşınma ve küçük onarım işleri döneminde de taşıyabileceklerinden çok ağır yüklere maruz bırakılıyorlar.

        Ve bugüne kadar bu istismarı önleyecek radikal bir adım atıldığını da gören yok. Dünkü yazıma okurdan çok tepki geldi. Diyorlar ki atların bakımına özel kontroller getirilsin. Kalkmasın faytonlar. Yahu bu ülkede hayvanlara sahip çıkmayı beceren kaç belediye var ki? Orada bulunan belediye bugüne kadar ne yapabilmiş ki? Bilirsiniz hayvanseverler bir faciayı ortaya çıkarır, belediye ekipleri birkaç gün göstermelik çalışır sonra da basının ilgisi azalınca hop, olay yerini terk eder. O yüzden kimse böyle hayallere kapılmasın.

        İSTİSMARI ÖNLEYEMEDİK

        Ancak burada farkındayım ki tartıştığımız şey bu hayvanların sağlığı, nostaljik heyecanlarımız filan değil. Bu kararı alanların politik kimliği nedeniyle müzmin muhalefet hastalığıyla karşı karşıyayız. Kafalar öylesine betonlaşmış ki karşı taraf aslında hep savunduğunuz bir fikir yönünde adım atsa hemen aksi yönde görüş bildiriyoruz. Gerçekten bu açıdan Mehveş‘in, çevre konularında hassasiyetini köşesinde defalarca okuduğumuz arkadaşımın durduğu yere inanamıyorum. Şunu kabul etmemiz gerek bu ülkede bırakın bakıma muhtaç veya çalıştırılan hayvanların istismarını önlemeyi, hayvansever veya çevre konularında hassas insanların marjinal görülmesini bile engelleyemedik. Unutmamak gerekir ki orada bir belediye hep vardı ve o hayvanlar bugün bu projeye karşı çıkan belediye başkanı döneminde de kışın plastik yediler! Bugünden sonra neyin değişeceğini bekliyoruz ki? Söz konusu hayvanların sağlığı ise konuyu partiler üstü görmeyi hiç beceremeyecek miyiz?

        Şevket’in ölümü önlenebilirdi!

        SAĞLIK Bakanlığı Kompozit Doku Nakli Bilimsel Danışma Komisyonu, Şevket Çavdar‘ın ölümü üzerine başlattığı soruşturmayı tamamlamış. Hatırlarsanız Şevket Çavdar, Hacettepe Üniversitesi’nde yapılan çift kol ve bacak nakli sonrasında hayatını kaybetmişti. Kurul, bu ölüm üzerine yaptığı araştırma sonrasında hayli sert kararlar almış. Öncelikle Hacettepe Üniversitesi’nin kompozit doku nakli ruhsatı iptal edilmiş. Bunda Şevket‘in ölümü kadar yapılan yüz naklinin ihtiyacı olmayan ve tamamen estetik kaygılarla bunu isteyen bir hastaya yapılmış olmasının da payı varmış. Bunları zaten biz ilk günden beri dile getiriyoruz. Yani bu sebepler o kadar ortadaydı ki doktor olmadan bile görmek mümkündü. Ama benim asıl takıldığım nokta başka.

        KOMİSYON SUÇA ORTAK

        Komisyon Akdeniz Üniversitesi’ne yani bu nakil heyecanını bizlere ilk yaşatan kuruma da ceza vermiş. Akdeniz Üniversitesi’nde hastaya takılan ve sonra çıkarılmak zorunda kalınan bacak işlemini de yönergeye aykırı bulmuş. E peki kardeşim bu “yönergeye aykırı” uygulamayı cezalandırmak ya da uyarmak için illa Şevket Çavdar‘ın ölmesi mi gerekti? Kurulu oluşturan koca koca hocalarımızın görevlerini hatırlaması için illa bir hayat kaybı mı gerekiyordu? Bu ülkede insanlar ölmeden karar alacak kurum yok mudur? Bu kararlar hem çok yerinde hem de geç alındığı için komisyonu Şevket‘in ölümünün suçuna ortak ediyor bence. Umarım bundan sonra operasyon izni verirken arkadaşlık dostluk değil bilimsel kriterleri göz önüne alıp sorumluluklarını insanların hayatına mal olduktan sonra hatırlamaz!

        Diğer Yazılar