Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DUYMUŞSUNUZDUR, Amerika’da ebolaya yakalananlardan biri hariç hepsi hızla tedavi edilip hastalıktan tamamen kurtuldu. Kurtulamayan hasta ise zenciydi ve onun neden kurtulamadığını biraz sonra anlatacağım.

        Bu bize neyi gösteriyor biliyor musunuz; Mars’a uzay aracı göndermeyi başaran bu ülke istediğinde, kafaya koyduğunda ebolayı nasıl tedavi edeceğini de biliyor. Bunun kanıtı, tedavi edilen hastalardır.

        Şimdi Batı Afrika’da durum bir felaket. Hastalar imkânsızlıktan sokak ortalarına terk ediliyor ve can çekişe çekişe ölüyorlar. Oralarda neredeyse bir hastalık soykırımı yaşanıyor.

        Aslında orada salgının dehşeti değil fakirliğin terörü yaşanıyor. Çünkü Amerika gösterdi ki, salgının nasıl durdurulacağı artık biliniyor. Ama bu bilgi ve Amerika’da var olan tedavi imkânları Batı Afrika’ya aktarılmıyor.

        Amerika oraya sadece asker gönderdi; çünkü salgını o ülkede tecrit etmek istiyor. Bunun anlamı, bir ülkenin dünya haritasından silinmesidir. Çocuklar, genç kadınlar, yüz binlerce insan, dünyanın gözü önünde göz göre göre ölüme terk ediliyor.

        Bu arada Amerika milyarlarca dolar harcayarak Irak’ta ve Suriye’de hava bombardımanları yapıyor. Bir de Suriye’deki ılımlı muhalefeti askeri eğitimden geçireceklermiş. Bunun için yeni asker gönderiyorlar oraya.

        Askeri eğitim filan tabii bir kılıf; çok kısa süre sonra orada yeni bir kara harekâtı da başlatılacak, ama bu konuya şimdi hiç girmeyeceğim, sadece bunu bir köşeye yazın, unutmayın.

        Suriye’ye kaynaklar aktarıyorlar. Bunun çok az bir bölümüyle Afrika’daki ebola salgınını durdurabilecekken bunu yapmıyorlar ve Suriye’de ne işe yarayacağı belli olmayan işlere girişiyorlar.

        Suriye’de ne yapacaklarını kendileri de bilmiyor, sadece bir şey yapmış görünmek için askerler gönderiliyor, paralar dökülüyor ve sonuçta da bir şey olmayacak.

        Belki arada IŞİD’in liderini öldürecekler ama bu da bir şey ifade etmeyecek; çünkü onun yerine hemen çok daha vahşisi gelecek ve yeni örgütler türeyecek; vahşet ve barbarlık kısırdöngüsü yenilenecek. Bela katsayısı artırılacak.

        Amerika istese, kafaya koysa hemen şu anda kaynaklarını, bilgi birikimini mobilize ederek Batı Afrika’ya çok modern bir ebola hastanesi kurabilir ve Suriye’de asker eğiteceğine orada doktorlara eğitim verebilir. Ve bu korkunç salgını önlemek için hızla adımlar atabilir, ama bu akıllarına bile gelmiyor.

        Korkunç, acımasız bir kolonyalist mantık içinde dünyaya bakıyorlar; sonuçta hiçbir şeyi çözemeyecekleri Suriye’ye konsantre oluyorlar, her şeyi çözebilecekleri Batı Afrika’yı ise düşünmüyorlar bile.

        Tabii ki aptalca iyi niyet duyguları içinde boğulmuş filan değilim, hayalci hiç değilim. Bu dünyada büyük ülkelerin iyilik yapma gibi bir hedefleri olması gerektiği yönünde bir düşüncem de yok. İnanın bana, emperyalizmin de ne olduğunu çok iyi biliyorum.

        Ama Batı Afrika’daki salgını çözmek için bu kadar imkân, potansiyel ellerinde varken bunu ortaya dökmemeleri bence büyük ülke tanımıyla bağdaşır bir şey değil. Bazen büyük olmak için asker ve savaş gücü yetmeyebilir, büyüklüğün insani yüzünü de göstermek gerekebilir.

        O tek adamın neden öldüğüne gelince...

        Biliyorsunuz, o kişi Batı Afrika’dan yeni gelmişti ve ebola sendromları göstermeye başlayınca bir hastanenin acil servisine gitti. Fakirdi, sağlık sigortası yoktu, bu da ölmesine neden oldu. Çünkü doktorlar onu hemen tedavi alına alacakken, adam bir köşede beklerken, onlar “Acaba parasını kim öder, sigortası bile yokmuş bunun” diye tartıştılar.

        Ve sonunda adam ateş düşürücü ilaç verilerek evine gönderildi ve ebola ilerleyince de yapacak bir şey kalmamıştı. Tamam Amerika çok büyük bir ülke ve kafasına koyduğunda yapamayacağı şey de yok, ama bazen sosyal politikalar açısından tam bir üçüncü dünya ülkesine benziyorlar.

        Diğer Yazılar