Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu gibi olağanüstü durumlarda, hele işin içinde biraz panik de varsa, devletin yaptığı operasyonlarda kurunun yanında yaşın da yanması kaçınılmazdır.

        Devlet kademeleri de bunun farkındalar ve biraz zaman alsa da gerçekten suçluyu suçsuzdan ayıracaklarına inanmak istiyorum. En azından şimdilik böyle bir niyet var.

        Tabii her şey hukuk çerçevesinde yapılacak. Hukuka, adalete uygun süreçler yaşanmalı tabii ki, ama aslında gerçek suçluları anlamak için basit bir yöntem de var.

        Gözler çoğunlukla yalan söyleyemez. Dil bir şeyler anlatırken gözler bunun tamamen tersini, gerçeği anlatabilir.

        Milyonlarca kez dile getirilen “Seni seviyorum” lafının sonuçsuz kalması da o lafı söyleyenin gözlerinin dedikleridir.

        Bugünlerde dikkatle bakın; darbenin planlayıcısı oldukları söylenenlerin bazılarının gözlerini iyi inceleyin. Ben seri katil fotoğraflarına çok baktım. Onlar da dahil olmak üzere bu darbecilerin gözleri kadar kin dolu olanına bugüne kadar rastlamadım.

        Bir insanda bu kadar kin ve öfke nasıl oluşabilir, anlamam mümkün değil. Hayat felsefem bunu anlamama müsait değil.

        Bir de deniliyor ki bunlar, yani darbe girişimini yapanlar 21 milyon insanı fişlemişler. Bu kindarlar gerçekten de bu düzeyde fişleme yaptılarsa, darbe başarıya ulaşsaydı büyük ihtimalle Nazi Almanya’sındaki gibi toplama kampları da kuracaklardı. AK Partilisi, CHP’lisi, dindarı, seküleri, Alevi’si Sünni’si hep birlikte bekleyecektik sonumuzu o toplama kamplarında. O gözlerdeki kindar ifadelerin gösterdiği korkunç gerçek bu.

        SİYASETİN İKLİMİ

        Gazetelere başlıkları atanlar, köşe yazılarını yazanlar (ben de dahil) siyasetteki iklim değişiminden bahsediyoruz. Bence siyasetteki iklim değişimi, bu ülkenin iktidarı ve muhalefetinin darbecilerin gözlerindeki o kini ve nefreti görüp nihayet sonunda hepimizin aynı teknede olduğumuzu ve ortak paylaşılan bu hayatı daha güzel yapmak için ortak çalışmamız gerektiğini anlamalarından kaynaklanıyor.

        Cumhurbaşkanı’nın davetiyle Beştepe’de düzenlenen o zirve bence işte bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti için dönüm noktasıdır. O zirveden sonra bu ülkeye inanan ve cumhuriyete demokrasiye bağlı partilerin birbirlerine kullanacakları lisan da değişecek. Seküler ve dindar, birbirlerini artık rencide etmeyecek, üzmeyecek ve ortak paylaşılan tek bir hayatımız olduğunu görüp bu temelde makul siyasi söylemlerle daha güzel ve huzurlu bir gelecek yaratmak için davranmaya, konuşmaya başlayacak. Bunun güzel işaretleri her yerden, Cumhurbaşkanı’ndan, iktidardan, anamuhalefetten, MHP’den de geliyor. O kindar darbeciler biz makul insanların yıllardır başaramadığını istemeden de olsa başardılar ve bizlerin bir gerçeği görmemizi sağladılar.

        O BOŞ SANDALYE

        Beştepe’deki zirveden servis edilen görüntülerde galiba boş kaldığının vurgulanması için görülen bir boş sandalye de vardı.

        O bir davet olması durumunda katılacak olan HDP başkanına ayrılmış sandalye olmalıydı.

        Devleti yönetenlerin HDP’ye kızgın ve kırgın olmalarını anlayabiliyorum.

        Bu duyguların oluşması için birçok şey de yaşandı. Ama... HDP, Meclis’e “Gazi Meclis” denilmesine yol açan o gecede bombaların altındaki Meclis’e gelmiş ve ortak metne de imzasını atmıştır.

        Eğer bizler AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi, dindarı, seküleri, Sünni’si, Alevi’si ile birlikte hep beraber daha güzel bir gelecek için anlaşacak, konuşacaksak bunun HDP’ye oy verenlerin katılmaması durumunda tam olabilmesi de mümkün değil diye düşünüyorum.

        Bu başlayan güzel sürecin içine, HDP’ye makul gerekçelerle oy vermiş insanların da çekileceği bir formül bence düşünülmeli.

        BAŞKA HANGİ HALK BUNU YAPARDI?

        Ortak yaşadığımız o korkunç geceden sonra sıradan insanlar, demokrasi nöbetleri için sokağa dökülen bu halk, ekonomiye de bir darbe gelmemesi için “8 milyar dolar”lık satış yapmış ve bu nedenle dolar kurunda büyük dalgalanmalar engellenmiş.

        Bence bu, tüm dünya gazetelerine manşet olması ve o ülkelerde televizyonlarda tartışılması ve dünya liderleri tarafından anlaşılıp dersler çıkarılması gereken gerçekten büyük, global ibretlik bir olaydır. Size bir şey söyleyeyim, biz Türklerden başka hiçbir halk böylesine bencillikten uzak, bireysel çıkar gözetmeyen bir davranışı sergileyemezdi. Daha önce yapılan darbelerde fırsat çıktı diye biraz daha kazanç uğruna spekülasyonlar yapıp kişisel çıkarları için ülkeyi ve bizleri satanları düşününce bugün yaşanan bu olay karşısında saygıyla eğilmekten başka yapılacak bir şey kalmıyor.

        KİNDAR GAZETECİLER

        Darbecilerin kindar gözlerini yazarken yeni koşulların, yeni güç dengelerinin ortaya çıkardığı yeni gazetecilerden bir tanesinin Silivri döneminde yazdığı tweet’leri okudum. Kin dolu, nefret dolu o tweet’ler Silivri günlerinde tutuklanan suçsuz vatanseverlerin eşleri hakkında yazılmış çirkin laflardan ibaretti. İlerde bu günlerin anlamı ve tarihi yazılırken kindar darbeciler kadar belki de onlardan bile daha fazla kindar olabilen gazeteciler de unutulmamalı, bu insanların kendilerine dindar demeye nasıl utanmadıkları da sorgulanmalı bence. O gazetecinin adını vermiyorum çünkü bugünlerde gözaltına alınma ve tutuklanma ihtimali var. Suçsuzsa bir an önce Allah kurtarsın, şu aralar zaten zor durumdayken bir de benim adını vermem bana yakışmaz diye düşündüm.

        Diğer Yazılar