Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşadıklarımız bir darbe girişimi filan değildi, bu çok daha büyük, nihai amacı Türkiye’yi silmek olan bir global operasyondu. 15 Temmuz’dan sonra duygularımı aklımla kontrol altına alabilmem için zaman geçsin diye bekledim. Öfkemi, kızgınlığımı yansıtacak yazılar yazmak yerine “Aklın gösterdiği sonuca varayım da ondan sonra yazarım” dedim ve bunların bir “Türkiye’yi silme operasyonu” olduğuna karar verdikten sonra kendimi anlatmaya ancak bugün giriştim.

        Gerçi bunun çok daha büyük bir iş olduğunu daha o gece olaylar sürerken düşünmüştüm. Halka yönelik öfke ve kini, darbeci denilen insanların gözlerindeki o kindar bakışı ve ancak soğukkanlı bir seri katilin ruh soğukluğuyla planlayabileceği hareket tarzlarına baktığımda “Ülkemiz büyük, farklı bir şeyle karşı karşıya” demiştim. Bugüne kadar da bu fikrimi doğrulayacak gelişmeleri izledim, okudum, konuşmaları dinledim.

        Vardığım sonuç şu oldu:

        Bu basit bir darbe olayı değildi, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’yi sona erdirme ve hatta dünya haritasından silmeye yönelik bir operasyondu.

        NEDEN BİZİ SİLMEK İSTİYORLAR?

        Neden bize bunu yapmak istesinler diye sorarsanız, bunu anlamanın kilidi Recep Tayyip Erdoğan’dır. O, duruşu, tavrı ve yaklaşımlarıyla bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin global dünyadaki yerine yeni anlamlar getirmeye soyunmuştur. Anlayacağınız o bir düzen bozucudur. Buradaki bozucu lafını yanlış anlamayın, bozmak derken bizim gibi ülkelerin geleceği için çok daha güzel olacak şeyler getirmeye çalışmaktadır.

        Global dünyanın hâkimiyet merkezleri (buna isterseniz kolektif üst akıl da diyebilirsiniz), düzenin, var olan yerleşmiş hiyerarşinin kendi kontrolü dışında değiştirilmesini hiç sevmezler. Bunun Türkiye gibi güçlü devlet yapısı ve tarihi kökenleri olan hele de Müslüman da olan bir ülke tarafından yapılması onları dehşete düşürür. Her şeyin üstüne üstlük ülkenin liderinin güçlü, karizmatik, halkı ikna gücüne sahip bir seçilmiş olması onları bu konuda, bu ülke hakkında acilen bir şeyler yapmaya iter.

        KİNDARLAR KOALİSYONU

        Bence ekonomisi büyük potansiyeller taşıyan, lideri sayesinde büyük düşünmeye başlamış, güçlü ordusu ve çok dinamik bir halkı bulunan bu ülkeyi bir şekilde durdurmak ve gerekirse bu haliyle daha fazla yaşatmamak kararı alınmış gibi görünüyor. Bu kararı alanlar acımasız davranmak ve Türkiye’yi, bir iç savaş tetikleyerek parçalamayı göze almış görünüyorlar. Bu vatan hainliğinin temelinde, merkezinde gayet tabii ki FETÖ var, ama onlarla da kısıtlı değil. Böyle bir Türkiye’nin durdurulamaz tavrına öfke duyan, bize kin besleyen bir kindarlar koalisyonu kurulmuş gibi geliyor bana ve bu koalisyon FETÖ’nün yıllardır gizli kalmış imkânlarını, asker sızmalarını kullanarak harekete geçti.

        Türkiye’yi bu hale getirerek dünyayı korkutan lider olmasaydı bugün çoğumuz ya ölmüş ya da bir iç savaşa sürüklenmekte olacaktık.

        ÜST AKIL NEDİR?

        Bir üst aklın varlığından sürekli bahsediliyor ama bu bir türlü isimlendirilmiyor. Belki de bu dış ilişkilerin bizim bilemeyeceğimiz hassasiyetleri yüzündendir.

        Ama bir üst aklın gerçekten de var olduğu 15 Temmuz’dan sonra tek bir dünya liderinin bile Erdoğan’a telefon açıp “geçmiş olsun” bile dememesinden bellidir. Türkiye’ye duyulan öfke ve kin Erdoğan’ın şahsına odaklanmış gibi gözüküyor. Bu üst akıl Amerika olabilir mi? Tabii ki olabilir, bunu yapacak gücü ve imkânları, kadroları da vardır, ama ben yarın açıklayacağım nedenlerden dolayı bu işin temelinde Amerikan devletinin olduğunu sanmıyorum. Eğer Amerika’nın rolü varsa bu Amerikan devleti içindeki bir grup tarafından yapılmış olmalı. Yarın açıklayacağım nedenleri de okuduktan sonra eğer bunun doğru olduğuna inanacaksak o zaman Amerikan devletinden FETÖ’nün iadesini istemenin dışında bu olayların bir de Amerikan devleti tarafından sorgulanmasını da istememiz gerekiyor.

        Diğer Yazılar