Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suriye üzerine yazdığım son yazımı, Türkiye’nin çok güzel hamleler yapmaya başladığını söyledikten sonra, “Bu meselenin sonunun nasıl getirileceğini açıkça ben göremiyorum, her şey çok karışık” diyerek bitirmiştim.

        Uzman olsun olmasın konuştuğum hemen herkes bu durumdaydı.

        Ne istediğini ve bunu nasıl alacağını bilen bir liderimiz var neyse ki.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan üst üste birkaç hamle yaparak bu karmakarışık sallantılı ortamdan Türkiye için en iyi olabilecek sonucu çıkarmayı başardı.

        Cumhurbaşkanı, en başından bu yana Türkiye için en riskli olabilecek gelişmenin, parçalanmış Suriye ve terör gruplarının hareket ettiği koridorlarla dolu bir coğrafya olduğunu vurguladı.

        TSK’nın son derece etkin ve stratejik müdahalesi, bunun yanında zorlu bir diplomasiyle dünyanın “Çözülemez” dediği sorunu çözme iradesi Türkiye sayesinde oluştu.

        Son günlerde sürekli tekrarlıyorum, “2017 yılı Türkiye için yükseliş yılı olacak” diye.

        Bunun ilk ve en zorlu adımlarından biri, Suriye bağlamında bu yılın son günlerinde atıldı.

        Çünkü Suriye ve yarattığı bağlantılı meseleler, Türkiye’nin sorunlarının temelindeki nedendi.

        Erdoğan son derece usta biçimde sorunu ve çözümü tespit edip Türkiye’yi büyük bir yanlıştan, global düzeyde manevralarla döndürdü.

        Sonunda bölgenin koşullarına ve Türkiye’nin sıkıntılarına en uygun çözümü oluşturdu.

        Türkiye’nin bu yeni gerçekçiliği, temeldeki fikirlerinden, ideolojisinden vazgeçmeden öndeki sorunun çözümü için gereken esnekliği göstermektir.

        Bence Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de taraflara sunulacak ateşkes önerisinde anlaşmaları ve bunun uygulanmasında garantör olmayı kabul etmeleri, yüzyılımıza damgasını vuracak kadar büyük ve anlamlı bir gelişmedir.

        “Yeni bir dünya düzeni kurulur, Türkiye de bu düzende yerini alır” diye bir laf vardır ya.

        Bu söylendiği zaman da geçerliydi, şimdi ise gerçeği daha fazla anlatıyor.

        Aslında bu defa Türkiye, düzeni kuran ülke oluyor ve yeri de öncü ülkeler arasında.

        Suriye’de tüm dünyanın beklediği barışta Türkiye’nin Rusya’yla garantör olmasının anlamı budur.

        2017 hem Türkiye’nin yükseliş yılı olacak, hem de yeni bir düzen kurulacak.

        BAŞKANLIK

        Global dünyanın gidişatı, bu âlemde önemli bir oyun kurucu ülke olmak isteyen tüm ülkelerde başkanlık sistemini zorunlu kılıyor. Çünkü bu dünya, hızlı ve etkin kararları korkmadan alabilecek etkin liderlere ihtiyaç duyuyor.

        Türkiye hem bölgesel konumu hem de global dünyada algılanışı nedeniyle böyle bir sisteme en fazla ihtiyaç duyması gereken ülke.

        Bizim şansımız, bu büyük oyunu iyi oynayabilen ve kurallarını iyi bilen güçlü bir başkan seçme imkânına sahip olmamızdır.

        Türkiye 2017 yılında yükselişine geçerken başında başkan olarak Erdoğan da bulunmalıdır. Biz vatandaşların da kısır gündelik siyasi tartışmaların dışına çıkıp ülkemiz gibi yeni gerçekçiliğe dönerek başkanlık sistemi üzerine mutabakat sağlamamız lazım.

        TERÖRÜN OYUNU

        PKK, PYD, DEAŞ ve FETÖ çetelerinin iplerini ellerinde tutan güçler, Türkiye’nin bu büyük potansiyelini görüp korktuklarından bizi bölüp küçültmek için ellerinden geleni yaptılar ve yapmayı sürdürmek istiyorlar.

        Oynanmak istenen oyun budur. Başta Erdoğan olmak üzere ülkenin siyasi liderliği, bu oyunu görüp gereken cevapları her düzeyde veriyor. Suriye konusunda sağladığımız yeni anlayış, bunun sadece bir bölümüdür. Kendi içimizde de üzerinde anlaşabileceğimiz ortak bir zemine sağlam adımlar atabilirsek ve bunun ilk adımı olarak da sağlam bir Anayasa yaparsak 2017 yılının gerçekten çok güzel olması mümkündür.

        GÖNLÜMDEN GEÇEN

        Ben güçlü bir liderliğin arkasında “modern, demokratik, seküler ve Müslüman” bir ülkenin durmasını istiyorum.

        Hayatım boyunca bu ideale inandım ve savundum. Şimdi de buna çok yakın olabileceğimizi hissediyorum.

        Eğer Türkiye bu 4 unsuru işleyen bir modelde birleşebilirse gerçekten de lider ve örnek alınan bir ülke haline gelir.

        Böyle bir ülkenin lideri de gerçekten “dünya lideri” olarak kabul edilecektir.

        Bu 4 unsuru birleştirip çalışan bir modelde bir araya getirme güç ve potansiyeline sadece Türkiye sahiptir.

        Çünkü Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk bunun temellerini zaten atmıştı.

        Diğer Yazılar