Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DESTEK versen bir türlü, vermesen başka türlü hale getirilen İmralı sürecine bir destek de ben vereceğim bugün. Bunu okur okumaz hemen içgüdüsel tepkilerinize teslim olup yazının geri kalanını okumamazlık etmeyin; çünkü okursanız bu destek yazısının oldukça farklı olduğunu göreceksiniz.

        Açıkça söyleyeyim, ben çeşitli halkların taleplerine, arzularına fazla duyarlı bir insan değilim. Hayatımı halkların haklarını savunarak geçirmem. Haklar ve özgürlükler konusunda son derce egoistimdir. Kendimi düşünmekten başkalarını düşünmeye fırsat kalmaz. Bu durumuma rağmen İmralı sürecine destek veriyorum; çünkü bu sürecin ülkede yaşayan hepimizin içindeki bireyi özgür bırakacağını sanıyorum.

        İçimizdeki bireyi özgür bırakmak da ne demek? Bizler hâlâ toplumsal sorunlarımızı aslında 19'uncu yüzyıla ait kavramlarla tartışıyoruz. 19'uncu yüzyıla ait söylemler, toplumsal sorunları büyük ve genel soyutlamalarla ele alır. Ulus devlet, milliyetçilik, halklar, sınıflar böylesine büyük kavramlardır.

        Kapitalist dünya sisteminin 19'uncu yüzyıldaki durumuna göre uygun olan kavramlardı onlar. Ve bu kavramlarla büyük kitaplar, örneğin Adam Smith'in "Ülkelerin Zenginliği" veya Karl Marx'ın "Das Kapital" veya "Grundrisse"si yazılmıştır.

        19'uncu yüzyıla ait kavramlar 20'nci yüzyılın da bir bölümünü idare edebildi, ancak 20'nci yüzyıl sonu ve 21 'inci yüzyıl başında yaşanan gelişmeler, global dünyada olanlar bu kavramların artık kullanılmasına uygun değil.

        Artık tarihin esas motoru halklar, ulus devletler veya sınıflar değil. Tarihin bu döneminde artık bireyler önemli. Büyük kavramlardan çıkıp bireyleşmek gerekiyor. Ulus devlet, milliyet ve sınıf gibi aidiyetlerinden sıyrılıp içindeki bireyi öne çıkaramayanlar 21 inci yüzyılın dünyasında kaybedecekler.

        İmralı süreciyle birlikte ciddi biçimde ele alınan meseleyi bugüne kadar tartışma biçimimiz, kullandığımız kavramlar, yaptığımız soyutlamalar sanki hâlâ 19'uncu yüzyıldaymışız izlenimi veriyordu. Bu meselenin sınırlarımız içinde yarattığı stresler ve çatışmalar düzgün düşünebilme kabiliyetimizi öldürüyordu.

        Eğer bu süreci başarıyla tamamlayabilirsek, bu streslerden ve çelişkilerden kurtulabilirsek, hem Türk'ün hem de Kürt'ün içindeki bireyi öne çıkarma şansını yakalayacağız. Eğer o bireyler özgür olabilirse hem Türk hem de Kürt belki de hayatlarında ilk kez global dünyanın dinamiklerine uygun dinamizm içinde, yani birer birey olarak düşünüp hareket etme imkânına kavuşacaklar.

        21 'inci yüzyılın bireyinin global dünyadaki başarısı, kendisini milliyet, ulus devlet, halklar veya sınıf bağlantılarıyla, o kimlikleriyle tanımlamasında değil, aksine bir birey olarak kendisini eğitimi, hayat tarzı ve mesleğiyle tanımlamaya başlamasında yatıyor.

        Bu dünyanın koşullarına uygun biçimde bireyleşme sürecine girebilmemiz ise başlatılan İmralı sürecinin başarıya ulaşmasına bağlı gözüküyor. Ben işte bu nedenle sürece destek veriyorum ve yine bu nedenle yazıya "değişik bir destek yazısı" başlığı attım.

        Hayır uzman değilim

        MR. Gurme adında bir program hazırlıyorum ya, birçok kişi bana yemek konusunda uzman olup olmadığımı soruyor. Hayır, katiyen uzman değilim, aksine bilgi yetersizliklerim de var. Sadece eksikliklerimi biliyorum ve içimde müthiş bir öğrenme arzusu mevcut. Her programın konusuna göre kitaplar deviriyorum ve bundan da büyük keyif alıyorum. Keyif aldıkça öğrendiklerimi seyirciye aktarma arzusu da içimde büyüyor ve bu defa da teknik nedenlerle kendimi kontrol altına almam gerekiyor. Düşe kalka ilerliyorum, bakalım neler olacak ben de merak ediyorum. Ancak şimdilik sadece şunu garanti edebilirim ki, her programda hemen herkesin merakını tatmin ederken yeni meraklar yaratan yönler de bulunacak, bunun için çalışıyorum.

        Yeni lezzet destinasyonu

        DEĞİŞİK lezzetleri denemek istiyorsanız ve bunları bulmak için seyahat etmeyi de göze alabiliyorsanız, bugün size yeni bir destinasyon önerim olacak. Tahmin edin bakalım nereyi söyleyeceğimi; iddiaya varım aklınıza Norveç veya Barcelona gibi yerler geliyor değil mi?

        Hayır onlar olağan şüpheliler, benim önereceğim yeri katiyen aklınıza getiremeyeceksiniz. Buna eminim.

        Yeni lezzet destinasyonu Ekvador olmalı bence. Latin Amerika'daki bu fakir ülkede insanlar özellikle deniz ürünleriyle olağanüstü yemekler yaratıyorlar. Bu ülkede âdet, yemeği sulu veya çorba olarak yemek.

        Ve asıl lezzet, ilk bakışta çok da sağlıklı görünmeyen sokak yemek satıcılarında yaratılıyor. Her şey çok ucuz, çok taze, isteyene deniz ve güneş de var. Bir deneyin bakalım derim ben. Zihinsel olarak ben hazırlanıyorum, fırsat yaratabilirsem deneyeceğim Ekvador'u.

        Geoff Dyer

        İNGİLİZCE yazının büyük ustası Geoff Dyer'i Türk okuyucusuna tanıtma girişimlerim sürüyor. Dyer, bir kişinin iyi yazar olabilmesi için yazdığı konuda uzman olmaması gerektiğini, çünkü bazı bilgi eksikliklerini yazı sanatıyla kapatmaya çalışacağını söylemişti.

        Bunun iyi yazarlık için doğru olduğunu biliyorum, ama bu tespit bakalım televizyon dünyasında da geçerli olacak mı? Bekleyelim görelim, öğrendiklerimi size de gönül rahatlığıyla anlatacağım, buna emin olun.

        Diğer Yazılar