Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İNTERNETİN hâkim olmasıyla ve dijital âlemin katılımcı interaktif ortamında herkesin, hatta iki satır twit atanın bile kendisini gazeteci olarak gördüğü bir global dünyada, gazetelerle birlikte gazeteciliğin de öleceği tahminleri yapılıyordu.

        Global düzeyde bu tahminin doğru çıkmayacağı çoktan belli oldu. Ayrıca yeni medya deneyleri nedeniyle gazeteciliğin ölmeyeceği gibi yeni bir altın çağına girdiği bile söylenir oldu şu aralar.

        Daha önceki kötümser tahminlerin tutmayacağı global düzeyde belli olsa da bu tahminin bir tek Türkiye'de doğru çıkacağı görülüyor.

        Bu ölümün nedeni ise internet ve yeni medya filan değil, bu ölümün asıl nedeni beyinlerimiz. 21 'inci yüzyılda Türk kolektif beyninde yaşanan durgunluk ve gerileme hızı, dünya ortalamasının hayli üstünde.

        Global düzeyde hepimizi ortak etkileyen süreç şu: Bu yüzyılın başından itibaren yoğun olarak kullanmaya başladığımız teknolojilerin ve medyanın insan beyninin işleyişini zaten radikal biçimde değiştirdiği...

        Bu değişim olumlu yönde değil. Yeni beyinler artık okuma yeteneğini tamamen kaybediyor ve rasyonel düşünce üretmenin yerini duygularla düşünme almaya başladı. Yaratıcı düşünce üretmek için gereken şartlar iyice ortadan kalktı.

        Gerçekten yaratıcı, özgün ve farklı düşünce üretmek, bu yeni dünyada gittikçe zorlaşıyor.

        Batı âleminde insanlar bu tehlikenin farkındalar. Beyin inceleme ve araştırma dalında yapılan büyük atılımlar sayesinde 21 'inci yüzyıl beyninin, daha yaratıcı, daha orijinal, daha özgün düşünmesi için nasıl eğitilmesi gerektiği yönünde çalışılıyor.

        ABD'de Başkan Obama'nın direktifiyle "BRAIN" adı verilen bir devlet projesi bile başlatıldı. Amerika'nın en büyük uzmanları bu proje bağlamında bir araya geldiler ve Başkan Obama'nın, "Bizler yaratıcı düşünmeyi bilen bir ulusuz; yaratmaktan, yeniliklerden korkmayız. Bu yüzden yeni dünya koşullarında bu avantajımızı nasıl sürekli kılarız, bunu ortaya çıkarmak için çalışmalıyız" diyerek gösterdiği hedef doğrultusunda bu insanlar insan beyninin gizemini daha da çözmek ve yeni ufuklar açmak için çalışıyorlar.

        21'inci yüzyılın, dünyası her iş dalında dikkatleri çekmeyi beceremeyenlerin öleceği, silineceği bir ortam. Bu her iş dalında böyle olduğu gibi özellikle medya alanında daha da geçerli. Büyük rekabet ortamında dikkatleri çekmek, ancak insanlara özgün, farklı ve ilginç içerikler vermekle mümkün olabiliyor.

        Ülkenin lideri, var olan büyük soruna dikkat çektikten sonra Amerikan medya yöneticilerinin de bu konudaki farkındalıkları arttı.

        Amerikan medyasının her alanında ister gazete, ister televizyon, isterse internet sitesi olsun özgün, farklı, yaratıcı içerik oluşturamadıklarında yaşanan rekabet karşısında öleceklerini biliyorlar. Tabii Türk medyası da aynı koşullar içinde çalışıyor.

        Ancak Türk beyninde var olan 21'inci yüzyıldaki gerileme ve durgunluk, medyayı da etkilemiş görünüyor. Yaratıcı, farklı ve özgün olmak için hiçbir gayret gösterilmediği gibi aksine farklı olmaktan, yaratıcı bir şeyler yapmaktan korkuluyormuş gibi de bir hava var.

        Toplumun hızla dinselleşmesi, bunu destekleyenlerin bir tür ahlak zabıtalığına soyunmuş olmaları ve yaratılan ortam, yaratıcı düşünceyi ve farklı olma gayretlerini tamamen ortadan kaldırdı.

        Bir de Türkiye'yi açıklayıcı son derece bir başka hayati tespit de var.

        Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, insan bir işe girişmeden önce başka yerlerden onay ve fikir almaya çalıştığı takdirde, o an yaratıcılık tamamen ölüyormuş.

        Biliyorsunuz şu anda Türkiye, çok değişik yetkililerden birçok onayın alınması gerektiği bir ülke haline geldi. Onay alanların her türlü yaratıcılığı ölse de onlar yine de yükseltiliyorlar. (Yandaş gazetecilerin hayat tarzı bundan ibaret. Medya bu tür yazarla doldu.)

        Yani zaten var olan koşullar her türlü yaratıcılığı ve özgün, farklı düşünceyi öldürücü haldeyken bir de Türkiye'de onay alma zorunluluğu, ortada bir entelektüel felaketin oluşmasına yol açıyor.

        21'inci yüzyıl, en yerel görülen olayın bile aslında global olduğu ve yerel/global ayrımlarının ortadan kalktığı bir çağdır.

        Medyada başarının ve var olmanın artık tek kriteri, farklı, özgün olmak ve yaratıcılık göstermektir. Bu nedenle medyanın ölümü tahmini bir tek Türkiye'de tutacak, ben bundan korkuyorum.

        Diğer Yazılar