Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SON dönemde dini söylemlerle ortaya çıkıp sonra da herhangi bir dini söylemle bağdaşması imkânsız olması gereken derecede tuhaf, neredeyse anarşik davranışlar sergileyen insanların davranışlarını hayretle ve hayli de üzülerek seyrediyorum.

        Bölgemizi neredeyse bir sirk alanına çeviren bu insanları ben, “dini Dadaistler” diye adlandırıyorum. Hemen hepinizin Dadaizm’in ne olduğunu bildiğinize eminim, ama ben yine de bir hatırlatma yapmak istiyorum. Birinci Dünya Savaşı’nın korkunç yıkımına tepki olarak ortaya çıkan Dadaist akım, kültürel düzeyde var olan yapılara ve düzene karşı çıkıyor ve bu düzeni yıkmak istiyordu. Bunu da yarattıkları sanat ve pop kültürel eserleri şaşırtıcı, tepki toplayıcı, hatta tiksinti verici yaparak, insanları sarsıp alternatif bir yapı ortaya koymak istiyorlardı.

        Bir süredir Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgemize bakıyorum da dinlerin temelinde olması gereken huzur, kardeşlik ve yardımlaşma söylemleriyle ortaya çıkan birçok dini akım, haksızlıklar içerdiğini düşündüğü ve iğrenç bulduğu hâkim düzeni ve yapıları yıkmak istiyor. Ancak bunu barışa, özgürlüğe, iç huzura dayalı, özgürlükçü dini bir alternatif koyarak ve dünyaya iyi örnek olarak yapmaya çalışmıyor. Bunun yerine tıpkı Dadaistler gibi bizleri şaşırtıp, tepki gösterterek sarsıp değişimi sağlamak ister gibiler.

        Konuştuklarında kardeşlik ve barıştan söz eden Sünniler ve Aleviler, birbirleriyle acımasız bir savaş içindeler. Her iki taraf da “Allahu ekber” diyerek ölümcül silahlarını ateşlediklerinde, televizyon ekranlarımızda bir Dadaist performans sanatçısının gösterisine çıkmış gibiler.

        “Boko Haram” en fadadaizla tepki göreceğini sandığı işi yaptı ve küçük kızları kaçırıp onları zorla Müslüman gibi giydirerek teşhir etti. Ve örgütün lideri, televizyon ekranlarına çıkıp gülerek ve vücuduna dans figürleri vererek tam bir Dadaist performans ortaya koydu.

        İslam, barışçıl bir düzen söylemine sahip değilmiş gibi, İslam için hareket ettiğini söyleyen bu tür kişiler anarşik tavırlarıyla ve insana en fazla tepki verdirtecek, insanı en fazla rahatsız edecek işleri yapmayı sürdürdüler.

        IŞİD’in de İslami Dadaizm’den eksik kalması düşünülemezdi tabii ki. Birdenbire Boko Haram’dan bile daha garip davranıp bizi sarsmak için Irak’taki tüm kadınların sünnet ettirileceğini açıkladılar. Medeni dünya, “Kadın sünneti yasaklansın” diye tartışırken, bunu barbarca bulurken İslam adına hareket eden bir örgütün bu kadar acayip bir öneriyle ortaya çıkması, tam anlamıyla bir Dadaist tavırdı.

        İslam âlemi içinde Dadaist tavırlar bir ateş gibi yanıp büyük darbeler vururken, bir de üstüne üstlük Yahudilerin Dadaist tavırları geldi. İsrail Gazze’de sanki büyük bir Dadaist gösteri yapmak ister gibi davranıyor. Okulları, hastaneleri vuruyorlar ve bunun insanlarda tepki uyandıracağını bile bile, sanki bir Dadaist sanatçı gibi bizi tiksindirmek ister gibi yapıyorlar.

        İslam âleminin kendi içindeki ve Yahudi âlemiyle karşılıklı yaşanan bu korkunç Dadaist çılgınlığı ortadan kaldırmak için tek bir şeye ihtiyaç vardı. Dünyanın özgürlükçü, demokratik, liberal ve seküler olabilen bir İslami topluma ihtiyacı vardı ve bu ihtiyaç şu anda her zamankinden daha da büyük. Aslında böylesi bir oluşum, tüm dünyanın ihtiyacı olan şey şu anda.

        Çok kısa süre önce, AK Parti iktidarının ilk yıllarında, dinselleşme katsayısı artırılırken bir yandan da Avrupa Birliği’ne üyelik için çalışıp dinselleşme ile Avrupa Birliği üyeliği arasında sentez oluşturmaya girişmiş gibi davranan Türkiye, dünyanın çok ihtiyacı olan o oluşumu sağlamaya başlamıştı.

        Beni son derece üzen de Türkiye bu işi başarmaya çok yaklaşmıştı ve başarsaydı gerçekten de dünyanın lider ülkelerinden biri olacaktı ve bu ülkenin lideri de global lider haline gelecekti. Ancak sonra Dadaist bir çılgınlığa girildi. Baştaki o idealler tamamen unutuldu, dinselleşmenin yönü değişti ve Türkiye bölgesindeki diğer ülkelere benzetilmeye başlatıldı. Bu, Türkiye için bir tür Dadaist intihar performansıydı.

        Türkiye’nin bölgemizi avucuna alan Dadaist çılgınlığa ne kadar teslim olduğunu anlamak için gazetelerin ön sayfalarına bir göz atmak yeter. Ben aslında “Türkiye yepyeni bir Müslüman model olabilir ve Batı demokrasisi ile Müslümanlık arasında sürdürülebilir bir sentez oluşturabilirdi” diye düşünürken bana darbe vuran son gelişme de geldi. Eserlerini suratımıza fırlatmak isteyen Dadaist sanatçılar gibi Türkiye, Boko Haram’a ve IŞİD’e yakışacak bir şey yaparak “Dini Dadaizm yarışında ben de varım” dedi.

        Kadın kahkahası hakkındaki tartışma, Türkiye’nin elinde hâlâ var olan büyük ve farklı olma şansını kendi eliyle ortadan kaldırmak istediğini gösterip beni “Dadaist isyankâr” yaptı. Ancak benimki “Deist Dadaist” tavır olacak tabii ki.

        Diğer Yazılar