Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayat felsefesi

        "Yeniden dene, tekrar başarısız ol. Ama bu defa daha iyi başarısız ol-Samuel Beckett." Köşe yazarlığını bence en güzel anlatan laf bu.

        Vekil katiyen olamam

        EMEKLİ maaşlarının artmasından sonra, "Acaba ileride milletvekili olsam mı?" diye düşündüm ama bir gece halk ozanlarının TBMM'yi basıp saz çalarak hak istediklerini ve vekillerin de onları dinlemek zorunda kaldıklarını görünce bu düşüncemden hemen vazgeçtim. Çünkü benim böyle bir acıya tahammül edebilmem katiyen mümkün değil.

        Uludağ

        BİR süredir Uludağ'dayım ve herkesin ayıla bayıla yaptığı şeyi yapmayı reddediyorum. Çünkü benim için sıcak şarap kavramı ağır bir insanlık suçudur ve şarabın asaletine de hakarettir.

        Ben sıcak şarabı ancak sadece ağır bir soğuk algınlığı durumunda ve eğer etrafta öksürük şurubu yoksa belki

        tercih edebilirim, yoksa kara bakarken şömine kenarında sadece güzel bir kırmızı şarap yeter bana.

        BİR soruyu Zizek ile yaptığım mülakatta sormaya fırsat bulamadığım için çok pişmanım. Halbuki Zizek'i kamera önünde bir klasik Türk tuvaletine sokacak ve orada gördüğü kadarıyla o tuvaletin ulusal karakterimiz açısından ne anlama geldiğini anlatmasını isteyecektim.

        Tuvalette çekimi yapılan bu videonun dünya çapında şöhretinin olacağını da düşünüyordum.

        Ama bu fikri uygulamaya imkânım ne yazık ki olmadı.

        Bunun benim sapık kafama tam da uygun bir proje olduğunu söyleyip damgalamadan önce beni biraz daha dinlemelisiniz.

        TUVALET YAPISINDAN AVRUPALI KARAKTERİNE

        Çünkü Zizek'in değişik tuvalet mimarilerinden yola çıkarak farklı ulusal karakterleri analiz ettiği harika bir yorumu var.

        Bunu da gayet tabii ki Hegel ve Lacan'dan aldığı kavramlarla yapıyor.

        Avrupa'yı oluşturan belirgin bir üçlü yapı var. Bunlar Almanya, Anglosakson ve Fransa'dan oluşan Hegelci üçlü. "Avrupalı karakteri", bu üçlünün bileşiminden oluşuyor ve bunları ayrı ayrı incelediğimizde Avrupa'nın da tanımlayıcı özelliklerine varabiliriz. Zizek'e göre üçlünün her birini ulusal tuvalet anlayışına bakarak çözümleyebiliriz.

        Örneğin, Alman tuvaletlerinde dışkının akıp gittiği bölüm tuvaletin ön tarafındadır

        ve her Alman sabah vakti tuvalete gittiğinde dışkısının tuvaletin arkasında beklediğini bir süre görmek zorundadır.

        Bu da Alman geleneğinde bir sabah ritüeline yol açmıştır. Her Alman sabah vakti dışkısını inceler, koklar ve bir hastalık göstergesi olup olmadığına bakar. Bu âdeti Almanların her konuda derin ve uzun düşünme âdetine, metafiziğe ve felsefe merakına bağlayabiliriz.

        İHTİLALCİ TUVALET

        Fransız tuvaletlerinde ise delik tuvaletin hemen arkasındadır ve iş yapılır yapılmaz dışkı çekip gider göz önünden. Bu da Fransa'ya özgü devrimci kesinliğin bir göstergesidir. Fransız siyaseti devrimci netlik ve aciliyet ister, bu da tuvalet mimarisine böyle yansır.

        Anglosakson gelenek ise ekonomik rasyonalizmi temsil eder; bu ılımlı bir gelenektir ve rasyonel biçimde orta yolu bulmaya çalışır hep. İngiliz tuvaletlerinde ise tuvaletin içinde su vardır ve dışkı daima gözden uzaklaşmadan önce bu suyun içinde yüzer. Sanki İngiliz bu konuda bile, "Orta yol acaba nedir, rasyonel olan nedir?" diye düşünme süresi istemiş gibidir.

        Zizek'e göre Avrupa'yı Avrupa yapan işte bu üçlüdür; yani metafizik ve felsefe (Almanya), devrimci siyaset (Fransa), ekonomik liberalizm ve rasyonalizm (İngiltere). Bu üçlünün her ulusun tuvalet kültürüne yansıması da yukarıda anlattığım şekildedir.

        Ben eğer düşündüğümü yapabilseydim, bir klasik Türk tuvaletine sokacağım Zizek'ten o tuvaletin mimarisine bakarak Türk ulusal karakteri üzerine bir analiz yapmasını ve bunun Avrupa karakteri açısından anlamının ne olduğunu söylemesini isteyecektim.

        Şimdilik bu fırsatı kaçırmış durumdayım. Ama en azından tanışmış olduk; bir gün bunu mutlaka başaracağım, buna karalıyım.

        Acaba klasik Türk tuvaletleri, bizim yaptığımız işin sonucunu düşünmeden, görmeden davranma alışkanlığımızın bir göstergesi midir ki?

        Diğer Yazılar