Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İYİ bir zeytinyağı tüketicisi olsam da; hasadı, sıkımı ve üretimi konusunda son yıllarda daha bir bilinçlendim desem yalan olmaz. Yani ülkemle paralel... Geçmişe baktığımızda "riviera" ve "sızma"nın dışında raflarda zeytinyağı çeşidine rastlayamazdık. Ege pazarlarından pet şişelere doldurulmuş zeytinyağlarını şehre taşırdık.

        Şimdi sektör gelişti, bilinç arttı. Bu durum da, halk olarak bize ve bizim seçiciliğimize aynı paralellikte yansıdı. Kimimiz erken hasatçı, kimimiz soğuk sıkım-cı, kimimiz de taş baskıcı gibi pek çok zeytinyağı üretim seçeneğinden birini sahipleniverdik son yıllarda. Bu konuda hafif karakteri oturmamış bir profil durumunda olsam da; sanırım son halimle ben bir "soğuk sıkımcı"yım.

        İSTİKAMET EDREMİT...

        Sabiha Gökçen Havalimanından Edremit'e, Borajet direkt sefer koymuş. Ve bu ulaşımı hafif sorunlu bölgeyi 50 dakikada ulaşılır hale getirmiş. Dönüş ise oldukça matrak; kule kısa rota verirse 25 dakikada İstanbul'dasınız.

        Son yıllarda hobisini işe dönüştüren pek çok butik zeytinyağı üreticisinin ilklerinden biri olan Rengin Suar'ın "hasat ve soğuk sıkım daveti" üzerine uçtuk Edremit'e.

        Pek çok içki, yemek hatta su üretimini deneyimlemişliğim vardır ama zeytinyağı ilk oldu. Aynı gün içinde toplanan zeytinlerin aynı günde ve 27 derecenin altında soğuk su kullanılarak sıkılması işleminden umduğum kadar etkilenmesem de, hikâyesinden epeyce etkilendim.

        Soğuk sıkım zeytinyağının öyle pırıl pırıl, berrak olmayanı daha makbulmüş. Bu flu renk durumu, vitamininin ve mineralinin bir göstergesiymiş. Obeziteden hipertansiyona, diyabetten kansere kadar pek çok rahatsızlığa bünyesindeki antioksidanlardan dolayı kalkan görevi görüyormuş.

        EDREMİT KÖRFEZİ'NE GİTMİŞKEN...

        ■ Laleli Zeytinyağları'nın fabrikasının bahçesinde, son derece sempatik bir restoran var. Hepsi zeytinyağıyla yapılmış, biribirinden enteresan yemekler var. Tatları müthiş. Zeytinyağlı erişte üzerinde servis edilen kırma zeytinli kuzu favorim olsa da; mercimekli fava yatağında hindibağ otu, kerevizli Iralan fasulye de denemeye değer. Kendi yaptıkları şarabı da tadın.

        ■ Cumhuriyet Lokantası, Edremit deyince akla gelen ilk mekânlardan biri. Akşam yemeği için pek benim kalemim olmasa da mutlaka bir öğlen gitmek lazım. Hoşsohbet sahibesi, diri otları ve sebzeleriyle müthiş bir lezzet durağı. İskender Kebabı'nı tavsiye ederim.

        ■ Ayvalık Cunda'daki Nesos Restaurant mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Yemekler çok farklı. Özellikle sarımsaklı yoğurt üzerinde servis edilip pişmesine rağmen nasıl hâlâ yemyeşil kalmış olduğunu anlayamadığım mücver bir harika. Çam mantarı tava ve vişne reçelli peynir tatlısını da denemelisiniz.

        ■ Ayvalık'taki eski bir gecekondu mahallesi olan Fethiye Mahallesi'nin ara sokaklarında dolaşın. Kediler, mahalleliler, bakkallar bir tablo gibi... Bu aralar çok gözde olan bu mahalleden ev alıp, röneve ettirmek çok moda.

        ■ Bir Edremit düğününe denk gelirseniz mutlaka katılın. Benim kaldığım otelde düğün vardı ve tabii ki bir wedding crasher olarak bu düğüne de sızdım. Artık bu huyum yüzünden neredeyse "Dünya Düğünleri" diye bir kitap yazacak kadar donanımlı bir hale gelmiş olsam da, düğünden çok etkilendim. Kadınların türban yerine başörtüsü bağladığı ve erkeklerden daha güzel folklorik dans ettikleri bu düğünde, masalara numara yerine Ploutos Zenginlik Tanrısı ve Morpheus Rüyalar Tanrısı gibi mitolojik Tanrı isimlerinin verilmesi de çok etkileyiciydi.

        Diğer Yazılar