Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1960-2011 arasında ikisi "sanal" biri "sözlü" olmak üzere toplam 5 "darbe" oldu... Dikkat edin lütfen "askeri darbe" demiyorum, söylemek istediğim çok açık; yaşanan bu 5 süreç içinde "sistem darbe" aldı ve demokrasimiz "olgunlaşma yolunda ilerlerken" zaman kaybetti...

        Sevgili dostlar, yaşananların "gerekçelerine" baktığımızda görünen sebep; "iç karışıklık, iç tehdit, irtica, bölücülük"... Görünen böyle!

        Peki arkasındakiler... Görüneni "geçip" arkasındaki dinamiklere bakanlar farklı detayları görebilirler. Yaşanan aslında çok açık; Türkiye "ne zaman" kendini bulma-demokratikleşme-zengin-leşme-fikri dünyasını kurma yoluna girmiş, bu topraklardan ve "taktıkları siyasal-finansal" prangalar sayesinde bu ülkenin kanını emenler devreye girmişler ve "her türlü oyun ile ülkeyi kontrol altına" almışlar!

        Bu noktada bazı detayları hatırlamakta yarar var: 1 - Türkiye 1954-1958 arasında "en ciddi" ekonomik krizlerinden birini yaşadı.

        2- Kriz sona yaklaşmıştı ama son darbe "reçete" görünümü altında gecikmedi; 6 Ağustos 1958'de yapılan devalüasyonla ABD Dolan'nın değeri 2.80'den 9.02 liraya yükseltildi.

        3- 1954-1958 krizi ve son dalga olan 1958 devalüasyonu, 1960 darbesinin "yolunu daha da açarken", Irak'ta yaşananlar ve Türkiye'nin Amerika ile İngiltere'nin her dediğine "evet" demesi "darbeye engel" olamadı.

        4- Türkiye kriz sonrası Amerika ve IMF onayıyla 300 milyon dolarlık bir borçlanma planladı, paranın 197 milyon dolarını aldı ama sonrası gelmeyince, istikamet zorunlu olarak Rusya'ya çevrildi. Hedefe ulaşılmış ülke "küçük paralar" ile manipüle edilerek "siyasi-ekonomik" çıkmaza girmişti!

        5- 1960 darbesi, 1950-1960 arasındaki "10 yıllık dönemi" sona erdirdi. Sonuç "kötüydü" ama detaylar farklıydı. Türkiye 10 yılda "47 fabrika" açtı ve üretime geçti! Bunlar olurken özellikle 1954 sonrası "küresel güçler" Türkiye için "krizi hazırlamaya" başlamışlardı. Küresel güçler yine bu dönemde "içerideki yerleşik düzeni" veya "onların" tabiriyle "establishment'ı" kurdular.

        6- 1965 genel seçim yılıydı, "ekonomik söylem" ve "başarı" yeniden "sağ bir iktidar" ortaya çıkarırken, Türkiye 1965 yılında % 9,1966'da % 12 ve

        1967 yılında % 4.2 oranında büyüdü.

        7- 1968'de % 3.8 olan enflasyon, 1969'da % 7.8'e ve 1970 "muhtırası sonrası" % 16.5'e yükseldi.

        8- Askeri "düzeltme" sonrası Türkiye yine "krize doğru" kayarken, IMF başta olmak üzere "küresel güçler" Türkiye'de ipleri ele almaya başladılar.

        1950-1954 ve 1965-1970 arasında "bağımsızlaşma" denemesi yapan Türkiye çökertildi-diz çöktürüldü ve özellikle 1970 sonrasında içeride ipleri ele alan "yerleşik düzen"e teslim edildi!

        9- IMF 1966'dan başlayarak Türkiye'yi "devalüasyon" diye sıkıştırmaya başladı. Yabancı "yerleşikler" tarafından içeride kurulan "yerleşik düzen", faiz ile ülkenin varlıklarını emmeye alışmış, buna "DUR" diyebilecek herkesi hükümetler dahil, kendine düşman olarak görür hale gelmişti!

        10- Türkiye 1950-1970 arası çok büyük bir potansiyele sahipti. Bu dönemde "düzensiz de olsa" zaman zaman ortalama yüzde 4.5 büyüyen Amerika'dan hızlı büyüdü. Bu büyüme potansiyeli ve sosyal-siyasal gelişim "kaynakların emilmesi" için mutlaka engellenmeliydi, engellendi!

        11- 1970'lerde artık "kirli düzen" kurulmuştu! Özellikle 1977'den sonra "kara dönem" başladı. Döviz sıkıntısı ve yokluklar "normalimiz" olurken, 1977'de çok tanıdığımız bir olay oldu ve hükümet "yeni bir paket" açıkladı. Türkiye, 1978 yılında ancak % 1.4 oranında büyürken, 1979 yılında % 0.7 daraldı.

        12- Demirel 1977 sonrasında tarihe geçen "Artık 70 sente muhtacız" sözünü kamuoyuyla paylaştı. Haksız da değildi; 1977-1980 darbesi arasındaki dönem "felakete dönüşmeye" başladı ve ekonomik bozulma ile artan terör Türkiye'yi bir kez daha askeri darbeye götürdü.

        13- 1970 sonrası kurulan "kirli düzen" 1980 darbesiyle istediği her şeyi aldı. Olaya tamamen "iyi niyetle" sahip çıkanlar 1980'de aynen 1960 gibi yine "küresel sistemin" oyununa gelmiş ve Türkiye yine "ağır bir darbe" alarak tamamen "küresel-ye-rel yerleşik düzene" teslim olmuştu!

        Sevgili dostlar, 2001 "darbesi" Derviş Paşa komutasında gerçekleştirilen 28 Şubat sürecinin "son hamlesiydi". 2001'de Türkiye 1946'da başlayan "teslim alınma-ayar verme" denkleminde "son hamleye maruz" kaldı ve tam olarak "varlıkları emilir" hale getirildi!

        Sonuç: 1960'ın "51. yılında" bu darbeleri yapanlar, şimdi Türkiye adına şu soruyu sormalılar: Kimlere, neden, nasıl alet olduk?

        Diğer Yazılar