Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAKAN Fidan ve MİT hakkında pazar günü kamuoyuna düşen Emre Uslu'nun yazısı oldukça ilgi gördü ve birçok ciddi internet sitesi de manşetten yayınladı. Çok önemli detayların olduğu bu analizin bir benzerini bundan aylar önce iki yazı halinde bu köşede sizlerle paylaşmış ve özellikle yıpratmanın dozunun artacağına dikkat çekmiştim... Yıpratmanın dozu arttı hatta bana göre içeriden de büyük destek gördü!

        Sevgili dostlar bu sabah konunun kamuoyu için önemini ve güncelliğini dikkate alarak, aylar öncesine dönmek ve özellikle bir karanlık "ODA-k" tarafından kampanya yürütülürken ortaya koyduklarımdan bazı detayları alıntılamak istiyorum:

        Yazı 1: "...son günlerde internette yerleşik bir karanlık 'ODA-k' tarafından, MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında inanılmaz bir iftira kampanyası yürütülüyor. Olmayan kardeşler, olmayan ilişkiler yaratılıp Fidan kurmaca bir senaryo üzerinden karalanmaya çalışılıyor... Aynı deneme daha önce de yine aynı 'ODA-k' tarafından yapılmış ve gelen açıklamalar sonrası yalan olduğu ortaya çıkmıştı..."

        Yazı 2: "...Türkiye'deki "yerleşik düzenin"son dönemde en çok rahatsız olduğu isim MİT Müsteşarı Hakan Fidan! Nedeni de çok açık! Birileri asla kabullenemedi; nasıl olur da yerleşik sistem içinde palazlandırılmayan biri, MİT'in başına geçti! O koltuk çok önemliydi ve oraya mutlaka ama mutlaka yerli-yabancı odakların ulaşabileceği, yurtdışında dışişlerinde görev yapmış veya yabancı askeri akademilerde okumuş bir isim atanmalıydı... Ama olmadı, o koltuğa yıllarca dışlanan bir sınıfta görev yapmış ama yılmadan kendini yetiştirip sistemin adaletsizliğinden ortaya çıkan bütün unsurları kişisel çabalarıyla tersine çevirmiş bir isim atandı... Bu tespitler sonrası gelelim; rahatsız olanların Fidan'a saldırmak için ortaya koyduklarına... Son dönemde Avrupa'da yerleşik bazı gazetelerde son derece insafsız iddialar ortaya atılıyor ve Türkiye'de bazı karanlık odaklar da bunları içeride yaymaya çalışıyorlar... Aslında iddialar çok komik ve biraz detaylı bakınca hangi kaynaklardan servis edildiğini de anlamak zor değil... Şimdi sıkı durun, bakın neler oluyormuş: Türkiye, İran ile Hizbullah arasında yeni silah köprüsü kuruyormuş ve süreç Hakan Fidan tarafından yönetiliyormuş! Daha birçok komik ve abartılı detay var ama saçmalığı algılamak için bu kadar bile yeterli. Uzun lafın kısası; bu ülkede "yerleşiklere" alet olmaz, seçkinler arasından çıkmaz veya onlara hizmet etmez, bazı ülkelerin Ortadoğu politikalarına baştan biat etmezseniz; kaderiniz hep aynıdır, nerede olursanız olun karalanırsınız... Türk halkı gözünü açmalı ve gerçekten milli menfaatlerine hizmet eden herkese, hangi meslekten olursa olsun herkese sahip çıkmalı. Yerleşiklerin oyunlarına dikkat! Çok önemli bir detayın altını çizeyim: Türk İstihbaratı uzun yıllar "ABD-İsrail-Almanya" üçgeninde etkilere maruz kaldı ve Türkiye'nin finansal-siyasal manipülasyonlar içinde dalgalandığı her dönemde asla kendini toplayamadı... Olaya bu açıdan bakınca Hakan Fidan, Türkiye için bir şans ve değerini bilmemiz gerekli... "

        Sevgili dostlar, yukarıdaki satırlar "sızma-sızdırma" olayından aylar önce kaleme alındı ve bu köşede tartışmaya açıldı. Fidan'ın müsteşar olma yoluna girdiği andan bugüne, yaşanan bütün gelişmeler aslında "dinlenme-sızma-pazarlaması" dahil, MİT-Fidan gerçeğine bakmasını bilenler için beklenen gelişmelerdi. Fidan, engellenmeli, engellenemez ve müsteşar olursa yıpratılmalı ve itibarsızlaştırılmalıydı! Öyle de oldu ve uygulamaya konan plan bana göre MİT içinde bazı unsurlar tarafından da destek görerek hâlâ devam ediyor...

        Sonuç: Bir ülkenin milli istihbarat teşkilatının içinde bazı ülkelerin uzantılarıyla ilişki içinde olup, onlarla gelecek kurmayı hayal edenler varsa ve hâlâ bulunamadılarsa; kendi ülkesi için çalışanlar aleyhine "sızma" gibi daha birçok olay gelişebilir! Teşkilatı acilen "milli" hale getirmeliyiz!

        Son söz: Sözlerim kesinlikle "teşkilat için" değil! Sözlerim teşkilat içinde çok küçük-sınırlı bir "anlayış" için. Onlar kendilerini biliyorlar, bu ülke için canını tehlikeye atarak çalışanlar lütfen alınmasınlar!

        Not: Konunun "görüşme olmalı-olmamalı" kısmına hiç girmedim. O bölüm ayrıca siyasi olarak analiz edilmeli ve siyasi otorite "doğru-yanlış yaptı" tartışması yapılmalı! Benim kısa görüşüm: Devlet görüşür, hükümet görüşemez!

        Diğer Yazılar