Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "DÜNYA genelinde ekonomik kriz var" diyenlere her zaman karşı çıktım, çıkmaya da devam edeceğim. Doğal ayıklanma süreçleri "dalgalıdır" ama asla "kriz" değildir! Yaşadığımız süreç, "Avrupa Birliği" için "natürel seçim-AYIKLANMA" olup "dünya geneline yayılan-yayılacak" bir kriz gibi algılanması-algılatılması doğru değildir!

        Sevgili dostlar, insanlığın bütün değerleri "diyalektik yürüyüş" içinde ortaya çıkar. Ekonomik değerlemeler de bunun dışında kalamaz. Petrol fiyatını, altının değerini veya sistem içinde tanımladığımız para birimlerini "değerli-daha değerli veya değersiz kılan" siyasal-sosyal yapının "diyalektik kurulumudur"! Bir örnek vereyim: Dünya iki kutuplu iken kurulan dünya düzeni Amerika ve karşısındaki güç Rusya üzerine oturmuş ve 1945-1989 arasındaki fiyatlamalar da bu düzenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 1989, yani dünya düzeninin "diyalektik siyasi" temelinin çökmesi 1989-2001 arasında tam bir "kimlik bunalımı" yaratmış ve bu bunalım 2001 yılında "kulelerin yıkılmasıyla" görünürde daha derinleşirken Amerika'nın karşısında yeni bir güç olarak "İslami terör tanımlanması zorlaması" kısa vadeli "diyalektik yürüyüş" sağlamıştır... Bugün gelinen nokta "bu karşıt gücün" gerçek olmadığının yani Amerika'yı sürekli vuracak "İslami terörün" sadece algılamada zorlandığının ortaya çıkmasıyla başlayan "siyasi dalgalanmadır, gerçeğin bilinir hale gelmesidir"!

        Sonuç: Dünya düzeni "diyalektik dinamik" olmadan şekillenemez. 1945 sonrası kurulan denklem çöktüğü ve yerine zorlanan, gerçeklerin ortaya çıkmasıyla tutmadığı için kurulacak DÜNYA DÜZENİ için yeni bir "diyalektik denklem" gerekmektedir. Bu denklem de sadece "Amerika karşısında Rusya-Hindistan-İran-Çin" veya Amerika karşısında Rusya-Türkiye çizgisinde kurulacak yeni bir yapıyla kurulabilir. Burada iki not düşmek istiyorum: Amerika, Çin üstünde yoğunlaşacak merkez yerine Türkiye-Rusya çizgisini tercih edecektir, buradaki karşıtlığın "düşmanlık" olarak düşünülmemesi gerekir. Karşıda duracak bir "parça" veya "eşit olma yolunda ilerleyen diğer" kavramı "diyalektik yürüyüş" için yeterli olacaktır, siyah da beyazın karşısında durur ama düşman değildir...

        Son söz: Yıllar önce Amerika'da karşılaştığım YENİ DÜNYA DÜZENİ ve Büyük Avrasya Konfederasyonu tezini bugün düşününce, "denklemin merkezinin" nerede oluşabileceğini daha iyi analiz edebiliyorum. Yeni düzeni ayakta tutacak denklem içinde Avrupa olmayacak ve bu bağlamda "iki büyükten biri olma yolunda" en şanslı bölge olan "Rusya-Türkiye" coğrafyası öne çıkacak, hatta çıkmaya başladı!

        Rusya, 'Gülen Hareketi' algılamasını düzeltmeli!

        SEVGİLİ dostlar, son iki gün içinde Rus-Türk tarihi konusunda yaptığım incelemelerden vardığım sonuçları sizlerle paylaşmış ve iki ülke için de doğru yolun "organik olmaya doğru gidiş" olduğunu vurgulamıştım...

        Rusya, özünden koparılıp saksıya konduğu "Petro dönemi öncesine" dönmeli ve bunu yaparken "Batılılaşma özentisi dinamiğini" başlatan Petro öncesinde, köklerini Cengiz Han dönemine doğru inerek aramalı. Bunu yaptığı takdirde "coğrafyadan alacağı güç ve bulacağı yeni potansiyel" çok büyük olabilir...

        Bu bağlamda o iki yazıya düşmek istediğim önemli bir not var: Rusya'nın Gülen Hareketi algılaması son derece yanlış ve çarpıtılmış durumda. Okullar ve faaliyetleri Rus Devleti tarafından engelleniyor ve çalışmaları durduruluyor. Bana göre olması gereken tam tersi; Rusya, "geride bıraktığı özü bulma" ve Türkiye-Rusya çizgisinde yeni bir "oluşum" yolunda, "Gülen Hareketi'nden" çok ciddi katkı ve yapıcı yeni bir tez sağlayabilir. Avrupalı olmak veya Amerika'nın zorlayacağı başka "tezleri eşliğinde" savrulmak yerine, "coğrafyanın özüne dönmesi" bu bölgelerin insanları için daha doğru olacağı gibi bu amaca giden yolda "Gülen Hareketi" birikim ve yolu açma açısından Rusya tarafından desteklenmeli... Bu coğrafya insanının Avrupa'dan alacağı hiçbir şey yok ve olamaz! NE VARSA BURADA VAR!

        Diğer Yazılar