Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti Eskişehir İl Kadın Kolları, Başbakan sıfatıyla ilk kez Eskişehir’e gelen Davutoğlu’nu, İkinci Abdülhamit’in (siyasi) varisi olarak kutsamışlar.

        Bu amaçla kocaman bir poster hazırlatılmış.

        Bu posteri, toplantının yapılacağı Porsuk Spor Salonu’nun en mutena yerine asmışlar.

        Sevgili okuyucularım pankartın üzerindeki yazıda hiçbir ilavem yok.

        Olduğu gibi aktarıyorum. Siz de fotoğrafta görüyorsunuz.

        AKP Eskişehir Kadın Kolları Başkanlığı diyor ki: “Padişahım, sultanım, Abdülhamit’im, emanetin artık emin ellerde; rahat uyuyabilirsin”, “Sormuşlar ‘nerelisin’ diye ‘daha evlenmedim’ demiş, ‘Hoş geldin’ memleketine enişte...

        ***

        Şimdi düşünüyorum; acaba böyle bir “siyasi benzetme” hangi münasebetle akıllarına gelmiştir?

        Fransızca’nın terkip üstünlüğünden kısmen aşırarak, hayret ifadesinde kullandığımız bir şaşkınlık terimi vardır: “Kel alaka” deriz...

        Tam anlamıyla “Kel alaka” bir durumla karşı karşıyayız...

        Sanki padişahlığa meraklı bir sadrazamlık tarifine benziyor...

        Olayın ruhuna tam uyan bir halk tanımlaması vardır: “Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı” deriz...

        ***

        Bundan 137 sene evvel ilk Osmanlı Meclis-i Mebusanı açılmıştı.

        Osmanlı’nın ilk meclisi açılırken Padişah Abdülhamit, kendisi adına kaleme alınan konuşmanın okunmasını istemiş ve bu görev Mabeyinci Sait Paşa’ya verilmişti.

        Sütun koşullarım elverişli olsaydı bu konuşmanın tam metnini yayınlardım. Ve halk, söylenenler ile uygulananlar arasındaki farkın ne çabuk değiştiğini hemen görürdü.

        Konuşma bitince Padişah, kendisine tahsis edilen locadaki koltuğuna yaslanarak, Meclis’in millet menfaatine faaliyet göstermesini temenni etmiş ve dua ile bu dileğin teyidinde bulunmuştu.

        Halife Hazretleri olması nedeniyle padişah hazretleri, her konuşmasına dinin (haydi alet demeyelim ama) her vesileyle adet edilmesini istiyordu.

        ***

        Parlamentoda bulunduğum yıllarda sıklıkla söylerdim; şimdi de denk düşen her vesileyle ifade ediyorum ki, Sultan Hamit’in konuşması milletvekillerine dağıtılmalıdır.

        Böylece, hürriyet ve adalet vaadiyle gelenlerin en kısa sürede istibdada meyletmelerinin örneği gösterilmiş olurdu...

        ***

        Cumhuriyet Meclisi’nin Başbakanı, istibdat idaresinin eşhasına ve ahfadına hevesleniyorsa, ülkenin çok ciddi bir devrim ve demokrasi sorunu var demektir.Abdülhamit’in, cumhuriyet siyasetinde izafe ve mukayese değeri olarak kullanılması, çok garip bir hayret yaratır.

        Meseleye bu açıdan bakınca doğrusu Abdülhamit benzetmesinin yakışanı Davutoğlu değil, Tayyip Bey olmalıydı.

        Davutoğlu ile Abdülhamit karşılaştırması pek isabetli bir siyasi teşbih sayılmaz...

        Enişte iltifatına mana yüklemek de hayli zor bir siyasi tarif zahmeti oluşturur.

        Ama asıl siyasi hata; cumhuriyet hükümetine başbakan olup istibdat idaresinden istimdat eder (yardım diler) gibi muhabbet mukayesesine göz yummak, öyle sanıldığı gibi pek makbul bir yöntem ve itibar sayılmaz...

        Diğer Yazılar