Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tayyip Bey’in aynalı konuşmalarını izlerken başlangıçta çok yadırgamıştık.

        Bugün bu bahiste haksızlık ettiğimizi söyleyebilirim.

        Çünkü aynalı üslubun önemini, meydan hitabetini sanki en muteber nutuk sanatı sayan zaaf ile malul olduğumuz için fark edememiştik.

        Oysa siyasi hitaptainsicam denilen bir kavram vardır ve bu kavramın öneminden ve tesirinden asla vazgeçilemez.

        Not: 1- Sayın Başbakan Osmanlıca öğrenin diye ısrar ettiği için bu deyimi kendileri için kullanıyorum: İnsicam, hitabet sanatında başından sonuna kadar her tümlecinden, her cümlesine kadar, bütün unsurlarının tutarlı olduğu; anlamda ve lisanda dağınıklık göstermeyen, düşüncenin muntazam ifade edilebildiği düzgünlüğün (ifadesidir) niteliğidir.

        Sayın Başbakanımız Osmanlıca ısrarını defalarca tekrarladığı için, biraz da kendilerinin hatırı için insicamın edilgen formundan söz etmeliyim: Buna Osmanlıcada münsecim denir.

        Yani hitabın muhtevası (içeriği) ve iradesini insicamda gösterir. Etkinliğine de “münsecim” deriz...

        Ahmet Bey’in Diyarbakır’daki kongre konuşmasını dikkatle dinledim. (Tek kelimeyle söylüyorum: Vallahi tek kelime atlamadan çok dikkatle dinledim.)

        Haber kanallarının aktarımlarından ve sosyal medya sayfalarından teyiden okudum.

        ***

        Ve geçmişimdeki cumhuriyet idrakinin eğitimine şükranımı ifade ederek durumu açıklamak istiyorum:

        Tam altmış yıl önce Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’nde edebiyat öğretmenimiz Sevim Günay, “hitabet sanatının incelikleri” bahsini anlatırdı.

        Derdi ki, hitapta (ya da hatipte) mana, yoksa hitabette eda bir işe yaramaz...”

        Çünkü hitabet, gürlemek değildir.

        Bazen fısıldayarak onlarca hoparlörden daha güçlü ve etkin siyasi mesaj verilebilir.

        Mesela Sayın Başbakan Diyarbakır AKP kongresindeki konuşmasında daldan dala sekti. Aynı konuya dört defa döndüğü örnek bile oldu.

        ***

        Dinleyenler arasında iki siyasetçi dikkatimi çekti. Birisi hükümet sözcüsü Arınç, diğeri Tarım Bakanı Eker... Her ikisini de yer aldıkları bütün zeminlerde izledim.

        İkisi de ayna kullanmadan konuşur. Ama insicam sanatını ustaca değerlendirirler. Bazen Arınç’ta asabiyet unsuru öne çıkar, bazen Eker’de alçakgönüllü bir himaye tebessümü...

        Ama her ikisi de hitabetin insicamını koruyan bir siyasi farklılıkla temayüz eder.

        Siyasi hitabetin ilk zemini mitolojiydi. Olympos’un tanrısı da Zeus...

        Zeus, tariflerin en güçlüsüydü; ama en kötü konuşanıydı...

        Hitabet kısa, etkin ve doğru sözün sanatıdır...

        Aksi olursa, siyaset hatibi, hatip de siyaseti yanıltır...

        ***

        Sayın Başbakan, lütfen irticali bırakın, aynalı kıraati tercih edin.

        Bırakacağınız tesir, herkesin yararına olur...

        Diğer Yazılar