Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yanlış hesap, siyasetin özünü değiştirmez. Sadece sahibini aldatır.

        Çünkü siyaset; mantığın doğru, yöntemin geçerli, aklın isabetli ve niyetin iyi olduğu mesleğin tanımındaki gerçektir.

        Bu arada; kurnazlık yapmak isteyen bazı siyaset kulağı kesikleri, varlık gösterisine soyunabilirler.

        Bu ihtimali dikkate almak, makulün içeriğindeki iyi niyeti harekete geçirmenin vazgeçilmezidir.

        Öcalan’ın “on madde” toplantısını izledim. Yalçın Akdoğan’ın olay özetleme yeteneğini beğeniyorum. Varılmış mutabakatları aktarırken, taraflara telkin edici üslup kullanıyor. Katılımcıların alınan kararların yanlış algılamasını önleyecek “ihsas”lar yapıyor ve başarılı oluyor.

        Elbette ara sıra onun da kesat hesabı olmuyor değil; bal gibi oluyor. Ama görev tarifindeki yerindelik hakkını; hem hükümetine, hem de siyasetteki ustalarına layık aktarımlar yaparak durumun egemenliğini ele geçiriyor.

        *

        Öcalan’ın on maddesi üzerine yapılan toplantıda varılan karar mutabakatlarını; böyle bir toplantı sonunda açıklamanın, hükümet kanadının başı olarak Davutoğlu tarafından yapılmasının ne kadar yerinde bir uygulama olacağını eminim takdir ediyorsunuzdur.

        Davutoğlu bu tarihi fırsatı kaçırdı.

        Sonra ne oldu?

        Sonra Pervin Buldan, hem toplantının katılımcısı, hem de HDP’nin grup başkan vekili olarak sahnedeki statü tanımlamasında en ön safta yer alan kişi oldu.

        O kadar ki, tartışmanın hüküm cümlesini veren kişi statüsü kazanarak Sırrı Süreyya Önder’in bile etkinliğinin önüne geçti.

        HDP içinde haftanın seçkin siması olarak ne Demirtaş, ne de Önder, Pervin Hanım kadar gündem belirleyici olamadı.

        AK Parti fırsatı kaçırmadı. Arınç da fırsatı kaçırmadı; doğrudan muhatap alarak Demirtaş’ı çözümün karşı tarafçısı olarak itham etti. Yaklaşan seçimin yatırımı olarak yorumladı.

        Davutoğlu’nun bu yeni manzara karşısında erkene alınmış grup toplantısında duruma temas etmesi, geç almış bir alkış bekleyişi olarak değerlendirilebilir.

        İlk adımdaki hatası şu oldu: Bu toplantıyı başbakanlık çalışma ofisinde yürütürken, konuya egemen olduğu ve yönetimin hükümet elinde bulunduğu izlenimini vermek istedi.

        Bu eylem, siyaset kurnazlığı açısından puan toplayıcı davranış oldu. Ama toplantıya ilişkin genel yorum zeminlerinin hemen tamamını Öcalan’a teslim etti.

        Dikkat ettim; o gece televizyon programlarında Davutoğlu adı bir kere bile geçmezken, “Öcalan’ın on maddesi” neredeyse can simidi gibi ortaya atıldı.

        Öyle ki, bütün kesimlerin temsilcileri bu on maddeyi, Öcalan’ın yönlendirme başarısı olarak değerlendirdiler. Yani algıyı da aştılar. Hatta “hüküm cümlesi” verdiler...

        O kadar ki, mutasavver başkanlık anayasasının dibacesi olarak değerlendirenler bile oldu.

        Bu kez Öcalan’ın yönettiği algı operasyonu, Davutoğlu’nun algı operasyonunu gölgede bıraktı.

        *

        Davutoğlu’nun açıklamalarında; ne Öcalan’ın on maddesine, ne de Pervin Hanım’ın güvenlik yasası çalışmalarının fire vereceği açıklamasına cevap veren tek cümleye rastlanılmadı.

        Siyasette bir üslup nezaketi ve zarafeti vardır: Taşı zamanında gediğe koymazsan, o duvarın şakülü bozuk olur...

        Yanlış hesap Bağdat’ta oturmaya karar vermiş ise, bu hesaptan isabet çıkmaz...

        Diğer Yazılar