Leman Dergisi meselesi, Türkiye’de ifade özgürlüğü ile kutsal değerlere saygı arasındaki sınırın çok sorunlu olduğunu gösterdi
Yasal süreç başlatıldı; gözaltılar gerçekleştirildi.
Siyasi otorite karikatürü “vile provocation” olarak niteliyor ve geniş kamu düzeni tehdidi tezini öne çıkarıyor.
Olay, sadece mizah eleştirisini değil, aynı zamanda basın özgürlüğünün sınırları ve toplumsal gerilimin uç noktaları hakkında net bir göstergedir.
TCK 216/3 nedir, nasıl işletiliyor?
“Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerlerin alenen aşağılanması hâlinde, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması durumunda, faile bir yıla kadar hapis cezası verilir.”
Bu madde iki koşula bağlıdır:
Leman karikatüründe ise:
Pratikte bu madde, siyasi iklime göre genişletilip daraltılabilen, eleştiriyle hakaret arasındaki farkı bulanıklaştıran bir denetim aracına dönüştürülüyor.
Leman’ın daha önce Filistin için hazırladığı özel kapaklar.
HAKARET YOK, SURET YASAĞI EŞİĞİNİ GEÇME VAR
Ben inancın başladığı yerde sınırsız ifade özgürlüğü olamayacağını düşünenlerdenim.
Charlie Hebdo çizimleri bu sınırı defalarca ihlal etti.
Ama Leman’ın karikatürü böyle bir içerik taşımıyor.
Yine de dünden önceki gün sokak öyle hareketlendi ki, devletin neredeyse tüm üst kademesi, bu çizimi hedef alarak harekete geçmeye karar verdi.
Camlar indirildi. Yaşlı müessese müdürü ters kelepçeyle gözaltına alındı.
Sokaklarda saldırgan kalabalıklar, içeride resmi prosedürler işledi.
Oysa karikatürün verdiği mesaj açık:
“İbrahimî gelenekten gelen iki inancın mensupları, aynı soyun çocukları arasındaki bu çatışma özünde çok anlamsız değil mi?”
Bu soru yalnızca çizilerek sorulduğu için cezalandırıldı.
Ama aranızda bu soruyu sahiden hiç düşünmeyen var mıydı?
KÜLTÜREL İKTİDAR NASIL KURULMAZ?
Leman’ın camları taşlanırken sosyal medyaya baktım.
Karikatüre öfke kusanların büyük kısmı, sadece dini hassasiyetlerinden değil, kamusal alana ve sokaklara da kendi kültürel iktidarlarının damgasını basma hevesinden besleniyordu.
Oysa kültürel iktidar, “Allahuekber” gibi güzel bir kavramı linç butonuna dönüştürerek kurulmaz.
Provokasyon üzerinden prim yapmak isteyen herkes aynı saftaydı o gece.
Tepki vermeyenleri tehdit ettiler.
Sessizliğin üzerine basarak kendilerini yükselttiler.
Ve sonunda “Allahuekber” kelimesini bir linç sloganına çevirdiler.
“İslam bu değil” demekten dilimizde tüy bitti.
Ama tekrar etmek gerekirse:
O gece yaşananlar İslam değildi.
Hz. Muhammed kendisini hiçbir zaman böyle savunmadı.