Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Ehliyet (Hukuk) Nedir?

        Hukuki anlamda yeterlilik olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda öncelikle kişi olmanın sonucu olan hak sahibi olma ehliyetinin (hak ehliyeti) altı çizilmelidir. Kişi hak sahibi varlık anlamına geldiği için hak ehliyeti kişiliğin çekirdeğini oluşturur. Hak ehliyeti kişiye tanınan bir hak olmayıp hak sahibi olabilmenin bir şartıdır. Başka bir ifade ile hak ehliyeti kişinin iradesinden ve davranışlarından bağımsız olarak, kişi olma vasfı nedeniyle kazanmış olduğu bir ehliyettir. Ayrıca bu ehliyetin haklardan istifade edip etmemekle ilgisi bulunmamaktadır. Kişi hiç yararlanmak istemediği haklara dahi kişi olma vasfı ile ehil durumdadır. Türk Medeni Kanunu (TMK) bu yeterliliği sadece sağ ve tam doğum şartı arayarak insanlara ve kanunla kurulmasına imkan verdiği tüzel kişilere tanımıştır.

        Kişilerin hak ve borç sahibi olması ile ilgili uygulanacak ilkeler hukuk düzeninin de temelini belirler. Herkesin kanun karşısında eşit muamele görmesi gerektiği yolundaki anayasal prensibin ve uluslararası sözleşmelerin eşitlik ile ilgili temel hükümlerinin özel hukuka yansıması olan medeni hukuk düzenlemeleri sadece medeni hukuk ya da özel hukuk bakımından değil kamu hukukunda da uygulama alanı bulmaktadır.

        TMK her insanın hak ehliyeti bulunduğunu ve bütün insanların hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşit olduklarını hükme bağlamıştır. Böylece, her doğan insanın, insan olarak, genel bir şekilde hak ehliyetine sahip olacağı belirtilmiştir. Buna "genellik ilkesi" adı verilir. Bütün insanlara tanınmış olan hak ve borçlara sahip olma ehliyetinin herkes için aynı olduğu belirtilmiştir ki bu da "eşitlik ilkesi" olarak ifade edilir. Ancak bu genellik ve eşitlik ilkelerinin mutlak uygulama alanı bulamayacağı, hukuki anlamda aynı durumda olanlar bakımından genel ve eşit uygulamanın olacağı, bu anlamda hak ehliyetine belli gerekçelerle istisnaların getirildiği belirtilmelidir. Bu nedenle kanunlarla hak ve borç sahibi olmakla ilgili farklı düzenlemelerin yapılması, belli şartların aranması da hukuka uygundur. Örneğin evliliğin ancak belli yaş şartı tamamlanırsa mümkün olması, soy bağının reddi davasının evlilik içinde babaya tanınması, hukuka uygun gerekçelerle getirilmiş farklılıklar olup, eşitlik ve genellik ilkelerini bozmaz.

        İkinci olarak bir kişinin kendi fiili ile hak kazanabilme ve yükümlülük altına girebilme ehliyeti olarak da tanımlanan "fiil ehliyeti" belirtilmelidir. Bu husustaki TMK'nın düzenlemesine göre fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiili ile hak edinebilir ve borç altına girebilir. Bu ehliyet, haklarda ve borçlarda değişiklik yapabilmeyi, bunları devredebilmeyi veya sona erdirebilmeyi kapsadığı gibi kişinin kendi hukuka aykırı fiillerinden sorumlu olmasını da kapsar.

        Her insan hak ehliyetine sahiptir; ancak her hak sahibinin (kişinin) mutlaka fiil ehliyetine sahip olması gibi bir durum söz konusu değildir. Çünkü fiil ehliyeti doğumla değil, sonradan kazanılan ehliyettir. TMK'da, kişinin hukuki fiillerine hukuki sonuç bağlanması kanun koyucu tarafından belirli şartlara tabi tutulmuştur. Bu şartlar belli yaş olgunluğuna ulaşma, kısıtlanmış olmama ve hak veya borç kazandıracak fiil ya da işlem sırasında ayırt etme gücüne sahip olmaktır. Hak ehliyeti ile genel ve eşit olarak, her insanın doğumundan itibaren hak ve borçlara sahip olabilmesini sağlamakla beraber kendi fiilleriyle hak kazanamayacak veya borç altına giremeyecek durumda olanların fiil ehliyetinden yoksun olması kanuni temsilci kurumu ile dengelenmiştir. Kanuni temsilciler fiil ehliyetine sahip olmayan kişilere hak ve borç kazandırabilmektedir. Fiil ehliyetine ilişkin kurallar bir yandan kişileri korurken, diğer yandan da hukuk güvenliğinin korunmasına hizmet ettiğinden emredici olup aksi kararlaştırılamaz. Diğer yandan kanun koyucunun belli konulara verdiği hakların kullanılmasının genel hükümlerden farklı olarak bağlandığı özel şartlar varsa bu hakkın kullanılabileceğini açıklamak üzere de ehliyetin bulunduğu kabul edilir. Örneğin, vasiyetname yapma ehliyeti ya da evlenme ehliyeti gibi.

        YAZAR

        Saibe Oktay Özdemir

        KAYNAK

        • Dural, Mustafa ve Tufan Öğüz. Türk Özel Hukuku, Cilt II, Kişiler Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi, 2018.
        • Oğuzman, M. Kemal, Özer Seliçi ve Saibe Oktay-Özdemir. Kişiler Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi, 2019.
        • Serozan, Rona. Medeni Hukuku, Genel Bölüm-Kişiliğin Korunması. İstanbul: Vedat Kitabevi, 2018.