Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Gaza Nedir?

        Sınırlı bir çerçevede icra edilen seferler için kullanılan gazve kelimesine dayanır. Eski sözlüklerde dar anlamda "düşmanla savaşma, sefer, savaş" şeklinde tanımlanırken zamanla İslamiyet'i yaymak, Müslümanların yönetimindeki toprakları genişletmek gibi gayretler uğrunda akınlara katılmak ve "cenk etmek" anlamını kazanmıştır. 14. yüzyıl başlarında Bergama ve Balıkesir havalisinde yazılmış olması muhtemel Risaletü'l-İslam adlı ilmihal kitabının "Gazilik Tarikası" bölümünde gaza ve gazi kelimelerini birer kez kullanan yazar; ceng, kıtal, oğraşmak, öldürüşmek, savaş, savaşan ve nihayet akın ve akıncı kelimelerini bu bağlamda açıklar. Ahmedi'nin (ö. 1413) İskendernamesi'nin Osmanlı tarihi kısmında gazaya akın denildiği görülür.

        Gazi terimi, zamanla gazada temayüz eden kişiler için kullanılmış, Müslüman hükümdarların ve Osmanlı sultanlarının ünvanları arasında yer almıştır. Geçimlerini gazada elde edilen ganimetle sağlayan gazi topluluklarına Samaniler döneminde Horasan'da rastlanır. Özellikle uç bölgelerinde görülen bu gruplar daha Emeviler zamanında Bizans sınırında faal durumdaydılar. Abbasi Halifesi Mutasım (ö. 842) devrinde Türkler gaza topluluğu şeklinde öne çıkmıştır. Guzat, fityan, ayyarûn adıyla anılan ve içlerinde talan arzusuyla hareket eden farklı kavimlerden insanları barındıran bu gruplar, Gazneliler gibi kendilerine ihtiyaç duyanlar için adeta yedek güç oluşturmuştur. 

        12. yüzyılda Şam'da yazılmış olan Bahrü'l-Fevaid adlı eserde cihad, saldıran düşmanı uzaklaştırmak, gaza ise uzaktaki düşman üzerine muhtelif sebeplerle yürümek olarak açıklanmıştır. Bu çerçevede, cihad bütün Müslümanlara farz (farz-ı ayn), gaza ise belirli sayıda Müslümana farz (farz-ı kifaye) sayılmıştır. 

        Müslüman Türklerin Anadolu'da yerleşme sürecinde gaza düşüncesinin yansımalarını gazi unvanını taşıyan yöneticilerde görmek mümkündür. 14. yüzyıl beylikler dünyasında gaza ve gazilik bilinmekte, gazi ve mücahid unvanları da kullanılmaktadır. Bu gaziler, daha önceki dönemin "alp"lerinden başka bir şey değildir. Esasen Osman Gazi'nin (ö. 1326) yanındakilerin büyük kısmının alp unvanını taşımaları da eski geleneklerin canlılığını gösterir. Alpliğin vasıflarının anlatıldığı ve 14. yy. başlarına ait Aşık Paşa'nın (ö. 1333) Garibname adlı eserinde gaziler yerine alp-eren kelimesi geçer. Aydınoğlu Umur Bey'in (ö. 1348) Birgi'deki Ulu Cami kitabesindeki unvanları arasında "el-emirü'l-kebir el-gazi" bulunur; türbedeki kitabede ise "es-Sultanü'l-guzat.. el-mücahid" unvanları vardır. 1337 tarihli Bursa Şehadet Camii kitabesinde de Orhan Gazi (ö. 1362) "gaziler sultanı" (sultanü'l-guzat), "gazi oğlu gazi" (gazi ibnü'l-gazi) şeklinde anılmaktadır.

        Anadolu'da gaza kelimesinin ilk başlarda, esasta aynı şeyi ifade eden cihad'ın yerini aldığı fakat 16. yüzyıldan itibaren özellikle yüksek zümre arasında cihad kelimesinin hakim olduğu anlaşılmaktadır. Gazi unvanı Osmanlı tarihi boyunca ve Milli Mücadele'de olduğu gibi günümüzde de itibarlı bir unvan olma özelliğini korumaktadır. 

        YAZAR

         Mehmet Öz