Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi İnsani Müdahale Nedir?

        İnsani müdahale, bir devletin kendi sınırları içinde yaşayan insanların karşı karşıya kaldığı ağır insan hakları ihlallerinden korunmasını sağlamakta yetersiz veya isteksiz olması durumunda, o devletin egemenlik yetkileri hilafına diğer devlet/ler veya bir uluslararası örgüt tarafından bu duruma son verilmesi amacıyla başvurulan askeri müdahale olarak kabul edilmektedir. İnsani müdahale iki şekilde gerçekleşebilir: Birleşmiş Milletler hukukuna göre yapılan müdahaleler ve münferit devlet müdahaleleri. Bunlardan ilki, Birleşmiş Milletler Şartının hükümleri uyarınca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin barışın tehdit edildiğini, bozulduğunu ya da bir saldırı eylemi olduğunu saptaması, barışın ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması gerekliliğine yönelik verdiği karara uygun olan silahlı kuvvet kullanımlarıdır. İkincisi de bir devletin diğer devletin egemen topraklarına insani amaçlarla tek yanlı askeri müdahalesidir.

        İnsani müdahale kapsamındaki kuvvet kullanımı ya da kullanılması tehdidi sadece yakın dönemde karşılaşılan bir olgu olmamakla beraber Soğuk Savaş sonrası özellikle 1994 yılında Ruanda'da yaşanan ağır insan hakları ihlallerine uluslararası toplumun sessiz kalması ya da NATO'nun 1999 yılındaki Kosova'ya müdahalesi sonrası uluslararası ilişkilerde ve uluslararası hukukta tartışılmaya başlamıştır. Bu tartışmaların odağında insani amaçla yapılan müdahalede, müdahale edilen devletin egemenlik haklarının ihlal edilip edilmediği ve müdahalenin her zaman sivilleri korumak amacına hizmet edip etmediğinin açık olarak tespit edilebilmesindeki zorluk neticesinde ortaya çıkan müdahalenin meşruluk sorunu yer almaktadır. Bu konularda henüz bir uzlaşıya varılamamış olması, insani müdahale tartışmalarının "koruma sorumluluğu" kavramıyla başka bir bakış açısıyla ele alınmasını gündeme getirmiştir. Koruma sorumluluğu (Responsability to protect, R2P), insani müdahalenin belirsizliği karşısında insani müdahalenin konu ve yöntem meselelerini farklı bir zemine taşıyarak insanların karşı karşıya kaldığı soykırım, etnik temizlik, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan korunmalarını insan haklarının korunmasındaki uluslararası sorumluluk düşüncesine dayanmaktadır.

        1999 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın devletlerin egemenlik yetkilerini gözden geçirmelerine ilişkin çağrı niteliğindeki konuşması üzerine Kanada hükûmetinin girişimiyle Devlet Egemenliği Uluslararası Komisyonu (ICISS) kurulmuştur. Komisyonun 2001 yılında yayımladığı raporda koruma sorumluluğunun genel esasları belirlenmiş ve Birleşmiş Milletler tarafından bunların benimsenmesi tavsiye edilmiştir. Bunun üzerine koruma sorumluluğu Birleşmiş Milletler reform çalışmalarına dahil edilmiştir. Ancak koruma sorumluluğuna ilişkin kurallar henüz üzerinde uzlaşıya varılmış yazılı yasal bir temele kavuşturulamamıştır.

        Koruma sorumluluğunda, insani müdahalenin gerektirdiği durumlar karşısında ilgili devletin sınırları içinde yaşayanları koruyamaması durumunda yabancı devlet(ler)in müdahale yetkisinin kaynağı uluslararası örgüt organlarına paylaştırılmış üç ayaklı bir sorumluluk anlayışına dayandırılmaktadır: önleme sorumluluğu, mukabele sorumluluğu ve yeniden tesis etme sorumluluğu. Koruma sorumluluğu temelinde yapılacak olan müdahaleler için de uyulması gereken altı ölçüt kabul edilmiştir. Bunlar doğru otorite, haklı neden, doğru amaç, son çare, ölçülülük ve olumlu gelişme beklentisidir. 

        Bir devletin sınırları içinde bulunanların insan haklarının korunması o sınırlar içinde en üst yetki tekeline sahip olan devlete düşen asli bir yükümlülüktür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, devleti oluşturan üç unsurun -toprak, insan topluluğu, siyasal iktidar- en az ikisinde ortaya çıkan bir bozulma anlamına gelmektedir. Siyasi ve hukuki zeminde ulusal bir sorun olarak ortaya çıkan bu durumun düzelmesinin beklenmesi insan hakları açısından geri dönülmez zararlara sebep olabilir. İnsan haklarının uluslararasılaşması, insan haklarının korunması meselesini de uluslararası boyuta taşıyarak bir devletin kendi vatandaşlarını korumak amacıyla değil, başka bir devlette bulunan insanları karşı karşıya kaldıkları tehlikelerden kurtarmak amacıyla askeri güç kullanmasının siyasi ve hukuki temellerinin de yeniden düşünülmesini gündeme taşımıştır. İnsani müdahale ve sonrasında geliştirilen koruma sorumluluğu bu çerçevede ortaya çıkmaktadır. İnsan haklarının etkin korunması ile devletlerin egemenlik yetkilerinin muhafazası arasındaki hassas dengeyi koruyacak uluslararası hukuk kuralları üzerinde ortak bir çözüme ulaşılması insan hakları merkezli daha güvenli bir dünya yaratılmasını temin edecektir.

        YAZAR

        Didem Köse