Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Mesih Nedir?

        Çeşitli dini geleneklerde dünyanın sonuna doğru Tanrı tarafından görevlendirilen kurtarıcı; Hristiyanlık'ta tanrısal Oğul'un yeryüzünde bedenleşmiş hali, ilahi kurtarıcıdır.

        Yağla meshetmek suretiyle dini bir görevi yerine getirmeye uygun hale getirilmiş, kutsanmış veya Tanrı'nın bir görev tevdi etmek için el koyduğu kişi anlamına gelen mesih zulüm, adaletsizlik, siyasi ve toplumsal baskı gibi karışıklıkların ve kaosun hakim olduğu bir dönemde Tanrı tarafından görevlendirilmiş özel bir kurtarıcıyı ifade etmektedir. Mesih kelimesi Aramice "meşiah", İbranice "maşiah"tan gelmektedir. Bu terim, Yunancada "christos", Latincede "christus", İngilizcede "christ", Arapçada ise "mesih" şeklinde yer almaktadır. 

        Tüm dini geleneklerde dünyanın sonuna doğru gelecek özel donanımlı bir kurtarıcı beklentisinin olduğu görülür. Yahudilikte beklenen kurtarıcı Yahudileri yabancı işgalinden kurtaracak ve onların barış ve huzur içinde yaşayacakları dünyevi bir krallık tesis edecek bir kral iken; diğer dini geleneklerde ilahi kurtarıcı ahir zamanda gelerek dünyadaki her türlü baskı ve zulme son vermek suretiyle ilgili olduğu dinin dünyada hakim olmasını sağlayacak bir manevi kurtarıcıdır. Yahudilikte Mesih'e herhangi bir dini rol verilmeyerek onun tamamen dünyevi bir kurtarıcı olarak görülmesinin iki önemli nedeninden biri, Kral Davut döneminde kurulan ve Kudüs'ün başkent yapıldığı Büyük İsrail Krallığı'nın kısa süre içinde yıkılmasından dolayı tekrar söz konusu krallığın tesis edilmesi yönündeki beklentidir. Haddizatında Yahudilikteki kral Mesih beklentisi de Babil Sürgünü sonrası ortaya çıkmıştır. Diğeri ise Yahudi inancında sadece Tanrı Yahve'nin dini kurtarıcı olarak görülmesidir. 

        Yahudileri baskı ve zulümden kurtaracak ve altın çağı başlatacak özel donanımlı bir kurtarıcı anlamında "messiah" kelimesi Yahudi kutsal metni Tanah'ta geçmemektedir. Bunun yerine Tanah'ta toplam otuz sekiz kez geçen (Torah'ta dört, Neviim'de yirmi ve Ketuwim'de on dört) "messiah" kelimesi kutsanmak suretiyle özel bir göreve tayin edilen rahiple/kahinlere ve krallara göndermede bulunmaktadır (Levililer, 4: 3, 5, 16; I. Samuel, 2: 10, 12: 3; I. Krallar, 19: 16). Yahudi geleneğine göre Samuel, Saul ve Davut'u, (I. Samuel, 10: 1; 16:13), kahin Tsadok ise Süleyman'ı kutsayarak kral atamıştır (I. Krallar, 1: 39). Tanah'ta gelecekte tasavvur edilen altın çağa ilişkin pasajlar elbette vardır. Ancak bu pasajlar, altın çağı bir Yahudi mesihinin teşekkül ettireceğini ifade etmez. Örneğin İşaya 45: 1'de Yahudi yurdunu işgal ederek İsrailoğulları'nın önde gelenlerini Babil'e sürgüne gönderen Babillileri yenerek İsrailoğulları'nın tekrar Kudüs'e dönmesine izin veren Pers Kralı Cyrus/Hüsrev, Tanrı Yahve'nin mesihi yani kutsadığı kralı olarak nitelendirilmiştir. 

        Babil Sürgün'ünden sonra Kral Davut'un soyundan gelecek bir kral Mesih vasıtasıyla İsrailoğulları'nın esaretten kurtarılıp Davut Krallığı'nın yeniden canlandırılması üzerine oturan Yahudilikteki mesih beklentisi İsa-Mesih öncesinde şekil değiştirmişti. MÖ 332 yılında Büyük İskender'in Filistin topraklarını işgal etmesiyle İsrailoğulları artık Yunan-Roma medeniyetinin etkisi altına girmişti. Perslerin yönetimi altında kendi inançlarını özgürce yaşamalarına müsaade edilen İsrailoğulları, Romalıların baskı ve Helenleştirme politikaları karşısında kral Mesih beklentisinden yavaş yavaş eskatolojik anlamda "kurtarıcı Mesih" beklentisine geçiş söz konusu olmuştur. 70 yılında İkinci Mabed'in Romalılar tarafından yıkılması ve 135 yılında da Bar Kohva İsyanı'nın başarısızlıkla sonuçlanması Davut Krallığı'nı ve Sadok Kohenliği'ni birlikte barındıran ilahi düzenini yeniden tesis etmek için Tanrı'nın bir kral-Mesih göndereceği beklentisi Yahudiler arasında ciddi alıcı bulmuştur. Nitekim Daniel kitabında Davut'un kurduğu Büyük İsrail Krallığı'nı yıkan Babillerin ardından Pers, Yunan ve Roma işgallerinden sonra gelecek olan Mesih-kral vasıtasıyla hükümranlığı sonsuz olacak Tanrısal Krallığın yeniden tesis edileceğinden bahsetmektedir (Daniel, 7-9 bölümler). Babil Sürgünü sonrası dünyevi bir kurtarıcı olarak gündeme gelen fakat zamanla eskatolojik bir kral-Mesih'e dönüşen Yahudilikteki Mesih inancına göre Yahudiler Tanrı tarafından özel olarak gönderilecek karizmatik bir ilahi kurtarıcı vasıtasıyla yabancı işgallerden kurtarılacak ve Tanrı tarafından ilk defa Hz. İbrahim'e vaat edilmiş olan kutsal topraklarda (Filistin Bölgesinde) Davud döneminde olduğu gibi dini ve siyasi açıdan tam bağımsız "Büyük İsrail Devleti" tesis edilecektir. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere Yahudilerin günlük ibadetlerinde okudukları inanç esasları arasında yer alan Mesih inancı günümüz Yahudilerinin yarısını oluşturan Ortodoks Yahudilik tarafından olduğu gibi korunurken; ilahi donanımlı özel bir kurtarıcı inancını reddeden Reformist Yahudilik, tüm insanlığın durumunun tedrici olarak iyileştirildiği bir Mesihi çağa vurgu yapmaktadır. Ultra-Ortodoks Habad-Lubaviçler ise gelmesine iman edilen kurtarıcıyı 1994 yılında ölen son liderleri Mendel Schneerson ile özdeşleştirerek Mesihi dönemin başladığına ve günümüz İsrail Devleti'nin de bu sürecin bir parçası olduğuna inanmaktadır. 

        Hz. İsa'nın geldiği dönemde İsrail'in ahiret beklentilerinin bir parçası olarak ifade edilen mesih fikri, temelde yeniden tesis edilmesi arzulanan Davut Krallığı ile ilgiliydi. Erken dönem Hristiyan geleneğinde İsa'nın Kral Davud'un soyundan gelip onun krallığını tekrar yeryüzünde tesis edecek bir kral-Mesih olduğuna inanılıyordu. Ancak İsa'nın bizzat kendisinin bu anlamda bir mesih olduğunu ima edecek herhangi bir söylem veya eylemde bulunmayınca insanlar onun mesihliğinden şüphe duymaya başlamışlardı. Bunun üzerine İncil yazarları ve diğer Hristiyanlar İsa'nın bu kral-Mesih anlamında değil, özel bir görev için Tanrı tarafından seçilmiş anlamında mesih olduğu temasını işleme yoluna gitmişlerdir. Snoptik İncillere baktığımızda İsa'nın "Mesih" sıfatını kendisi için kullanıp kullanmadığı konusu oldukça şüphelidir. Geleneksel Hristiyan araştırmaları Markos İncili'ni delil göstererek İsa'nın kendi mesihliği onayladığı iddia etmektedir. Ne var ki bu İncil'de geçen ilgili pasajı dikkatlice incelediğimizde bu sonuca varmamız pek mümkün gözükmemektedir. Nitekim Markos İncili'nde İsa'nın "İnsanlar benim kim olduğumu düşünüyor?" şeklindeki sorduğu bir soruya bazı insanların "Vaftizci Yahya", bazılarının "Elija" ve bazılarının da "önceki peygamberlerden biri" şeklinde yanıt vermeleri üzerine İsa'nın havarilerine dönerek "Peki siz benim kim olduğumu düşünüyorsunuz?" diye sorduğu, Petrus'un da "Sen Mesih'sin" diye cevap verdiği, bunun üzerine İsa da bunu kimseye söylememelerini onlara sıkıca tembihlemiştir (Markos 8: 27-30, 31). İsa, Yahudi baş rahibinin huzurunda sorguya çekildiğinde "Bize Mesih, kutsanmışın oğlu olup olmadığını söyle!" (Markos 14: 61) sorusu ile karşılaşır. Markos İncili'ne göre İsa bu soruya "evet" şeklinde yanıt verir ( Markos 14: 62). Luka İncili'ne göre İsa söz konusu soruya cevap vermekten kaçınır (Luka 22: 67). Matta İncili'ne göre ise "hayır" diye cevap verir (Matta 26: 64). İsa'nın kendisini "mesih" sıfatının taşıyıcısı olarak gördüğü iddiasının hiçbir gerçekliği yoktur. Aksine onun söz konusu bu sıfatı kendisi için kabul etmediği açıktır. Bu duruma karşın Hristiyan inancında İsa'nın mesih olarak kabul edilmesi çarmıh sonrası dönemde havarilerinin onunla ilgili telekkileriyle Hristiyanlığın şekillendiricisi olan Pavlus'un Şam yolundaki vizyonuna dayanmaktadır. İsa'nın mesihliğiyle ilgili oluşan Hristiyan inancına göre çarmıha gerilip üçüncü günde dirilerek Tanrı (Baba) katına yükselen İsa-Mesih, dünyanın sonuna doğru tekrar yeryüzüne dönecek ve kendine inananlarla birlikte semaya yükselecektir. Ona inanmayan tüm inançsızlar yok edildikten sonra taraftarlarıyla birlikte tekrar yeryüzüne inecek ve bin yıl sürecek Tanrısal Krallığı'nı tesis edecektir.

        İslam literatüründe de ahir zamanda Mehdi ile birlikte İsa'nın tekrar yeryüzüne gelerek barış ve adaleti sağlayacağı ve tüm dünyayı İslam dininin çatısı altında toplayacağı düşüncesi yer almaktadır. Bu kanaatin en önemli nedeni İsa'nın kendisini öldürmek isteyenlerin elinden Allah tarafından kurtarılarak semaya yükseltildiği anlayışı ile Kur'an-ı Kerim'de Hz. İsa için kullanılan "Mesih" nitelendirmesidir. 93 ayette Hz. İsa'ya atıfta bulunan Kur'an, bunların dokuzunda Hz. İsa için "Mesih", "Meryem oğlu Mesih" ve "Meryem oğlu İsa-Mesih" sıfatını kullanmaktadır. Yahudilik ve Hristiyanlıktaki Mesih inancının etkisinde kalan bazı yorumcular da Hz. İsa'nın ahir zamanda kurtarıcı olarak yeryüzüne tekrar gelecek olmasından dolayı Kur'an'ın onun için bu sıfatı kullandığını ileri sürmektedir. Kur'an, mesajının daha iyi anlaşılması için genel olarak nazil olduğu dönemin insanlarının anlayacağı bir terminoloji kullanmaktadır. Kur'an'ın nazil olduğu dönemde Hz. İsa, komşu Hristiyanların da etkisiyle toplumda "Mesih", "İsa-Mesih" veya "Meryem oğlu İsa-Mesih" olarak tanınıp bilindiğinden Kur'an da onun için bu sıfatı kullanmıştır. Kur'an, Hristiyanların Hz. İsa ile ilgili aşırıya kaçan pek çok iddialarını da reddetmektedir. Buna göre eğer Kur'an sadece "İsa" adını kullanmış olsaydı muhtemelen ne mesajın muhatabı olan Araplar ne de Hz. İsa ile ilgili eleştirilere muhatap olan Hristiyanlar kimin kastedildiğini anlayabileceklerdi. Kısaca Hz. İsa, Mesih olduğundan veya Mesih olarak yeryüzüne tekrar geleceğinden değil, Kur'an'ın geldiği toplumda İsa-Mesih diye tanınıp bilindiğinden bu sıfatı onun için kullanmıştır.

        Mecusilikte dünya hayatının son döneminde Zerdüşt'ün soyundan gelecek Saoşyant adlı ilahi bir kurtarıcı tüm kötülüğü yok ederek iyiliğin zaferini ilan edecektir. Sabii inancına göre de ahir zamanda kötülük, fitne, zulüm, baskı ve savaşlar gittikçe artınca ve Sabiilere karşı her türlü baskı ve zulüm çoğalınca "son savaşçı ya da son kral" olarak adlandırılan ilahi kurtarıcı gelecek, tüm kötülüklere son vererek dünyada barışını ve düzeni tesis edecektir. Hristiyanlığın içinde zuhur eden Maniheist inancına göre de büyük bir savaşın çıktığı ve ardından da dünyada her türlü fitne ve fesadın ve günahın çoğaldığı ahir zamanda ışık elçisi olarak tasavvur edilen İsa-Mesih tekrar yeryüzüne gelerek yargılamayı başlatacak ve bunun sonucunda da Maniheistler kurtulacaktır. Kötüler de cehenneme atılacaktır. Hint dini geleneklere baktığımızda Hinduizmde Tanrı Vişnu'nun son avatarı olan Kalki'nin, Budizm'de de dünyanın Budist öğretisini unuttuğu bir dönemde kurtarıcı olarak Buda'nın Maitreya Buda olarak tekrar yeryüzüne gelip Budizm'i yayacağına inanılmaktadır. 

        YAZAR

        Mahmut Aydın