Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Toprak Coğrafyası Nedir?

        Toprak coğrafyası; toprak oluşumu etkileyen iklim, topografya, ana materyal ve bitki örtüsü ve insan etkilerini ele alan ve toprak tiplerinin yayılış alanlarını inceleyen coğrafyanın bir daldır. Bu bakımdan toprak coğrafyasının iyi anlaşılması için toprak bilimi ile fiziki coğrafya konuları ve insan faktörünün iyi bilinmesi şarttır. Zira toprak oluşumu, sınıflandırılması ve yayılış alanlarının belirlenmesi, bizatihi fiziki coğrafya ile kısmen beşeri coğrafya sayesinde ortaya konulabilmektedir. 

        Toprak biliminin (pedoloji) toprak coğrafyası çalışmalarında öncül bir yeri bulunmaktadır. Fiziksel ve kimyasal olaylarla ayrışan yer kabuğunu birkaç mm ile birkaç metre kalınlığında kaplayan toprak, dünyada birincil üretim olan bitkilerin ve tarımsal ürünlerin yetiştiği bir ortamdır. Toprak katında ise tür sayısı henüz tam olarak bilinmeyen zengin bir flora ve fauna barındırır. Toprak bilimi, esas itibarıyla pedojenez yani toprak oluşumu, toprak morfolojisi, toprakların fiziki ve kimyevi özellikleri, sınıflandırılması ve bitki beslenmesi özellikle tarım konularını kapsamına alır. Toprağın oluşumunu, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile farklı toprak tiplerinin meydana gelmesini iklim, ana materyal, topografya ve vejetasyon doğrudan etkiler. Ayrıca toprak bilimi ile meteoroloji, klimatoloji, ekoloji, biyoloji, hidroloji, jeomorfoloji, yüzeye çıkmış jeolojik yapıyı oluşturan tortul, volkanik ve metamorfik kayaları oluşturan ana materyal, insanın da etkili olduğu biyotik etkenler ile diğer doğal ve yer bilimleri arasında da önemli ilişki vardır. Geçmişteki toprak oluşumu ise paleoekoloji, paleocoğrafya, buzul jeomorfolojisi ve paleoklimatoloji çalışma alanlarıyla aydınlatılır. 

        Toprak coğrafyası araştırmalarında önemli bir yere sahip olan iklim, ana materyalin fiziki ve kimyevi ayrışmasında oldukça etkilidir. İklim, aynı zamanda topraktaki anyon ve katyonların ve kirecin yüzeyden alt katlara doğru taşınmasında ve toprak profilinin oluşmasında önemli etkiye sahiptir. Örneğin Karadeniz kıyı kuşağında başlayarak 1200 m'ye kadar çıkan nemli ve ılıman iklim koşullarında yıkanmadan dolayı topraktaki katyonların yerine geçen hidrojen katyonunun artmasıyla oluşan asit reaksiyonlu orman toprakları hakim durumdadır. 1200 m ile 2200 m dolayında iğne yapraklı ormanların olduğu yerlerde üst toprak katında sıcaklık yetersizliği nedeniyle organik madde birikiminin arttığı asitlik derecesi daha yüksek olan topraklar yer almaktadır. Orman sınırının üstünde soğuk iklim koşulları ve çayır örtüsü altında ise yüksek dağ-çayır toprakları görülmektedir. Topraklar besin maddeleri yönünden fakir olan bu topraklar, mısır dışındaki tahılların yetişmesine uygun değildir.

        Kışları yağışlı yazları sıcak ve yağışsız geçen Akdeniz iklim bölgesinde iyi oksidasyondan dolayı kırmızı Akdeniz toprakları (Terra Rossa) bulunur. İç bölgelerimizdeki yarıkurak iklim koşullarında toprağın alt katında karbonatların biriktiği kahverengi ve kestane renkli topraklar yaygındır. Kireçli olan bu topraklar, kireç ihtiyacı yüksek olan bozkır bitkileri ile buğday ve arpa gibi tahılların yetiştiği sahalara tekabül etmektedir. 

        İklim gibi, topoğrafya şartları da toprak çalışmalarında önemli bir değer teşkil etmektedir. Nitekim yükselti ve bakı koşulları, özellikle yatay ve dikey doğrultuda değişmesi, farklı toprakların gelişmesinde etkili olmaktadır. Şöyle ki, Akdeniz iklim bölgesinde 1200 m'ye kadar olan sahada toprak yüzeyinde organik madde birikiminin yok denecek derecede az olduğu kırımızı Akdeniz topraklarından daha yükseklere doğru sıcaklığın düşmesiyle organik maddenin birikmesine bağlı olarak kahverengimsi Akdeniz topraklarına geçilir. Dağların üst kesimlerinde soğuk iklim koşulları ve çayır örtüsü altında gelişen organik maddece zengin yüksek dağ-çayır toprakları, yüksek yerlerdeki eğimli yamaçlarda fiziki parçalanmanın hakimiyeti altında taşlı topraklar bulunur. 

        Ülkemizde dağ sıralarındaki bakı koşulları, hem cephelerin geçişi hem de güneş radyasyonunu alınması durumu, toprak oluşumu ve bitkilerin dağılışı üzerinde önemli etkiye sahiptir. Mesela kuzeyden gelen cephelerin engellendiği Kuzey Anadolu dağlarının kuzey yamaçlarında 1000 mm'nin üzerine çıkan yağış güneye bakan yamaçlar 500 mm'nin altına kadar düşmektedir. Bu duruma bağlı olarak Kuzey Anadolu dağlarının kuzey yamaçlarındaki asit reaksiyonlu topraklardan güneye bakan yamaçlarındaki alkali reaksiyonlu topraklara geçilir.

        Yer hareketleri, volkanik faaliyetler, jeolojik yapıyı oluşturan taşlar, tabakalar ve farklı iklimlerin topografyanın şekillenmesindeki etkileri inceleyen jeomorfoloji ve belli jeomorfoloji birimleri ile toprakların oluşumu ve dağılışı arasında doğrudan ilişkiler mevcuttur. Mesela iklim koşullarına göre oluşmuş ABC profilli topraklar, sadece taraça, aşınım ve plato düzlükleri üzerinde bulunur. Genellikle dağların eğimli yamaçlarında orman örtüsü altında bile toprakların aşınmasından dolayı A ve C horizonlu toprak profili oluşmaktadır.. Sürekli olarak taşkın ve millenmenin olduğu taşın ve delta ovalarında alüvyal topraklar, taşkın dönemlerinde taşınan kil ve milden oluşan ince malzemelerin biriktiği terk edilmiş akarsu vadileri ve çukurluklarda killi ve milli topraklar yer alır. Delta ve taşkın ovalarında yeraltı suyu seviyesinin yüksek olduğu, serbest oksidasyonun olmadığı yerler, hidromorfik ve hidromorfik alüvyal toprakların yayılış alanlarına tekabül eder. Deniz kenarları ile iç kısımlarda fazla sulanmanın olduğu yerlerde yeraltı suyundaki tuzlu-alkali maddelerin kapilariteyle (kılcallıkla) yüzeye çıktığı yerlerde çorak topraklara rastlanılır.

        Ülkemizde tüm jeolojik devirlerde oluşmuş çeşitli volkanik ve tortul kayalar ile genellikle Paleozoyik'te meydana gelmiş metamorfik kayalar bulunur. Eğimin fazla olduğu yerlerde toprakların aşınmasıyla ana materyalin yüzeye çıktığı yerlerde ana materyalin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin etkili olduğu intrazonal topraklara rastlanılır. Örneğin Aydın Dağları ve Bozdağlar'da gnays ve mikaşistler ile Uludağ, Kaçkar Dağları, Kazdağları ve Baskil (Elazığ) dolaylarında granitlerin ayrıştığı yerlerde kumlu bünyede bitki besin maddelerince fakir topraklar bulunur. Volkanik kum ve tüfler üzerinde de aynı şekilde kumlu ve fakir topraklara rastlanılır. Kil ve kireç karışımından oluşan marnlar üzerinde ise milyonlarca yıl süren bir ayrışma sonucu ancak rendiza toprakları oluşmuştur. Düzlük ve az engebeli sahalardaki marnlar, aynı zamanda üzerinde tarımın yapıldığı sahalara tekabül etmektedir. Kil miktarı fazla olan marnlar üzerinde ise dönen ya da taş doğuran toprak olarak da bilinen ağır bünyeli Vertisollerin oluşum sahasıdır. Kireçtaşlarının olduğu karstik sahalar, toprak oluşumu yönünden ayrı bir öneme sahiptir. Eğimli yerlerdeki karbonat oranı yüksek çatlaklı kireçtaşında toprak, yüzeyde değil suyun tutulduğu, sızdığı çatlaklar ve tabakalar arasında meydana gelmektedir. 

        Toprak coğrafyası çalışmaları açısından bitkilerin yeri ve önemi büyüktür. Bitki, gövde ve yapraklarında yağış sularının bir bölümünü alıkoymakta, suyun yüzeysel akıma geçmesini önemli ölçüde engellemekte, kökleriyle ana maddenin ayrışmasını hızlandırmakta, bitkinin tamamen ayrışmasıyla oluşan humus toprağı taneli bir yapı kazandırmakta ve toprağın besin maddeleriyle zenginleşmesini sağlamaktadır. Ayrıca toprak, fauna ve florasının yaşam alanını oluşturmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle bitki, toprağın oluşması ve korunmasında esas rolü oynamaktadır. Bitkinin olmadığı yerde esasen canlı bir öge olan topraktan söz etmek mümkün değildir. Nemli ılıman iklimdeki geniş yapraklı orman altında organik maddece zengin asit reaksiyonlu orman, iç bölgelerdeki kurakçıl orman altında kireçli orman, bozkırlarda kahverengi bozkır, alpin çayırlar altında yüksek dağ-çayır, uzun boylu çayır-bozkır vejetasyonu altında çernezyom toprakları yer almaktadır.

        Toprak oluşumunun coğrafi açısından değerlendirilmesinde etkisi kısmen de olsa beşeri coğrafyadan bahsetmek gerekir. Nitekim insan, bitki örtüsünü tahrip etmekle, önce toprak, daha sonra ana materyal erozyonuna yol açmakta ve yanlış sulama ve tarım sistemleri çoraklaşmaya neden olmaktadır. Bunların ıslahı, yine insanın bilgi ve teknoloji seviyesine göre olmaktadır. Ülkemizdeki eğimli sahalardaki ana materyalin etkisiyle oluşan topraklar ile aşırı sulamayla meydana gelen çorak topraklar, tamamen insan etkisiyle meydana gelmiştir.

        Toprak bilimi konusu sadece orman ve ziraatçıların değil aynı zamanda coğrafyacıların da önemli bir araştırma alanıdır. Toprak araştırmalarında coğrafyacılar ile diğer meslek grupları arasındaki en önemli fark, fiziki coğrafya metotlarına göre toprak oluşumunda etkili olan iklim, topografya-jeomorfoloji birimleri, ana materyal ve bitki toplulukları dikkate alınarak yöresel ve bölgesel ölçüde toprakların oluşum süreçlerinin ortaya çıkarılmasına, toprak tiplerinin tespiti ve yayılış alanlarının belirlenmesine dayanmazıdır. Hemen ifade edilmelidir ki, toprak; sadece Fiziki Coğrafya'nın değil, aynı zamanda Beşeri Coğrafya'nın da, yakından alakadar olduğu çok önemli bir konudur. Zira insan topluluklarının beslenmesine dolaylı ve dolaysız katkı sağlamaktadır ve bu tabii kaynağı korumak hepimiz için bir insani görev olarak telakki edilmelidir. Sonuç olarak, toprakla ilgili ulusal ve uluslararası birçok araştırma yayında coğrafyacıların da olduğu görülmektedir.

        YAZAR

        İbrahim Atalay