Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün ekonomiye ait üç veri açıklandı. Ocak ayı gelen turist sayısı yüzde 6 düştü. Bunu bekliyorduk, malum Rusya ambargosu ve bazı Avrupa ülkelerinin korkusu gelen turist sayısını azalttı.

        Ocak ayı dış ticaret verileri ise dış ticaret açığının yüzde 13 azalması yönüyle iyiydi. Bu azalmanın asıl kaynağı ithal edilen malların fiyat gerilemesinden dolayı toplam ithalatın yüzde 20 daralmasıydı. 13.3 milyar dolara inen aylık ithalat rakamını en son Şubat 2010’da görmüştük. Tam 6 yıldır ithalat 15 ve hatta zaman zaman 20 milyar doların üzerinde seyrediyordu.

        - Dış ticaretteki bu pozitif taraf yanında negatif olan ise ihracatın daha önce açıklanan TİM ve Gümrük Ticaret Bakanlığı verilerinden daha kötü çıkmasıydı. Bunda da geçen yıl altın ihracatının çok güçlü olmasının yarattığı baz etkisi bir ölçüde rol oynadı. Hatta bu nedenle İsviçre’ye ihracat yüzde 82 gibi çok yüksek oranda geriledi. Aylık bazda yüzde 22 gerileyen ve 9.6 milyar dolara inen ihracat Ocak 2011’den bu yana en düşük seviyesini gördü. Dış ticaret açığı azaldığı için bunun cari açığa olumsuz etkisi olmayacak, hatta açık düşecek. Ancak ihracattaki düşüş içeride üretimi azaltıcı etki yapacak ve bu yönüyle negatif etkisini gösterecek.

        - Dün açıklanan üçüncü veri şubat ayı Ekonomik Güven Endeksi’ydi. Endeks şubat ayında 71.5 ile yayınlanmaya başlandığı 2012 başından itibaren en düşük düzeyine indi. 100’ü normal aralık diye kabul ediliyor ve üstüne çıkılması ekonomiye güvenin pozitif tarafa döndüğünü, 100’ün altına düşmesi ise negatife çevrildiğini gösteriyor. Bu endeks ay içinde açıklanan Tüketici, Reel Kesim ve sektör endekslerinden oluşturuluyor. Yani üretici ve tüketici kesiminin bir arada yoğrulduğu bir veri. Bunun bitişikte son 1 yıllık dökümü yer alıyor.

        - Geçen yılın eylül ayında yüzde 72.6’ya kadar düşen endeks ekim ayındaki finansal piyasa iyileşmesine ve seçim anketlerine paralel yükseldi ama asıl sıçramasını seçim sonrası kasım ayında 104.8’e yükselerek yaptı. Bu sıçramada da Tüketici Güveni ve Reel Kesim Güveni’ndeki hızlı artış etkiliydi. Hem tüketici tüketmeye hevesli hem de üretici üretmeye ve risk almaya istekliydi. Seçimle siyasi istikrar yakalanmış, genel bir rahatlama ve atılım için artık ekonominin önünün açılması geriye kalmıştı.

        - Ancak endeksler aralıkta düşmeye başladı, ocakta bu düşüş sürdü ve şubat ayında da ivmelendi. Kasım başı ile şubat arasında ne oldu da ekonomiye güven önemli ölçüde zayıfladı?

        - Rusya uçağı düşürüldü ve ardından ekonomik ambargo geldi. Bu ihracattan turizme, müteahhitlikten yurtdışı doğrudan yatırımlara, meyve sebze üretiminden beklentilere kadar bozucu etki yaptı.

        - Rusya ile yaşanan gerilimin bir sonucu mu değil mi, bizim bir yargımız yok ama İran ile Irak’la ticari ilişkiler zarar gördü. Bu iki ülkeye ihracatta yüzde 30-40’lara varan gerilemeler meydana geldi.

        CİRONUN YÜZDE 30’UN YAPILDIĞI GÜN KAPALI OLACAK

        - Ekonomide reformlar hazırdı, hatta belirli bir takvimlendirme dahi yapılmıştı. Ancak gündemi Suriye ve dış politika, terör olaylarının tırmanması aldı. Üstüne üstlük Anayasa değişikliğinde anlaşılamadı ve başkanlık tartışmaları devreye girdi. Reformların devreye girmesi gecikiyor. Yürürlüğe konulanlar ise daha çok seçmene yönelik vaatler ve harcamalar.

        - Asgari ücretin artırılması ve bunun ücretler genel düzeyini kısmen yukarı itmesinin tüketime belli bir katkısı olabilir. Ancak bu tüketim artışını henüz tüketici güveninde göremiyoruz. İçeride küçük esnafın işlerini canlandırmak için bu kez başka yollar da araştırılıyor. Mesela alışveriş merkezlerinin pazar günleri kapatılması gibi. 110 milyar liralık ciroya ulaşmış dev bir sektör ve bu cironun yüzde 30’unun yapıldığı gün kapalı kalacak. Madem kapattıracaktın, niye açtırdın ve bu kadar yatırımı yaptırdın? Bir tarafı düzeltmek için, kurulu ve işleyen diğer taraf devlet eliyle bozulacak.

        Neden? Kasım ayında seçimle yakaladığımız reform yapma ve genel anlamda rahatlama fırsatını şimdiye kadar pek kullanamadık da ondan.

        SONUÇ: “Hayatı değiştirelim ama hemen yapalım bunu.” Jack Lang

        Diğer Yazılar