Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dolar 2.80’in altında. Geçen yılın nisan sonunda 2.6595 TL olan dolar zıplamış, düşmüş, ve bu nisan sonunda 2.7945 TL olmuş. Arada alan, satan kazanmış veya kaybetmiş. Ama satmayıp da tutanların şu anki yıllık getirileri yüzde 5.1

        - Bırakın enflasyonu, TL mevduata yatırım yapılsaydı elde edilecek faiz geliri, 5.1’lik kur artışının üzerinde. Geçen yılın nisan sonunda mevduat faizlerinin ağırlıklı ortalaması yüzde 9.63 idi. Stopajı kesildikten sonra net yüzde 8.19 kalır. 2.6595’i yüzde 8.19 artırırsak 2.8773’e çıkar. TL mevduat ile dolar kurunun başa baş getiri düzeyi 2.87.

        - Yıl içinde satanların belki getirileri daha yüksektir ya da yüksek kurdan alanların zararı daha büyüktür. Ama kurdaki yüksek oynaklığın herkesi peşinden koşturduğu, herkesin doları izlediği, kiminin kazanç, kiminin borç kapatmak amaçlı alım yaptığı, kimisinin de bu kadar kâr yeterli diyerek sattığı bir yılı geride bıraktık. Dolar peşinden koşanları gerçekten yordu.

        - Aradan bir yıl geçtikten sonra TL’de kalınsaydı daha kârlı olunacağı hesabını yapmak kolay. Zor olanı, doları yükselten veya düşüren atmosferin içinde, önceden çizilen bir stratejiyle tamamen kayıtsız kalmak, disiplini bozmamaktı. Doların 3.30, 3.50 hatta 4 lira olacağı tahminleri yapılıyordu. Şimdi sorsan yıl sonu için dolar 3 lira diyeni zor bulursun. Neden bir uçtan diğer uca savruluyoruz?

        - Bunun en önemli yanıtı küresel gelişmelerdir. Olaylar yaşanmadan kim diyebilirdi ki, FED ilk faiz artırımını yapacak ama sonra çark edecek ve duracak. Şimdi FED’in bu yıl faiz artırmayacağı beklentisi giderek hâkim görüş oluyor.

        - Yine Avrupa Merkez Bankası’nın agresif bir parasal genişleme yapacağına, negatif faize geçeceğine kim inanabilirdi.

        - Japonya’nın parasal genişlemesine negatif faizi ekleyeceği, dünyada 8 trilyon dolar büyüklüğündeki paranın negatif getiriye razı olacağını kim tahmin edebilirdi.

        - Petrol ve emtia fiyatlarının bu kadar düşebileceğine, ABD’nin doları bu ölçüde zayıflatacağına, merkez bankalarının eşgüdüm içinde küresel risk iştahını destekleyeceğine kim güvenebilirdi. Böyle birileri varsa zaten milyoner olmuştur.

        - Diyeceğimiz dünyanın 40 hali var. Yaşandıktan sonra olayın adını koymak kolaydır. En zoru ise öngörmektir.

        NOKTA ATIŞI

        İHRACAT DA DIŞ AÇIK DA DÜŞÜYOR

        SORU: İki aylık toparlanmanın ardından ihracat nisan ayında yüzde 2.8 ile yeniden azalma eğilimine girdi. Buna bağlı olarak dış açık ve cari açık artar mı?

        YANIT: Hayır. Çünkü ihracatı düşüren ‘emtia gerilemesi’ ithalatı da azaltıyor. İlk 4 ayda aramalında ihracat 3.7, ithalat 7.2 milyar dolar azaldı. Dış açık daralıyor bile.

        HAYATIN İÇİNDEN

        DÖNERDEN DÜNYA MARKASI NASIL ÇIKAR?

        Nerede iyi bir döner görsem çeker beni. Türkiye bir döner cennetidir. Anadolu şehirlerinde her köşe başında dönerci vardır. Prestij sağlar, pek para kazandırmaz. Zor bir iştir. Etin bir gün önceden hazırlanması kadar, pişirilmesi ve kesilmesi de önemlidir. Döner ustası, bir lokanta için çok önemli insandır. Ustayı ciroya ortak etmeyen bence yanlış yapar. Ateşin önünde saatlerce kızaran da odur, döneri kalın veya tam ayarında kesen de.

        - Şimdi bizim döner Avrupa’da şansını arıyor. Dünya Gazetesi’nin haberine göre, döner piyasası Almanya merkez olmak üzere Avrupa’da 800’e yakın döner fabrikasına, 25 bin satış noktasına ve yıllık 4 milyar Euro’luk ciroya ulaştı.

        - Bölgesel marka yolunda ilerliyorlar. Buna Türkiye’den zincir dönerciler katılmak istiyor. Bence de Türkiye’den bir döner markası çıkmalı.

        - Ancak bunun şartları var. Tıpkı marka olmuş hamburgerciler gibi çalışacak. Dönerler önceden pişecek, dondurulacak ve soğuk zincirle nakledilecek. Satış noktalarında yine hamburgerler gibi, sıcaklaştırılarak servis edilecek. Bildiğimiz donmuş döner. Hızlı yiyecek için dönerin önceden pişirilmesi şart. Soslanması, çeşitlerinin yaratılması da lazım.

        - Tabii böyle bir döneri biz Türkler pek yemeyiz. Ama dünyanın gerçeği bu. Çin’de, Rusya’da, Amerika’da, büyük metropollerde nasıl döner satacaksınız? Önünüzde kuyruk olanlara nasıl döner yetiştireceksiniz? Piştikçe ve usta kestikçe mi? Ustayı nasıl uzun süreli elde tutacaksınız? Belki bütün bunları yaparsınız ama astarı yüzünden pahalıya çıkar. Porsiyonu 15-20 dolardan kimseye de döner satamazsınız. Hamburger mönüsü fiyatında olmak için, aynı koşullarda üretim, dağıtım ve satış noktası oluşturmalı.

        - Bunun için dünya markası olmaya soyunanlar öncelikle işin araştırma geliştirme yönüne ağırlık vermeli, bizim döneri bize değil yabancıya yedirmenin yollarını bulmalı. Bir gün dönerden küresel marka çıkacaksa bence böyle çıkacak.

        SONUÇ:“Beklediğimiz şeylere hiçbir zaman hazırlıklı değiliz.” James Michener

        Diğer Yazılar