Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekim ayı ile birlikte TL değer kaybetmeye başladı. Aynı dönemde dolar dünyada güçlendi. Dolar Endeksi yüzde 2.75 artarak 98.094’e çıktı. Bu artış daha çok gelişmiş büyük para birimlerine karşı gerçekleşti. Zaten Euro dolar paritesi ilk iki haftada yüzde 2.45 düştü. Halbuki gelişmekte olan ülke paralarının dolara karşı değerini ölçen JP Morgan Endeksi ekim ayında sadece yüzde 0.77 aşağıda.

        - Yine aynı dönemde dolar, TL’nin karşısında yüzde 3.05 arttı. Ya da TL, dolar karşısında yüzde 2.96 değer kaybetti. Euro’nun yüzde 2.45 düştüğü bir dönemde TL’nin 2.96 değer kaybı normal karşılanabilir. Ama gelişen ekonomilerin para birimleri dikkate alınınca TL’nin değer kaybında başı çektiği görülüyor.

        - TL’nin değer kaybı ekonomi yönetiminde ve TCMB’de belli bir rahatsızlık yaratmış olabilir. Ama henüz açıklama yapacak veya önlem alacak, müdahale edecek kadar değil. Çünkü 2016 için ortalama dolar kuru 2.99 alınmıştı. 2017-19 OVP için yapılan ilk çalışmalarda doların beklenenden daha düşük seyretmesinden dolayı 2.92 ortalama baz alındı. Açıklama yapılıncaya kadar kurda görülen yükselme, bu yıl için ortalama dolar kuru tahminini 2.96’ya çıkardı.

        - Bu düzey geçen yıla göre yüzde 8.81 artış demek. 2017 yılı ortalama kurunu da 3.18 olarak aldı ve yüzde 7.43 artırmış oldu. Enflasyon tahmininin bu yıl için yüzde 7.5 olduğu ve gelecek yıl yüzde 6.5 hedef konulduğunu dikkate alırsak, politika olarak bunun biraz üzerinde bir kur artışına gidilmek istendiği sonucunu çıkarabiliriz.

        - Ayrıca dolar yılbaşındaki 2.9167’den çıka çıka 3.0890’a geldi. Yılbaşından beri artış oranı yüzde 5.90. 9 aylık TÜFE yüzde 4.72. Arada 1 puanlık fark var. Bu da bir rahatsızlık yaratmaz.

        - Ancak geldiğimiz aşamada yabancıların Türkiye’ye ilgisi zayıf. Dışarıda anlatılacak iyi bir hikâye yok. Üzerine yatırım yapılabilir kredi notunun düşmesi geldi. Hatta tek yatırım yapılabilir kredi notu seviyesinde kalan Fitch Ratings de kararı yeni yılda verecek. JP Morgan’ın her yıl IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasında katılımcılara yaptığı anketten, değer kaybedeceği tahmin edilen gelişen paralar arasında TL, Güney Afrika Randı ve Meksika Pezosu çıktı.

        - Trump etkisi komşu ülke parasını vuruyor. Güney Afrika’da ise maliye bakanı üzerinden bir iktidar kavgası gidiyor ve randı sarsıyor. Türkiye’de ise siyasi ve jeopolitik riskler yanında faiz düşüşleri var. Dolara talep artışında faiz düşüşlerinin daha devam edeceğinin beklenmesi belli bir rol oynuyor.

        - Bizim tahminimiz faiz koridorunun üst kısmının yüzde 8’e kadar çekildikten sonra sadeleşmenin tamamlanacağı yönündeydi. Piyasa beklentisi de TCMB’nin perşembe günü yapacağı toplantıda faizi düşüreceği yönünde. Küresel piyasalarda çalkantı arttı. Bunun Türkiye’ye yansıması daha yüksek oynaklık biçiminde oluyor. TL’ye spekülatif ataklar geliyor.

        - Çünkü Merkez Bankası marttan bu yana devam eden faiz düşüşü sürecinde, siyasilerin defalarca açıklamaları ve baskısının da etkisiyle, elini iyice açık etti. Her toplantıda faiz düşüreceği ve bu düşüşe devam edeceği artık herkes tarafından bilinir oldu. Bütün spekülatörler ve piyasalar merkez bankalarının sırtlarından para kazanmak ister, bunu yaparken de kazanır veya kaybederler.

        - Bu açıdan Merkez Bankası’nın son bir faiz indirimine gidip, devamında artık durabileceğini açıklamasında, piyasaları şaşırtmasında, hatta ters köşeye yatırmasında fayda olabilir. Döviz piyasasının yatışması da önemli ölçüde böyle bir adıma bağlı.

        DIŞARIDAN BORÇLANMANIN MALİYETİ ARTIK DAHA YÜKSEK

        Bunun bir nedeni Türkiye’nin yatırım yapılabilir kredi notunun düşmesi. Moody’s’in bu kararından sonra Türkiye’nin risk primi 40 baz puan kadar yükseldi. 100 baz puanın yani 1 puanın üzerine çıktı. Ama dışarıdan borçlanmanın bir de bazı var. O baz da Libor faiz oranları. Şirketler Libor artı diye ülke ve şirke riskine göre bir faiz öder. İkinci maliyet artışı da işte yükselen Libor oranlarında. Son bir yılda Libor oranları yüzde 145 oranında arttı. Şirket borçlanmalarının daha çok yapıldığı 6 aylık vadede faiz Ekim 2015’te yüzde 0.51 iken 14 Ekim 2016’da yüzde 1.26’ya çıktı ve 0.75 puan arttı. Not indiriminin getirdiği artışı da ilave edildiğinde 1.15 puanlık artış oluyor. Son yılda dışarıdan borçlanma maliyetlerindeki artış bu kadar.

        SONUÇ: “Kaçınamadığınız şeyleri ağırlayın.” Çin atasözü

        Diğer Yazılar