Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki hafta sonu bir maç sonrası terör saldırısı ile 10’larca polisimiz şehit oldu. Bu hafta sonu Kayseri’de 10’larca askerimizi şehit verdik. Derken Rusya’nın Ankara Büyükelçisi’nin suikasta kurban gitmesiyle terör yeni bir boyut kazandı. Türkiye’de ilk kez bir büyükelçi öldürüldü. Bugün topluma “en önemli sorununuz nedir” diye sorulsa büyük bir ağırlıkla “terör” yanıtı alınır.

        - Bu arada Suriye, Irak, AB ve ABD ile yaşanan dış politik sorunlar, Anayasa değişikliği ile yaşanan iç siyasi belirsizlikler, ekonomide üçüncü çeyrekte yüzde 1.8’e varan gerileme de önemli sorunlar. Ama başta belirtiğimiz gibi, terör bütün bu sorunların üstüne çıkmış durumda

        - Bu kadar sorunla yaşarken bir de döviz kurunun yükselmesiyle karşı karşıyayız. Küresel sermaye akımlarının ve bizim yaşadığımız sorunların bir sonucu olarak TL en çok değer yitiren iki para biriminden biri. Özel sektörümüz de aşırı döviz borçlusu. Ancak artan kurun bazı şirketleri zor duruma sokacağı tek endişe kaynağı değil.

        - Türkiye aynı zamanda üretimi ve enerjisiyle ithalata bağlı bir ülke. Kur arttığı için yumurtanın fiyatı da artıyor. Yem veya yemin hammaddesi ithal ediliyor. Akaryakıt, gübre, tohum, yem ve doğrudan gıda maddeleri ithalatı nedeniyle tarımda ithalata bağımlılık oranı yüzde 60 gibi yüksek bir oranda. Sanayi üretiminde aynı bağımlılık oranı yüzde 40. Zaten 850 milyar dolarlık bir ekonomide toplam ithalat 200 milyar dolarla dörtte bir düzeyine yakın.

        - Böyle bir ekonomide geçen yılın yüzde 25’lik dolar kuru artışının enflasyonun üzerindeki etkilerini bu yıl yaşadık ve buradan gelen kalıntıları henüz yeni temizlemiştik. Ama 20 Aralık itibarıyla dolar kuru artışı yüzde 20’yi buldu. Bu artışın önümüzdeki dönem enflasyonuna yansıyacağı ve fiyat artışlarını hızlandıracağı beklenir.

        - Nitekim dünkü faiz kararında Merkez Bankası “Yakın dönemde küresel belirsizliklerdeki artışa bağlı olarak yaşanan döviz kuru hareketleri ve petrol fiyatlarındaki yükseliş, enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaktadır” dedi. Böyle diyen bir Merkez Bankası’nın normalde faiz artırması gerekir. Ama TCMB bunu yapmadı, ”Toplam talep gelişmeleri bu etkileri sınırlamaktadır” diyerek beklemeyi tercih etti. Ardından kur yükseldi.

        - Çok daha önemli sorunlar varken ve hükümet bu sorunlara odaklanmışken Merkez Bankası’nın faizi artırmasının etkisi marjinal kalırdı ve ancak yeni yıla kadar kurun daha rahat yönetilmesine yardım ederdi.

        - Asıl düzelmeyi terör tarafında, dış politika tarafında, iç politik belirsizliklerin azalmasında beklemeli. Ardından da ortaya tek sesli bir ekonomi yönetimi ve yeni bir ekonomik paket konulmalı. Faizin ayarı da, bu paketin ve yeni durumun gerektirdiği oranda yapıldığında anlamlı ve yararlı olur.

        SONUÇ: “Hoşuna giden bir şeyi, doğru olmasa da doğru sanırsın.” Latin özdeyişi

        Diğer Yazılar