Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Enflasyon yüzde 11.92’den 10.35’e geriledi. Ocak ayı geçen yılki yüzde 2.46’lık yüksek baz etkisi ile altın bir fırsat sunuyordu. Sırada daha üç ay var. Ancak aynı düzeyde pozitif etki yapabilecek durumda değil. Şubatta yüzde 0.81, martta yüzde 1.02 ve nisanda yüzde 1.31’lik fiyat artışlarının yerine daha düşük oranlı rakamlar girdiğinde enflasyon da muhtemelen yüzde 10’un altına inecek. Buradaki fırsat penceresi de sadece üç ay.

        - Mayıstan itibaren aylık enflasyonlar yüzde yarımın altında ve bugünkü enflasyonun yarısı düzeyinde. Dolayısıyla mayıstan eylüle kadar 5 aylık dönemde baz etkisi pozitifliğini kaybedecek. Yıl sonunda yüzde 10’un altı başarı sayılmalı. Üstü ise iki yıl üst üste çift hanede kalınacağından dolayı başarısızlık sayılır.

        - Önümüze çıkacak fırsat ve risklere göre enflasyon rakamları aşağı veya yukarı oynama gösterebilecek. Üretici fiyatlarının iki ay içinde yüzde 17.30’dan yüzde 12.14’e inmesi ve gelecek aylarda da baz etkisi kaynaklı düşüşünü sürdürecek olması pozitif bir gelişme. Tüketici ile üretici enflasyonu arasındaki makas kapanacak ve üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarını yukarı çekici baskısı ortadan kalkacak.

        - Enflasyonda en baştan belirleyici etken döviz kurunun seyri. Son 5 yıldır dolar da, Euro da TL’ye karşı değer kazanıyor. 2017 yılında da sepet kur TL’ye karşı yüzde 23 arttı. Döviz kurlarını daha çok ülkeye giren ve çıkan sermaye miktarları belirliyor. Küresel risk iştahı ve sermaye hareketlerinin seyrine bağlı olarak TL de dalgalanıyor. Bu yılı da farklı olmayabilir.

        - Döviz kuru bir aşamada sıçrama gösterdiğinde, yüzde 10’un bir altına bir üstüne çıkan enflasyonun gidişini yukarı doğru çekebilir. Enflasyonun çift haneli rakamlara çıkmasında en önemli risk kur riski.

        - İkinci önemli risk unsuru gıda fiyatlarındaki oynaklık. Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahmininin ortalamasını yüzde 7.9’a çıkarırken gıda fiyat artışını yüzde 7 tahmin etti. Ama biliyoruz ki gıda üretiminde iklim koşulları da etkili. Bu yıl da kurak geçiyor. Üstelik şubat ayına gelinmesine karşılık son 44 yılın en kurak kışını geçiriyoruz. Hava koşullarında iyileşme meydana gelmezse gıda fiyat artışı öngörüsünün tutması zorlaşır.

        ***********

        YÜKSEK ULAŞIM MALİYETİ REKABET GÜCÜNÜ AZALTIR

        - TÜİK enflasyon sepetinde güncellemeye gitti. İşin sürprizi gıda tüketiminin payının artmasında. 2000’li yıllarda yüzde 30’lardan gerilemeye başlayan gıda harcamalarının payı 2017’de yüzde 21.77 ile en düşüktü. Buradan da yüzde 20’nin altına ineceği bekleniyordu. Ancak indirim değil bindirim oldu ve 2018 için enflasyon sepetinde gıda harcamalarının payı yüzde 23.03’e çıkarıldı.

        - Enflasyon sepetinin son 10 yıllık değişiminde ise en çok azalmayı gıda gösteriyor. Gıdanın bıraktığı payı ise ulaştırma alıyor. Gıdada 10 yılda 5.65 puanlık kayba karşılık ulaştırma 4.88 puan arttı ve payını yüzde 17.5’le ikinci sıraya çıkarttı.

        - Demek ki kentleştikçe hareket arttı, toplu ulaşım yetersiz kalınca bireysel ulaşım yaygınlaştı. Araba ve akaryakıt da dünyanın en pahalıları arasında olunca ulaştırma harcamalarının payı yükseldi. Ancak ulaşıma bu denli kaynak ayırmak rekabetçilik açısından iyi değil.

        - Konut edinmenin giderek artmasına, yeni konutların daha kaliteli ve daha pahalı olmasına karşılık, konut giderlerinin payının 1.75 puan düşmesi ise çelişkili. Üstelik kentlerde, daha iyi konutlarda daha ucuza oturuyor olamayız.

        - Yine hakkını teslim edelim ki, 10 yıllık süreçte harcama grupları arasında fiyatları en az artanlar eğitim ve sağlık.

        Diğer Yazılar