Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yılın ikinci yarısına yeni yönetim yapısı ile adım atıyoruz. Yeni yönetim ile yeni dönemde dış politikada, ekonomide ve diğer alanlarda yeni başlangıçlar yapma, reformları hızlandırma fırsatı var. Bu fırsat kullanılırsa, yeni yapı buna uygun kurulur ve atamalar da buna göre gerçekleştirilirse sonrasında yeni ekonomik programın ve yol haritasının ortaya konulmasını bekleyeceğiz. Ardından da icraata geçilmesi gelecek.

        Ekonomiyi toparlama yönünde ne kadar adım atılır ve yol kat edilirse Türkiye’nin dünyayla olan negatif ayrışması durur, hatta pozitif ayrışmaya dahi dönebilir.

        - Ancak yılın ikinci yarısında atılacak adımların, yapılacak icraatların pozitif sonuçlarını ancak gelecek yıl görebiliriz. Yoksa yılın ikinci yarısında yapılacaklar ancak beklentileri iyileştirebilir ve zor dönemden az hasarla çıkmamızı sağlar. Tabii ki, küresel konjonktür de aleyhimize gelişmeye devam etmezse.

        - Yılın ikinci yarısında ortaya çıkacak ekonomik sonuçları ise büyük ölçüde ilk yarıda belirledik. İkinci yarının görünümünü çok da değiştiremeyiz artık. Yılın ikinci yarısında ekonomi öncelikle kur ve faizdeki şokun etkisini hazmetmeye çalışacak. Bu anlamda işin kolay tarafını yılın ilk yarısında yaşadık, ikinci yarıya zor kısmı kaldı.

        - Son açıklanan verilerle aşırı ısınan ekonominin soğumaya başladığı görülüyor. İthalat artışı aylık yüzde 30’lar düzeyinden yüzde 5’e kadar indi. Sanayi üretiminde de frene basıldı.

        - Buna göre yılın ikinci yarısında dış ticaret açığı daha fazla büyümeyecek, hatta azalmaya başlayacak. Cari açık da azalacak.

        - Enflasyonu besleyen yurtiçi talep canlılığı da ikinci yarıda sürmeyecek. Çünkü enflasyon, kur ve faiz artışı nedeniyle tüketicinin beklentileri iyi değil, alım gücü de zayıfladı.

        - Konut sektörü, ticari faizlerden 10 puan daha düşük tutulan konut kredileri ile küçük bir canlanma yaşadı. Bitişikte görüldüğü gibi, bütün TL kredi faizleri içinde tek düşenin konut kredileri olduğu, bunun da hükümetin talimatıyla gerçekleştiğini ekleyelim. Bu durum elbette sürdürülebilir değil.

        - Bütün bunlara ana neden olarak yılın ikinci çeyreğinde yaşadığımız kur şokunu ve ardından bu şoku durdurmak için başvurmak zorunda kalınan faiz şokunu görüyoruz. TL yılın ilk yarısında sepet kur bazında yüzde 16, dolara karşı yüzde 17.4 değer yitirdi. Bu kayıpların, arka arkaya 5 yıldır süren düşüşlerin ardından gelmesi daha da etkili.

        - Faizlerde, politika faizi 5 puan artırılırken kredi faizleri 6-7 puan tırmandı. Olan oldu ve ikinci yarıya ilk yarıda yükselen döviz kurlarının ve yükselen faizlerin kıskacında giriyoruz. Bu iki şokun hasarı mutlaka olacak, büyüme hızı da düşecek.

        - Enflasyonda haziran ayında son bir sıçramanın ardından yükselişin yerini düşüşe bırakması beklenir. Elbette yüklü kamusal zamların yapılması enflasyonu temmuz ve ağustos aylarında yeni zirvelere taşıyabilir. Bu anlamda kamu zamları bütçeyi toparlarken, enflasyon düşüşünü geciktirebilir. Ama yeniden kur sıçramaları olmayacaksa eninde sonunda enflasyonda gerileme eğilimi başlayabilir.

        - Enflasyonda hız kesmeye paralel reel faizlerin etkisi artabilir ve döviz kurlarında gevşeme devam edebilir. Bu çerçevede faizden kazanç sürerken, dövizden birinci yarıdaki gibi bir getiri beklenmemeli. Buna paralel TL’nin değer kaybı durabilir ve hatta değer bile kazanabilir.

        VARLIK FİYATLARINDA VE GÖSTERGELERDE YIL ORTASI DURUM

        Diğer Yazılar