Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye hazinesi Euro cinsi devlet tahvili ve kira sertifikası satışına başladı. Bir yıl vadeli olacak ve sadece bireysel yatırımcıların alabileceği tahviller için talep toplama dönemi başladı. Altı ayda bir kupon ödemeli olacak tahvillerin yıllık kira getiri oranı yüzde 2.0 olacak.

        Hazine yaptığı açıklamada Euro cinsi tahvil çıkarmasının nedenini “vatandaşlardan gelen talep üzerine, yatırımcılara sunulan finansman araçlarının çeşitlendirilmesi ve yatırımcı tabanının genişletilmesi” olarak açıkladı.

        Doğrudur, bazı vatandaşlar doğrudan Euro veya dolar almak yerine ya da mevduat yapmak yerine hazine kağıdı isteyebilir. Hazine de bu alanda karşılanmamış bir talep görebilir. Ancak sonuç yine de değişmez. Dolarizasyon değirmenine su taşınmış oluyor. Hazine bu tip yeni ihraçları yaptıkça borçlanma imkanlarını genişletir, finansal sisteme girmemiş olan yastıkaltı dövizleri de çeker ama dolarizasyon eğilimini de desteklemiş olur.

        DOLARİZASYON TAM GAZ

        İhaleler dolarla, borçlanma dolarla, krediler dolarla, mevduatlar dolarla. Kısaca Türkiye ekonomisinde dolarizasyon bir hayli yaygın. Üstat Ege Cansen’in deyimiyle Türkiye ekonomisi iki paralı ekonomi haline gelmiş durumda.

        Ağustos sonu itibariyle bankaların 1.505 milyar liralık TL kredisi kullandırmalarına karşılık 1.080 milyar liralık döviz kredisi stoku bulunuyor. Bunun yanında finans dışı şirketlerin yurtdışı borçlanmaları 162 milyar dolar ve bunun TL karşılığı da 907 milyar lira. Dolayısıyla iç ve dış toplam döviz kredileri 1.987 milyar lira ile 2 trilyon liraya dayandı. Döviz kredileri toplamın yüzde 57’sini bulurken, TL krediler yüzde 43’e inmiş durumda. Son dönemde en büyük stres kaynağı dövizli borçlar.

        İKİ PARALI EKONOMİ

        Yine bankalardaki mevduatlara bakınca TL ile mevduat tutarı 1.026 milyar liraya ulaşmışken döviz mevduatının TL karşılığı 1.097 milyarı buldu. 2001 krizi sonrası ilk kez döviz mevduatları TL mevduatları geçiyor. Dolarizasyon oranı da yüzde 50’yi aşıyor. Tam anlamıyla iki paralı ekonomi.

        Buna yastıkaltı tasarrufların daha çok dövizle yapıldığını, altının da aslında bir dolar yatırımı olduğunu eklemiyorum bile.

        YÜKSEK ENFLASYONUN YAPTIĞI

        Bu duruma gelmiş olmamızın temel nedeni uzun yıllar yaşadığımız yüksek enflasyondur. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmemize karşılık yüksek enflasyon hafızasının korunmasıdır. Yüksek enflasyonun TL değerini aşındırması ve belirsiz hale getirmesidir. Hatta TL ile tasarruf yapmayı çok zorlaştırması, yerli paranın fonksiyonunu sadece değişim aracı olarak sınırlamasıdır.

        TL GÜÇLENDİRİLMEDEN ASLA

        İki paralı bir ekonomide ve üstelik matbaası elinizde olmayan ikinci parayla birlikte enflasyonu kontrol altına almak, düşük tek haneli rakamlarda tutmak da zorlaşıyor. Böyle bir ekonomide Merkez Bankası kuru kontrol altına almadan, TL’yi değerli hale getirmeden ve faiz enstrümanını serbestçe kullanmadan enflasyonu mücadele edemez.

        Bugün alacağı faiz kararının önemi de burada. Amaç kuru kontrol altına almaktan başka bir şey değil. Sadece enflasyonun değil ekonominin de, şirketlerin de, işadamlarının da en büyük sorunu kur artışı. Kurun asıl ilacı TL’nin güçlendirilmesi. Yoksa TL değerlenmeye başlamadan hiçbir işimiz düzelmeyecek.

        Diğer Yazılar