Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hindistan ile Pakistan’ın birbirlerinin uçaklarını düşürmesi ve savaşın eşiğine gelmesi bile geçen hafta altını değerlendirmeye yetmedi. Olaylar karşısında yükselemeyen altın cuma günü yüzde 1.5 düşerek 1.300 doların altına indi. Neden acaba?

        Küresel piyasalar yılın üçüncü ayına ivme kaybederek giriyor. Geçen yılın ikinci yarısında başlayan kötüleşme ocak ayında FED’in faiz artırımında frene basması ve bilanço daraltmayı kısa keseceğini açıklamasıyla duruldu. Risk iştahı arttı ve gelişen ülkelere sermaye girişleri hızlandı. Son bir yılın en büyük sermaye girişi Ocak 2019’da gerçekleşti. Bunun sonucu küresel borsalar ortalama yüzde 7.8 prim yaptı, faiz oranları ve dolar gevşedi, gelişen ülke kurları prim yaptı.

        - Ancak küresel piyasalarda ocak ayında başlayan hareket gücünü şubat ayında koruyamadı, küresel borsaların ortalama primi yüzde 2.5’e düştü.

        İVME KAYBINA 5 NEDEN

        - Bunun birden çok nedeni var. ABD-Çin ticaret görüşmeleri iniş çıkışlı seyir izliyor. Son gelişmeler yine negatif tarafta.

        - ABD ekonomisinin son çeyrek büyümesi haftanın son günü açıklandı ve yüzde 2.6 ile beklenti üzerinde gerçekleşti. ABD faizleri ve dolar yeniden güçlendi. Bu iyi haber küresel piyasalar için kötü haber olarak algılandı.

        - Çin ekonomisinde yavaşlama iyice netleşti. Açıklanan son veri İmalat PMI 50’nin altına inerek daralmaya işaret ediyor.

        - Geçen hafta Keşmir eyaleti nedeniyle üç kez savaşmış Hindistan ile Pakistan arasında uçak düşürmeye kadar varan bir gerilim yaşandı. İki ülke yeniden savaşın eşiğine geldi.

        - Avrupa tarafında Brexit engeli bir türlü aşılamıyor.

        YAVAŞLAYAN ÇİN, HIZLANAN ÇİN BORSASI

        - Mart ayına girildiğinde ilk günden açıklanan Çin İmalat PMI 6 yılın ardından yeniden daralma bölgesine girdi. Önümüzdeki aylarda açıklanacak Çin ekonomik verilerinde bu nedenle umut yok. Yavaşlayan Çin ekonomisi, yavaşlayan Asya ve kısmen de Avrupa demek.

        - Burada Çin’e ayrı bir yer açmak lazım. Çünkü ekonomi yavaşlarken Çin hisseleri geçen ay yüzde 13.8 prim yaptı. Primde de şubat ayının en önde gelen borsası oldu. Önce ABD-Çin görüşmeleri pozitif sonuçlanmayla tamamlanmak üzere olduğunun açıklanması hisse senetlerini harekete geçirdi. Ardından MSCI Endeksi’ndeki Çin hisselerinin ağırlığının yüzde 0.72’den yüzde 3.2’ye yükseltilmesi kararı çıktı ve borsadaki hareketi sürükledi.

        - Bu yıl içinde gerçekleşecek endeks içindeki ağırlık artırmanın yaklaşık 70 milyar dolarlık hisse senedi alımına yol açacağı hesaplanıyor. Böyle bir durumda ekonomi yavaşlayacak olsa da, artacak taleple birlikte hisse senedi fiyatlarının yükselmesi normal bir sonuç.

        ALTINA İLK DARBE ÇİN’DEN

        - Ancak Çin’in piyasalar açısından başka bir önemi daha var. O da ekonomisi yavaşlayacak olan Çin’in dünyanın en büyük iki altın alıcısından biri olmasıdır. Yavaşlayan kişi başına gelirle Çin’in altın alımları hız kaybedebilir. Bu temel veri geçen hafta altın fiyatlarına darbenin bir kısmını açıklıyor olabilir.

        İKİNCİ DARBE HİNDİSTAN’DAN

        - Altına ikinci darbe de Hindistan kaynaklı olabilir. Mayıs ayında seçime gidecek olan Hindistan geçen hafta Pakistan’la ciddi bir gerilim yaşadı ve iş askeri uçak düşürmeye kadar gitti. Ekonomisi de sorunlu olan Hindistan’ın altın fiyatları açısından önemi, Çin ile birlikte en büyük altın talep eden iki ülkeden biri olması.

        SON DARBE ABD İLE DOLARDAN

        - Altın fiyatlarını baskılayan bir üçüncü gelişme ise doların değerlenmesiydi. Ticaret görüşmelerinin belirsizliğe girmesi yanında ABD büyümesinin 4. Çeyrekte yüzde 2.6 ile beklenti üzerinde çıkması küresel risk iştahını düşürdü. -Gelişmekte olan ülkelerin paraları değer yitirirken, dolar değer kazandı, ABD faizleri yükseldi. 26 Şubat’ta 2.63 düzeyinde olan 10 yıllık ABD tahvil faizleri 1 Mart’ta yüze 2.76’ya yükseldi. 28 Şubat’ta 95.715’e kadar inen Dolar Endeksi bir günde 96.382’ye çıktı ve yüzde 0.7 arttı. Gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin ortalaması JP Morgan Endeksi ile 63.821’den 63.518’e indi ve yüzde 0.5 değer kaybetti.

        - Sonuçta Hindistan ile Pakistan’ın birbirlerinin uçaklarını düşürmesi ve çatışmanın eşiğine gelmesi bile, altını değerlendirmeye yetmedi. 19 Şubat’ta 1.343.9 doları gördükten sonra gerileme eğilimine giren altın jeopolitik gerginliklerle de yükselemeyince hafta sonunda sert düştü ve 1.300 doların bile altına indi. Sadece cuma günkü düşüşü yüzde 1.5’e vardı. Onsu 1.313 dolardan 1.290 dolara kadar inen altın haftayı 1.393.44 dolardan kapadı. Altın bu düzeyi ile son dönemin en yükseği olan 19 Şubat’a göre yüzde 3.7 geriledi.

        GRAM ALTIN TL DESTEĞİ İLE PRİMLİ

        - Bitişikteki tablodan altının iki aylık performansı da hala yüzde 2.4 pozitif görünüyor. Altının onsunun artmamasına karşılık yurtiçi altın fiyatlarının artmasında son günün yüzde 1.5’luk değer kaybı yok. Çünkü düşüş 1 Mart’ta oldu. Şubata dahil değil.

        - Buna karşılık altının şubat ayında yüzde 0.5 düştüğünü belirtelim. Gram altın ise TL’nin değer yitirmesi sonucu şubat ayını yüzde 2.3, iki ayı da yüzde 3.7 prim yaparak kapadı.

        POZİTİF AYRIŞMA YOK

        - Yukarıda bahsettiğim ocak ayındaki güçlü sermaye girişleri şubatta devam edemedi. Bunun bir sonucu olarak Türk Lirası şubat ayında dolara karşı yüzde 3.2 değer yetirdi. Ocak ayındaki değer kazanımını da geri alan TL’nin yılın iki ayında yüzde 0.9 düştüğü görülüyor.

        - Durum Euoro’nun da dahil edildiği sepet kura karşı biraz daha iyi ve TL’nin iki aylık değer kaybı yüzde 0.5 düzeyinde kalıyor.

        - Genel anlamda TL’nin yeni yılda henüz pozitif ayrışamadığını belirtmek gerek. 1 Mart’ta dolar/TL’nin 5.40’ı yeniden test etmesinde ise ABD ile ilişkilerin “S-400 füzelerinin satın alınmasından dolayı yeniden gerginleşebileceği” ihtimali de rol oynadı.

        - Bu durum borsada geçerli. Özellikle banka hisselerinde şubat ayında yüzde 3.8’e varan düşüş ve TL’nin değer kaybı ile Türkiye Borsası MSCI Endeksi olarak yüzde 3.5 değer kaybetti. Gelişen borsalarda ise değer kaybı yok.

        YÜKSELEN PETROL ALYHİMİZE

        - Küresel çapta ise Türkiye’nin lehine ve aleyhine birer gelişme dikkati çekiyor. Aleyhimize olan gelişme petrol fiyatlarının yükselmesi. Şubat ayında yüzde 8.8 artan petrol fiyatlarının iki aylık artışı da yüzde 23.2 ile ele aldığımız varlık değerleri arasında en çok yükseleni oldu.

        - Türkiye’nin petrol ithalatı GSYH’na oranla en yüksek ekonomilerinden biri. Geçen yılki enerji ithalatı 43 milyar doları bulmuştu.

        LİBOR FAİZİNDEKİ GERİLEME LEHİMİZE

        - Lehimize gelişen durum ise küresel faizlerde genelde düşüş meydana gelmesi. FED’in frene basmasının ardından Türkiye’nin borçlanmalarına da baz oluşturan Libor dolar faizleri gerileme eğilimine girdi. Bir yıllık Libor faiz oranı yüzde 3.15’lere kadar tırmanmışken yüzde 2.90’a kadar indi. Faizlerdeki düşüşün oranı yüzde 4 düzeyinde.

        -Küresel çapta faizlerin gerilemesi Türkiye’ye dışarıdan borçlanmaya ağırlık vermesine yol açtı ve yurtiçi faizleri de baskıladı.

        ENFLASYON TANZİM VE SEBZE İLE DÜŞEBİLİR

        - Küresel faiz oranlarındaki gevşemenin yurtiçi faiz oranlarına yansıması şubat ayında durdu. Burada durmanın, faizlerin mevcut enflasyonun altına inmesinden kaynaklanması güçlü bir olasılık.

        - Bu açından bugün açıklanacak şubat ayı enflasyonu ile gelecek aylardaki enflasyon belirleyici olmayı sürdürecek.

        - Enflasyonu son aylarda asıl gıda fiyatları artırdı. Gıda fiyatlarını da, kış koşullarından olumsuz etkilenen sebze fiyatları ateşledi. Ocakta sebze fiyatları seraların zarar görmesiyle yüzde 29.7 artmıştı.

        - Bunun üzerine hükümet 11 Şubat’tan itibaren büyük kentlerde piyasa fiyatının altında tanzim satışları başlatmıştı. Bazı marketler de, maliyetine veya maliyetinin altında olsa dahi fiyatlarını tanzim fiyatı düzeyine indirmişti.

        - İşte bugün açıklanacak enflasyonda hem tanzim satışların fiyatlara dahil edilip edilmediğini göreceğiz, hem de tanzim fiyatlarının öncülüğünde sebzelerin ne kadar düştüğünü. Sebze fiyatlarının öncülüğünde muhtemelen enflasyon yıllık bazda yüzde 20’nin altına gerileyecek.

        Diğer Yazılar