Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aktif rasyosu ile bankaların kaynaklarını nereye aktaracaklarını belirledik. Kredi veriyorlardı ama daha çok verecekler artık. Hazine tahvil ve bonosu alıyorlardı daha fazla alacaklar. Bir de yurtdışı muhabirlerinde tuttuklarıdövizleri getirip Merkez Bankası’nda tutacaklar.

        AKTİF RASYOSU İLE YENİ DÖNEM

        -Mayıstan itibaren geçerli olacak yeni düzene uyum için, bankalar geçen hafta başından beri çalışıyor. Bu çerçevede hazine kağıtlarına ve ihalelerine yoğun ilgi gösterdiler. Hazine faizleri 3.42 puan düşerek tek haneye indi. Gösterge 2 yıllık tahvil faizi yüzde 12.22’den bir haftada yüzde 8.80’e geriledi.

        -En sert faiz düşüşlerinden birini yaşadık. 2013’teki rekor düşük oranlardan sonraki en düşük düzeylerden biri daha görüldü. Yeni düzenden en çok yararlanacak taraflardan biri devlet. Bu yolla hem düşük maliyetli borçlanacak hem de borçlanma miktarını artıracak.

        KREDİ MALİYETLERİ DÜŞECEK

        -Aktif rasyosu ile kurulacak yeni düzenden ikinci yararlanacak kesim kredi kullananlar olacak. Kredi maliyetleri daha aşağıya gelecek. En riskli şirket daha düşük faizden kredisini kullanırken, kredi şartlarını tutturamayan şirketler de finansmana erişim imkanı bulabilecek. Devletözellikle bu dönemde bankaları zorlayarak, reel sektör şirketlerini destekliyor.

        -TL ticari kredi faizlerinin ortalaması 17 Nisan itibariyle yüzde 10.15 idi. Bu hafta açıklanacak ve aktif rasyosu sonrası durumu gösterecek olan 24 Nisan haftasına ait veriler ise daha gerileyebilir ve TL kredi faizlerinin tek haneli rakamlara indiğini görebiliriz.

        YÜK MEVDUAT SAHİPLERİNE

        -Yeni rasyonun etkileyeceği üçüncü kesim ise aynı zamanda bedeli ödeyecek.Mevduat sahiplerinin reel faiz getirileri normalde ya sıfır düzeyinde ya da negatifti. 17 Nisan ile biten haftada bankaların TL mevduatlara verdiği faizin ortalaması yüzde 9.38. Bunun stopajdan arındırılmış neti ise yüzde 8’e denk geliyor. Mevcut enflasyon ise yüzde 11.86 ve faizler yaklaşık 4 puan daha fazla.

        -Ancak bundan sonra faizler nominal olarak daha da gerileyecek. TL faizleri düşeceğinden mevduat sahiplerinin eline geçecek reel getiriler de o ölçüde azalacak. Ya da enflasyonun daha hızlı düşmesi gerekecek ki, tasarruf sahiplerinin gerçek kayıpları artmasın.

        DÖVİZDE NEGATİF FAİZ BİLE OLABİLİR

        -TL faizlerini tercih etmeyenlerin gittiği adreslerden biri döviz mevduatıydı. Ancak bunan sonra döviz mevduatı toplamak bankalar için cazip olmaktan çıkıyor. Devlet de zaten bankalara döviz mevduatı toplamayın diyor. Bu çerçevede bankalar 17 Nisan itibariyle dolar mevduatına yüzde 1.15, euro mevduatına yüzde 0.20 nominal faiz veriyor. Geçen haftanın rakamları bu hafta açıklandığında oranları daha düşmüş görebiliriz. İlerleyen haftalarda euroda negatif faiz uygulaması bile gündeme gelebilir.

        NEYE YOL AÇABİLİR?

        -Faiz bütün dünyada düşüyor ve daha da düşmesi bekleniyor. Negatif faizler de yaygın. Türkiye’de de belli bir aradan sonra negatif faize yeni bir dönüş yapıyor. Bu da tasarruf eğilimi teşvik etmeyen, hatta azaltan bir rol oynayabilir.

        -Ortaya konulan bu yeni rasyo uygulandığında devlete ve kredi kullananlara yarıyor, bedelini de banka hissedarları ile mevduat sahiplerine yüklüyor.

        -Rasyo ile bankaların aktiflerini yönetir hale gelen devletin belli bir süre sonra pasifleri de ele almak durumunda kalmasını beraberinde getirebilir.

        VİRÜSTE PİK NOKTASI GEÇİLİYOR MU?

        -Dünyada ise korona virüste hem vaka hem de ölüm sayıları pik noktasına çıkmış ve inişe geçmiş gibi görünüyor.

        -Çin’de virüsün yayılması ve kontrol altına alınması 3 ay sürmüştü. Yönetim sistemlerinden dolayı diğer ülkelerde bu zaman yaklaşık 4 aya uzuyor. 1.5-2 ayı tırmanış ve pik noktasına çıkış alıyor, iki ayı da kontrol altına alınma ve sönümlenme aşaması oluyor.

        -Virüsün dünya turu martta yayılmaya başladı, nisanda pik noktaya çıkıldı veya çıkılıyor, mayısta vaka ve ölümler azalmaya başlayacak, haziranda iyice azalacak gibi görünüyor. Eğer dünyada virüste ikinci tur yaşanmayacaksa durum aşağı yukarı böyle tahmin ediliyor.

        ERKEN HAREKET KORKUSU

        -Tartışmalı olsa da ABD’de eyalet bazında hayatın sınırlı alanları ve ekonomi kademeli şekilde açılıyor. Açılan bu eyaletlerden virüsün seyrine ilişkin gelişmeler büyük bir dikkatle izleniyor. Acaba erken mi hareket ettik, yanlış mı yaptık kuşkusu var. Herkes açılmanın sonucunu bekliyor.

        -Çünkü yeni eyaletlerin açılması ve ekonomide normalleşme adımlarının devamı da buna bağlı. Virüsün yayılımı yeniden artarsa belki hemen geri adım atılmayacak ama yeni eyaletlerin açılması gecikebilecek, normalleşmede frene basılacak.

        -Bu konudaki endişeler aynı zamanda piyasalar için ciddi bir risk ve belirsizlik kaynağı.

        BİLANÇO KORKUSU

        -İkinci bir belirsizlik ve korku kaynağı ise şirketlerin geleceğe yönelik umutlarının olmayışı. İlk çeyrek karları yüzde 14 civarında düşüyor. İkinci çeyrek ise virüsün asıl etkisinin ortaya çıkmasından dolayı karların yüzde 30 ve üzerinde gerilemesi bekleniyor. Karlardaki büyük düşüş de piyasayı o kadar korkutmuyor. Yaşanır gider gözüyle bakılıyor bir yerde.

        -Korku ise bilanço açıklayan şirketlerin ileriye yönelik, gelecek çeyreklere ilişkin kar ve ciro tahminlerinde, beklentilerinde net ve iddialı olamamaları, ortaya umutlu bir tablo koyamamalarında yatıyor.

        YÜKSEK DARALMA YÜKSEK İŞSİZLİK

        -Bu konuda şirketlerin de haklılık payı var. Her şey virüse ve virüse karşı alınan önlemlerden çıkışa bağlı. Bu hafta açıklanacak ilk çeyrek ABD GSYH’nın yüzde 4 daralacağı tahmin ediliyor. İkinci çeyrek daralma beklentileri ise yüzde 30-40 arasında değişiyor.

        -İstihdam tarafında ise işsizlik maaşı başvuruları 26.5 milyona çıktı. Böylece küresel kriz sonrası yaratılan istihdamın tamamı gitti. 8 Mayıs’ta açıklanacak nisan ayı işsizlik oranının da yüzde 4.4’ten yüzde 20 civarına sıçrayacağı hesaplanıyor.

        -Böyle bir ekonomik tabloda öncelik salgın hastalığın bitirilmesinde, sonra da ekonominin toparlanmasında. Virüs için yaklaşık bir yıl, toparlanma için yine bir yıl zaman gerekliliğinden hareketle şirket bilançolarında normale dönüşün 2023 yılında olacağı hesaplanıyor.

        PETROLDEKİ ŞOKUN SÖYLEDİĞİ

        -Finansal piyasaların ve genelde küresel ekonominin dört haftadan beri rayına oturmuş gidişini geçen hafta petrolde yaşanan ikinci tarihi şok bozdu. 23 Mart’ta dipten dönüşün ardından geçen dört haftalık pozitif seyrin yerine 20 Nisan’daki şokla birlikte negatif bir eğilim aldı.

        -Bir anlamda petrol şoku, küresel salgına karşı FED’in öncülüğünde merkez bankalarının ve ABD’nin öncülüğünde devletlerin aldıkları önlemleri ciddi biçimde boşa çıkarıcı sonuç yarattı. Sanki salgın hastalığın bu şekilde aşılamayacağını, temel gerçeklerin daha farklı olduğunu söyledi bize.

        YILIN İKİNCİ SİYAH KUĞUSU

        -Ancak kendi başına bile yaşanan negatif petrol fiyatı çok önemliydi. ABD petrolünün varil fiyatı eksi 40.32 dolar ile tarihi dibi gördü. Bu düzeyden daha derini olamaz. En azından akla hayale gelmez.

        -Zaten fiyatların da bu seviyelere düşmesi herhangi bir hesapta ve milyonda bir ihtimalde bile yoktu. Petrol piyasasını kuranların, işletenlerin, hatta piyasa kurtlarının bile hiç aklına gelmemişti. Ama oldu. Bu yıl korona virüsten sonraki ikinci siyah kuğuyu da gördük.

        -Nedeni öncelikle depo yetersizliğiydi. ABD’de üretilen petrolün depolandığı yer bitişikteki resimden görülüyor. Bazı depoların çatısı içeriye basık, bazılarının ise normal düzeyinde. Bu çatılar işin tekniği gereği hareketli inşa ediliyor. Petrol doldukça yükseliyor, azaldıkça düşüyor. Düşüklük düzeyi deponun doluluk seviyesini gösteriyor.

        DEPODA İKİ HAFTALIK YER

        -Depoları uzaydan izleyen ve raporlayan veri şirketleri de var. Depoların doluluk oranları böylece biliniyor. Tankerlerde depolamanın miktarı da, tankerin suya ne kadar gömüldüğü ile ilgili. Petrol tankerleri yine belli ve uzaydan gözlenebiliyor.

        -Dünyada depoların kullanılma oranı yüzde 73’e çıkmış. Ancak Kuzey Amerika’da oran yüzde 82 imiş. Kalan depolama kapasitesinin toplamı ise 1.5 milyar varil kadar. Bu da ancak iki haftalık üretimi depolayabilir.

        -Sonrasında ne olacağı belirsiz. Yer altından çıkan petrol yine kuyuya mı verilir, yakılır mı, kuyular ölüme mi terk edilir göreceğiz ve herhalde haftalarla sınırlı bir vadede bunun yanıtını alacağız.

        HER ŞEY VİRÜSTEN Mİ?

        -Ancak petrolde yaşanan depo şoku da, fiyat şoku da, küresel çapta genel tüketim şokuna yani tüketimin azalmasına dayanıyor. Tüketimin öngörülemeyecek şekilde sert ve dünya çapında yaygın bir şekilde daralması ise korona virüsten ve buna karşı alınan önlemlerden kaynaklanıyor.

        -Sonuçta her şey virüsten diyeceğim ama değil. Virüs bu işin tetikleyicisi.

        Diğer Yazılar