Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2020’de küresel salgının ve ikinci petrol şokunun etkisinde geçen 4 ayı tamamladık. Finansal piyasaları tam bir çöküşten ise merkez bankalarının ve hükümetlerin parasal teşvikleri, harcama paketleri ve faiz indirimleri kurtardı.

        Şubatın ikinci yarısında sert bir kırılma yaşayan küresel piyasalarda 23 Mart milat oldu. Nisan ayı da genel bir toparlanma eğiliminde geçti. Borsalar ve emtia fiyatları arttı. Hatta ay sonları itibariyle petrol fiyatları bile. Ancak 4 aylık bazda yine büyük kayıplar söz konusu.

        Faizler ise düştüğü dip seviyelerde seyrediyor. Korku giderek azalıyor. VIX endeksi gerilemekle birlikte hala 30’lar düzeyinde ve normali oldukça üzerinde seyrediyor.

        BORSA, BANKA VURGUNU YEDİ

        -Türkiye ise genelde negatif ayrışmış durumda. Hem CDS’i hem de borsası açısından durum böyle. Türkiye riski yıl başına göre yüzde 102 düzeyinde yükseldi ve CDS primi 571 baz puana çıkarak en fazla artan ülkelerden iri oldu.

        -Dört ayda dünya borsalarının ortama kaybı yüzde 15, gelişmekte olan borsaların ise yüzde 17.7 oldu. Buna karşılık Türkiye Borsası’nın kaybı aynı endekslerle dolar bazında yüzde 30’a vurdu.

        -TL bazında ise borsanın kaybı yüzde 11.6’da kaldı. Sanayi hisseleri yüzde 6.7’lik kayıpla borsaya destek verirken, banka hisseleri yüzde 22.9’luk kayıpla borsanın bir kat üstünde, sanayi hisselerinin de 3.4 katı kadar değer kaybı yaşadı.

        REKLAM

        TL’NİN KAYBI % 17.4

        -Para birimi açısından aynı şeyi söylemek zor. Çünkü gelişmekte olan ülke para birimleri dolara karşı topluca değer kaybettiler. JPM Gelişen Ülke Kurları Endeksi 4 ayda dolara karşı yüzde 14.3 değer yitirdi.

        -TL’nin değer kaybı ise yüzde 17.4’ü buldu. Makas negatif ayrışma sayılacak kadar büyük değil. Buradaki kayıp ve ayrışma daha çok nisan ayında oluştu. Bu da dış kaynak bulunmasıyla ilgili bir gelişmeden kaynaklanmış olabilir.

        GRAM ALTINDAN % 30 GETİRİ

        -TL’nin değer kaybının üzerine bir de altın fiyatlarının küresel çaptaki yüzde 10’luk primi eklenince gram altın fiyatları 4 ayın en yüksek primini yaptı. Yıla 290 liradan giren gram altın geçen hafta içinde 389.5 TL’ye çıkmasına karşılık nisan ayını 378 liradan kapattı ve yüzde 30 getiri sağladı.

        MAYIS SATIŞI HAZİRANA KALIR MI?

        -Mayıs ayında küresel piyasaların ve onun yörüngesinde olan yerel piyasaların önünde iki gelişme var. Belli bir toparlanmanın ardından mayıs ayının bir aşamasında kar realizasyonu amaçlı satışları gelebilir.

        -Ancak satış eğilimi daha güçlü beklentilerle ertelenebilir de. Karantinadan normal hayata dönüşte ve ekonomilerin normalleşmesinde kayda değer yol alınması durumu mayıs satışlarını geciktirebilir, hazirana sarkıtabilir.

        -Çünkü normalleşmeyle birlikte virüs sonrası ekonominin gerçeklerle yüzleşeceğiz. Mevcut yapının ne kadarının yıkıldığını, hasarın büyüklüğünü göreceğiz. Tedarik zincirlerinin hangilerinin kırıldığı, stratejik olanlarının yerinde durup durmadığı, tüketim alışkanlarının ne ölçüde değiştiği, hangi sektörlerin kalıcı biçimde hasar gördüğü ve geleceğinin olmayacağı anlaşılacak. Öncelikle bunlar fiyatlanacak.

        DUR DURAK NİYE OLMAYACAK?

        -Daha sonrasına ise küresel salgının ekonomilere büyük faturası ortaya çıkmaya ve tartışılmaya başlayacak. Yeni ve kalıcı bir yapı kuruluncaya, yeni dengeler oluşuncaya kadar küresel piyasalara dur durak ve huzur yok. Biri bitse diğeri başlayacak.

        -Yaşanan büyük korku ve sistemin yıkılma tehlikesinin ardından ortaya çıkan bu yeni durum hiç de kötü sayılmaz.

        Doların ucu ne zaman görünür?

        Son dönemin en çok tartışılan ve bakılan verisi Merkez Bankası döviz rezervi.

        Nedeni basit. Rezervler giderek azalıyor. 4 ay önce 2019 sonunda altın hariç Merkez Bankası brüt döviz rezervi 81.2 milyar dolarken, 24 Nisan itibariyle 52.7 milyar dolara indi. Azalma 22.6 milyar dolar.

        -Önümüzdeki dönemde bu durum kısa sürede tersine de dönmeyecek. Çünkü turizm gelirleri ile ihracat iyi gitmeyecek. Kısaca döviz havuzu normal yollardan dolmayacak.

        -Bu durumda havuzun yeniden dolmaya başlaması yeni bir dış kaynak bulunmasına ve sermaye hareketlerinin yeniden hızlanması bağlı. Her ikisi birlikte olursa elbette havuz daha çabuk dolar.

        ÖNCE SWAP DENENECEK

        -Dışarıdan toplu döviz kaynağı temini için bugünlerde swaplara gözümüzü dikmiş durumundayız. Ne de olsa Merkez Bankası diğer bazı merkez bankalarıyla swap görüşmeleri yaptığını açıkladı. TL verip karşılığında dolar veya döviz alacağız. Bunun bir süresi olacak. Dolayısıyla dövizin sahibi değil kiracısı olacağız. Zamanı geldiğinde de tersine takas yapılacak.

        -Böyle bir imkan akut bir sorun varsa bunu erteler. Kurlar üzerindeki baskıyı geçici süreyle azaltır. Takasın vadesi geldikçe de baskıyı yeniden artırır.

        -Kur üzerindeki baskının kalıcı ve sürdürülebilir şekilde azalabilmesi için döviz kazançlarının artırılmasına ihtiyacı var.

        REKLAM

        GELİŞEN ÜLKELERDEN 66 MİLYAR DOLAR ÇIKTI

        -Türkiye’nin rezervlerini azaltan ve kur üzerine baskı yaratan bir gelişme de sermaye yatırımlarındaki net çıkışın bu yıl hızlanmasıdır. Bu konuda Türkiye yalnız da değil. Tüm gelişmekte olan ülkelerde sermaye çıkıyor. Nisan ayının ilk haftası itibarıyla yıl başından bu yana gelişen ülkelerden sermaye çıkışlarını Merkez Bankası 66 milyar dolar olarak hesapladı.

        -Bunun ilk çeyreğe ait tablosunu TCMB Enflasyon Raporu ile birlikte yayımladı. Bitişikte yer alan tabloda yılın ilk çeyreğindeki sermaye çıkışlarının 36.1 milyar dolarla rekor olduğu dikkati çekiyor. Ancak sermaye çıkışları nisan ayında daha hızlandı ve ilk haftada 20 milyar dolar daha arttı ve 66 milyar dolara çıktı.

        TÜRKİYE’DEN 8.2 MİLYAR DOLARLIK ÇIKIŞ

        -Türkiye’den 2020’de net sermaye çıkışları 24 Nisan itibariyle 8.2 milyar dolara yükseldi. Sermaye çıkışları net bazda her hafta sürdü. Döviz rezervlerini azaltan bir gelişme de bu.

        -Bu çıkışlarla devlet iç borçlanma senetlerindeki yabancı payı yüzde 6’nın altına geriledi. Hisse senetlerindeki yabancı payı da yüzde 57.44 ile 2004 sonrasının en düşük düzeyine indi.

        -Koronavirüs karantinasından normalleşmeye doğru yol alındıkça küresel piyasaların normalleşmesi de bekleniyor. Bu açıdan mayıs ayındaki ilk başlangıçları haziran ayında hız kazanarak diğerleri izleyecek. Normalleşme adımlarının başarıya ulaşıp ulaşmayacağı virüsün seyrinde de piyasaların normale dönmesinde belirleyici olacak.

        UMUT İKİNCİ YARIDA

        -Türkiye’nin umudu da normalleşme adımlarıyla birlikte yıl ortası gibi sermaye akımlarının başlamasında.

        REKLAM

        -Nitekim TCMB Enflasyon Raporu’nda konuya yer verilirken “Gelişmekte olan ülke portföy piyasalarına akımların 2020 yılının ikinci yarısında bir miktar toparlanması beklenmektedir” denildi.

        -TCMB Başkanı Murat Uysal da salgın sonrası TL’de değer kaybı görüldüğünü ve kur oynaklığının artmasını sermaye akımlarına bağladı. Uysal kur üzerindeki baskının zamanla azalacağını kaydetti.

        VİRÜS SONRASI İLK TEMAS

        -Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da 6 Mayıs Çarşamba günü saat 16.00’da yabancı yatırımcılara bir arya gelecek. Citigroup ve Societe Generale’nin düzenleyeceği telekonferans, Türkiye’nin koronavirüs sonrası ilk uluslararası piyasalara ve yatırımcılara açılımı olacak.

        -Bu tabloya göre döviz ihtiyacını karşılama önce swap gündeme gelecek, sonra da sermaye akımlarının başlamasıyla dış kaynak temini yoluna gidilecek. Hazırlıklara ise 6 Mayıs’taki telekonferansla başlıyoruz demektir.

        -Yılın ikinci yarısında gelecek dış kaynağın ucu, yapılacak temasların sonucu olarak bunun öncesinden görünebilir.

        Diğer Yazılar